Bitti Bitti Bitmedi, bu ülkede acılar ve ağıtlar son bulmadan zulmün bitmeyeceğini, kılık değiştirerek devam edeceğini anlatan, gücünü hem dilinin duruluğundan hem de gerçeğin inkâr edilemezliğinden alan bir roman. Bir Vedat Türkali romanı.
Refia hanım, İsmigül ,Fethiye hanım, Madam Lüsi, gerçek adı Zilan olan Ayla hemşire, yani Diyarbekir cezaevinde hapis yatan Tarık'a " Burası Kürdistan değil" diyen Zilan, 'Geleceği Birlikte Kuralım' örgütünü kuranlardan Erdal yani tek gözlü iktidar tarafından onyedisinde başına yağlı urgan geçirilen Erdal Eren, Türkiyeli olmanın aidiyet hissini pekiştiren insanları. Her biri müşterek dilsizliğin, görünmezliğin amansız kederleriyle savrulmuş karakterleri romanın.
Vedat Türkali'nin yalın ve derin anlatımı, gönül gözüne hayranlık duyduğum ruhsal tahlilleri, kısacası insan sarraflığı ile bir araya gelince bir incelikler romanı çıkıyor okurun karşısına. Türkiyeli olmanın romanı bu. Bize barışmayı salık veren, gönül bağlarımızı güçlendirecek, birbirini anlayabilmenin yeni bir imkânını sunan bir eser. Çünkü senelerce gerçeğe uzak kaldık, çünkü gerçeğe uzak kalmanın tedirgin edici karanlığında birbirimizi arayıp durduk. Bitti Bitti Bitmedi kadim zamanlardan beri birbirine yabancı düşmüş, inkâr ve imha politikalarıyla mağdur edilmiş, insanca yaşama ve paylaşma hakkından mahrum bırakılarak ötekileştirilmiş halkların kavuşmasına adanmış bir roman.
Gerçeğe hazır ve alışkın olmayan bir ülkeye devlet eliyle yazılmış resmi tarihin sakladıklarını, örtbas ettiklerini anlatıyor Vedat Türkali. Dört yıllık bir araştırmanın neticesinde gerçek belgelere dayanarak kurguladığı romanı hem 1915'e ışık tutuyor hem Diyarbekir cezaevindeki işkenceleri konu alıyor. Birbirine sağırlaşmış, yüzünü sadece kendine dönmüş halkların sesi oluyor aynı zamanda. Romandaki kişilerin ete kemiğe bürünmesi, nefes almasının sebebi Vedat Türkali'nin insan ruhunu yalın ve derin bir bakışla görebilme yetisi kadar karakterlerin pek çoğunun gerçek hayattan kişiler olması. Sözünü söylemekten çekinmeyen Vedat Türkali'nin kitapta Kenan Evren'e ilendiği dizeler:
“Evren Paşa Evren Paşa
akrep dolu çevren paşa
o akrepler soksun seni
acı nedir öğren Paşa.
Tutup astın o gencecik Erdal’ı
cehennem ateşlerinde,
kıvrım kıvrım kıvran Paşa"
Diyarbekir cezaevindeki tüm işkenceleri tek tek sansürsüz anlatıyor Vedat Türkali. Mevlid Başçavuş, Esad Yıldıran yaşanan zulmün maşaları. Kendisiyle bu sene Cumhuriyet Pazar için yaptığım röportajda kitaba neden Bitti Bitti Bitmedi adını verdiğini sormuştum, şöyle yanıtlamıştı: " Hayat bir devinim ve diyalektik üzerine kurulu. Hiçbir şeyin bitmediğini, zulmün bitti denilse de devam ettiğini kastediyorum."
Edebiyat belleği diri tutmanın halis araçlarından biri. Çünkü edebiyat insanın en kadim yeteneğini, hatırlamak'ı sınadığı yerdir. Önyargıları bir yana bırakıp güç söylemi yerine etkin iletişimi benimseyen yeni bir düşünme düzlemi yaratarak zihindeki örümcek ağlarını temizleyecek nitelikte her zamanki gibi görsel anlatımı çok güçlü bir romanla karşı karşıyayız. Vedat Türkali yakın tarihimizi kelimelerle resimlemiş adeta.
"Bitti Bitti Bitmedi"yi şüphesiz, vicdan tutulması yaşayanların da okuması gerekli. Herkesin acısını sırtlanmak için, birbirimize tutunarak yaşamak için, birbirimizi görünür kılmak için Bitti Bitti Bitmedi demek için..
Bitti Bitti Bitmedi
Vedat Türkali
Ayrıntı Yayınları
192 s
İstanbul, 2014
@ pinardogu