18 Mayıs 2013

Sertleşmek ya da sertleşememek, işte bütün mesele

Çok fazla anlam yüklenen, kafa yorulan fakat bir yandan da gayet mekanik işleyen bir cinselliği var insanoğlunun

Çok fazla anlam yüklenen, kafa yorulan fakat bir yandan da gayet mekanik işleyen bir cinselliği var insanoğlunun. Tüm memelilerde aynı mekanizma ortak şekilde paylaşılıyor, sperm ile yumurtanın birleşmesi ve döllenerek yeni yavruların meydana gelmesi için, tohumların (spermatozon yani olgunlaşmış sperm hücresi) dişinin uterusuna (rahim) doğru saçılması gerekli. Bu işlem için de vajinanın içine girebilecek kadar sertleşmiş bir erkek cinsel organına ihtiyaç kaçınılmaz olduğundan, erkeklerin doğal yollarla üreme anlamında yetkin olabilmesi için, sertleşme, çok önemli bir mesele.( IVF denilen yapay döllenme ve tüp bebek uygulamaları hariç )

Eğer sertleşme, sadece döllenme ve üreme için gerekli bir durum olsaydı, günümüz tıbbi teknoloji düzeyi, artık buna gerek duymadan da üremeyi sağlayabilecek aşamaya gelmiş durumda, hatta gen kopyalaması yoluyla bir eşe ihtiyaç olmadan, vücuttaki herhangi bir kök hücreden de yeni yavru oluşturulabiliyor... Ama gelgelelim, sertleşmeye olan ihtiyaç bitmiyor, çünkü insanlar, diğer memelilerden farklı olarak sadece üreme amaçlı seks yapmıyorlar. Bu durumda penisi sert olamayan erkekler, bu eğlenceli oyunun dışında, saha kenarında gözlemci olarak kalmak gibi, pek de hoşa gitmeyen bir tecrübe yaşamak zorunda kalıyorlar.

Ara sıra yaşanan, tıbbi ve sosyal açıdan çok da sorun yaratmamış sertleşme problemleri de dâhil edildiğinde, sertleşememe problemi veyahut sertleşmeyi koruyamama nedeniyle cinsel ilişkiyi sonlandıramayan erkek oranı %50'nin üzerinde çıkıyor. Ancak, sınırları daha net çizilmiş bazı çalışmalarda sertleşme problemi olan erkekler % 8-10 arasında bulunuyor ki bu rakam akla daha yakın duruyor.

Cinselliğin mekanik doğasından bahsettiğimize göre sertleşme sorununun, bu mekanik sistemdeki bazı aksamalardan da kaynaklı olabileceğini düşünebiliriz. Nitekim altta yatan başka somut tıbbi gerekçelerle ortaya çıkan sertleşme güçlüğü,  bu nahoş durumu yaşayan erkelerin %60-70 ine denk geliyor. 80 yaşındaki erkeklerin yaklaşık dörtte üçünün sertleşme problemi olduğunu da hesaba katarsak doğal yaşlanmanın da sertleşmenin önündeki büyük engellerden biri olduğunu söylemek gerekli. Burada büyük usta Aziz Nesin'in yaşlılık için ' sert yerlerin yumuşaması, yumuşak yerlerin sertleşmesi' tanımının da hakkını verelim.

Her ne kadar fizyolojik mekanizmalarda problem yaratan durumların ( örneğin şeker hastalığı, damar hastalıkları, hipertansiyon, yoğun sigara kullanımı, nöropatiler, adrenal yetmezlikler, karaciğer hastalıkları vb) ciddi bir ağırlığından söz etsek de, sertleşme problemi yaşayan erkeklerin üçte birinden fazlasının, psikolojik kökenli sertleşememe yaşadıklarını söyleyebiliyoruz.

Psikolojik kökenli sertleşme problemleri, hiçbir zaman cinsel ilişkiye girmek amaçlı sertleşme yaşayamayan ve bu durumu ömür boyu süren erkekleri kapsadığı gibi, sonradan ortaya çıkan, durumsal olan sertleşme güçlüklerini de içerir. Buna örnek,  problemli bir ilişki veya ruhsal bir incinme sonrası ortaya çıkan ve sadece belli bir partnerle yaşanan sertleşme güçlüğü olabilir. Aynı erkek, bir seks işçisiyle rahatlıkla sertleşme yaşayıp, boşalmayla sonuçlanana kadar sertliğini koruyabilir.

Erkeklerin ruhsal dünyasının kadınlar kadar karmaşık olmadığı, neden sonuç ilişkilerini kadınlardan çok daha hızlı kurdukları söylenir, daha az duyarlı oldukları da. Bunun aksini ispat edecek çok erkek var ama erkek libidosunun ve sertleşmenin çok açık seçik ve görünür bir olay olması, bu konuda yalan söyleyebilmeyi, numara yapmayı imkânsız hale getirir, başka bir ifadeyle ya sertsinizdir, ya da değil, ortası olan bir konudan bahsetmiyoruz.

Sertleşmenin 5 farklı aşaması -düzeyi vardır, bunu basitçe, elinizi yeri dik kesecekmişçesine havada tutup, başparmağınızı gökyüzünü gösterecek şekilde konumlandırarak, parmaklarınızı açarak test edebilirsiniz. Bu pozisyonda serçe parmak ve yüzük parmağı cinsel ilişkiye uygun olmayan sertleşme düzeylerini yani sertleşme problemli penisi temsil ederler.

Libidosu olduğu halde sertleşme sorunu yaşayan erkekler, en çok utanç ve yetersizlik hissi yaşarlar. Zaten kendi başına oldukça travmatik olan bu deneyim, eğer, partner anlayışsız ve dominant bir karakterse, daha sonraki başarısızlıklar için de önemli bir referans noktası haline gelir.

Altta yatan tıbbi bir neden bulunamayan sertleşme sorunu olan erkeklerde, en büyük psikiyatrik neden, kaygı-anksiyete bozukluğu, performans endişesidir. Performans endişesi, 40 yaş üzeri erkeklerin birçoğunun yaşadığı bir tür evhamdır, fakat yoğun anksiyetesi olan genç erkeklerde rastlanması da nadir değildir.   Tüm kaygı bozukluklarında olduğu gibi, bu kaygıyı duymak,  bir domino taşı etkisiyle, var olan kaygıyı daha da arttırarak, olmayacak olanı, olur hale getirir, endişe yaşayan erkeklerde, sertleşme problemi, endişe etmeyenlere göre çok daha fazladır. Genel sağlık durumu iyi olan, obez olmayan ve düzenli hareket eden erkeklerde, uzun süreli ilişki varlığında, ereksiyon problemi giderek azalır, hayatın ileri safhalarına kadar sert bir erkek olarak kalmak mümkün olur.

İlginç bir nokta da sertleşme problemi ile erken boşalmanın zıt kardeşler gibi olmasıdır, örneğin, erken boşalma, genç ve deneyimsiz erkeklerde sık görülürken, sertleşme güçlüğü, daha çok ileri yaşların problemidir ve cinsel tecrübe ile pek alakası yoktur. İki durum arasındaki en büyük benzerlik ise, her ikisinin de kaygı düzeyi yüksek ve performans endişesi taşıyan erkeklerin hastalığı olmasıdır.

Kaygı düzeyini azaltmaya ve özgüveni tekrar oluşturmaya yönelik psikoterapiler ve modern tıbbın mucizesi kaygı giderici antidepresanlar ve sertleştirici ilaçlar ile sorunun büyük kısmını çözmek çok da zor değildir. Sonuç olarak söylenebilecek olan, doğada erkek cinsin yaşam savaşının hep zor, eş bulmasının daha zor, sertleşip seks yapabilmesinin ise daha da zor olduğudur. Hayat erkekler için oldukça zorlu engellerle doludur ve sertleşememek ciddi bir meseledir.

Yazarın Diğer Yazıları

Post-Partum depresyon ne yapar, ne yapamaz?

Post partum depresyon ise, geçmişinde depresyon geçirmiş olan veya depresyona genetik olarak meyilli kadınlarda ortaya çıkan ağır bir hastalıktır

Hazzın doruklarından ölümün soğukluğuna: Eroin

Eroin bağımlısı, cenneti görmüş ama orada kalamamış ve bu dünyayı mecburen bir süre daha çekmek zorunda kalmış bir insan gibi hisseder

Narsisistik ruhlar paranoid dünyalar kurar

Narsisizm, insan ruhunun olmazsa olmaz, fazla olursa da tadından yenmez bir parçası… Kendini sevmeyen, şeklini, şemalını, hayattaki yerini, duruşunu ve üretimlerini beğenmeyen birisinin, mutlu bir hayat sürmesi düşünülemez.

"
"