13 Mart 2022

Savaş yıkıcılığını bir kez daha kanıtlıyor

Savaşlara yeni silahların da denendiği vahşi bir deney laboratuvarı olarak bakabiliriz

Sağlık bakanımız Covid-19 ve varyantlarının pandemisinin sona erdiğini, bu nedenle de virüs ile ateşkes ilan edildiğini duyurdu. Virüs ile savaş, sağlık bakanına göre, barış ile sonuçlanmış oldu. Zaten bir süredir Türkiye'de herkes istediği gibi davranmakta özgürdü. 

Bu arada gündemimize çok daha kötü sonuçlara yol açabilecek Rusya-Ukrayna savaşı oturuverdi. Umalım oraya barış gerçekten ve çabuk tarafından gelsin. 

Savaş insanlara elbette bir şeyler öğretiyor. Kanal İstanbul'u savunmak adına aleyhte onca lafa rağmen Montrö Boğazlar Antlaşması'nın ne kadar önemli olduğu gün yüzüne çıktı. 

Ukrayna'da milyonlarca insan evinden oldu. Korku, ölüm, açlık ve soğuk tüm ülkeyi, hatta dünyayı etkiledi ve savaşın neden bir halk sağlığı sorunu olduğu bir kez daha anlaşıldı. Savaşta insanlar sadece bomba ve kurşunlarla ölmüyorlar. Bunu söylemiş olan TTB Merkez Konseyi üyelerinin bu nedenle almış oldukları mahkûmiyet kararının saçmalığı da, başka örneklerde de olduğu gibi, bu kararı veren ve verdirenlerin yüzüne vurulmuş oldu. 

Savaş yıllar boyunca tıbba da hizmet etmiş. Kuralların olmadığı veya yok edildiği ortamlar yeniliklerin denenmesine olanak sağlamış. Nazilerin insan üzerinde yaptığı deneyler bunun çok kötü bir örneği ama buradan elde edilen bilgiler hâlâ kullanımda.

Savaş sırasında öne çıkan ve cerrahi alanında yenilikler getiren cerrahların başında Ambroise Paré (1510-1590) geliyor. Paré, II. Henry, II. François, IX. Charles ve III. Henry için hizmette bulunmuş bir Fransız cerrah. Cerrahinin babalarından biri olarak kabul edilmesinin nedeni savaş alanında yaraların tedavisinde yeni cerrahi teknikler ve aletler geliştirmesi. Geleneksel olarak koterize edilen (kaynar yağ ile yakılan) yaraları, yumurta sarısı, gül yağı ve terebentin ile yaptığı bir merhem ile tedavi ettiğinde askerlerin, terebentinin antiseptik özelliklerinden dolayı, daha hızlı ve başarılı bir şekilde iyileştiğini gözlemlemiş. Yöntemin etkinliğinin kanıtlanmasına rağmen bu tedavi yöntemi uzun yıllar yaygın olarak kullanılmamış.

Paré ayrıca ilk kez Galen tarafından kullanılan kanayan atardamarların bağlanması yöntemini yeniden kullanmış. Sıcak bir demir ile yaraları mühürlemenin kanamayı durdurmada başarısız olduğunu ve hastaların şoktan öldüğünü gözlemlediğinde bağlama tekniği için bir alet tasarlayıp kullanmış (Bec de Corbeau - karga gagası). Kullanılan iplikler sıklıkla enfeksiyona neden olsa da cerrahi uygulamada önemli bir dönüm noktası oluşturmuş. 

1567'de Ambroise Paré, bezoar taşlarının (midede sindirilemeyen gıdaların oluşturduğu taşlaşmış artıklar) özelliklerini test etmek için bir deney yapmış. O zamanlar taşların herhangi bir zehrin etkilerini yok edebileceğine inanılıyormuş ve aksini savunan Paré asılmasına karar verilen bir hükümlüyü deney için ikna etmiş. Kendisine önce zehir, hemen sonra da bezoar verilmesi ve hayatta kalması durumunda serbest kalması koşuluyla deneye katılmayı kabul eden hükümlü zehirlendikten yedi saat sonra acı içinde ölmüş ve böylece Paré, bezoarların tüm zehirleri tedavi edemeyeceğini kanıtlamış olmuş. 

Savaşın hayatımıza kattığı bir diğer gelişme ise ambulans kullanılması olmuş. Ambulans kelimesi Fransızca gezgin hastane anlamında kullanılan bir askeri terim. Kırım ve Amerikan iç savaşı sonrası yaralıların nasıl taşınacağı tartışılmaya başlanmış ve İngiliz General Sir Thomas Longmore 1869 yılında bu konuda bir kitap yayımlamış (A Treatise on the Transport of Sick and Wounded Troops). Bu kitaptan etkilenen bir diğer asker, John Furley ise 1877 yılında İngiltere'de St. John Ambulans Birliğini kurmuş. 1914 yılında bu alanda çalışan sayısı 23.000 olmuş ve sistem tamamen askeri prensipler üzerine kurulmuş. Özetle, bugün sivil kullanımda olan ambulans sistemi de bir savaş ürünü olarak ortaya çıkmış.

Savaşlara yeni silahların da denendiği vahşi bir deney laboratuvarı olarak bakabiliriz. Evet, yeni şeyler öğrenelim ama bu savaşlar aracılığıyla olmasın. Savaşın yıkıcılığına, maalesef, bir kez daha tanık oluyoruz ve barış içinde bir dünyayı hayal etmek bile gittikçe zorlaşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Vitamin tutkumuz

Vitaminleri vücudumuz sentezleyemiyor ve gereksinimiz var. Haplarla değil de doğal yollardan alsak daha iyi olmaz mı?

Hastayken verilen sözler

Yataklarında ve hele de ameliyat masasında olan hastalarımızın zor durumda oldukları zaman verdikleri sözlerin işler yoluna girdiğinde değiştiğini sıkça görüyoruz. Hekim olarak bunları izlemek de ilginç oluyor

Düzensiz ortam, verimsiz sonuç

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor