13 Şubat 2022

Hekim hikâyeleri

Telaş içindeyken esas konuyu atlama özelliği sadece Karadeniz insanında mıdır?

Hekim, hasta, hastane hikâyeleri yıllardan beri anlatılır durur. Öyle olaylar vardır ki fıkra zannedersiniz. Türkiye genelinde ise eğlenceli ve heyecanlı olaylar beklendiği şekilde daha çok Karadeniz bölgesinde hayat bulur. 

Bir cerrah arkadaşım kurşun yaralanması ile gelen bir hastası hakkında inanılması güç bir hikâye anlattı. Hikâyeye geçmeden önce Türk Ceza Kanununda (TCK) yapılan ve bence hiç uygun olmayan bir değişiklikten söz etmek istiyorum. 

Kurşun yaralanması adli bir olay olduğundan kolluk kuvvetlerine bildirilmesi gerekiyor elbette. TCK'da 2005 yılında yapılan değişiklikten önce böyle bir adli vaka olduğunda hekimden önce hastayı tedavi etmesi, uygun duruma geldiğinde de kolluk kuvvetlerine bildirmesi bekleniyordu. Oysa şimdi yürürlükte olan yasaya göre kolluk kuvvetlerine tedaviden önce haber verilmesi gerekiyor, herhangi bir gecikme hekimi suçlu duruma düşürebiliyor. Kim olursa olsun insan sağlığının her şeyden önce gelmesi gerektiğini unutan bir yasa maddesi olmuş.

Bizim hikâyede acil olarak kurşun yaralanması ile ameliyata alınan hasta daha sonraki gün konuşabilir hâle geldiğinde olayın nasıl olduğu sorulmuş.

Alınan bilgi şu şekilde: İki arkadaş 7.65 olarak anılan silahın adının nereden geldiğini tartışmaya başlamışlar. Gerçekte 7.65 bu çapta mermi kullanılan tüm silahlara verilen ortak bir isim. (Adolf Hitler'in de böyle bir silahla intihar ettiği söylenir.) Arkadaşlardan biri bu silahların 65 metreye kadar etkili ve öldürücü olduğunu iddia ederken diğeri bu mesafeden etkili olamayacağını savunmuş. Denemek üzere arkadaşlardan biri 65 metre ileriye konumlanmış, diğeri de ateş etmiş. Belli ki silah 65 metrede etkili olmuş ve hedefteki arkadaş karnından vurulmuş. 

Bana hikâyeyi anlatan cerrah arkadaş olayı daha tuhaf hâle getiren durumun ise hedefte duran kişinin silahın o mesafeden etkili olacağını savunan kişi olması demişti. Bu kısmı tartışmalı olabilir ama kurşunla yaralanma olayı gerçek.

Tıbbi açıdan yapılması gereken yapılmış ve olayın o kısmı çözülmüş de, benim aklımı karıştıran işin adli kısmı oldu. Bu bir cinayete teşebbüs mü yoksa intihar girişimi mi? Pek kazaya benzemiyor. Bu durumlarda polisin işi de zor. 

Trabzon'da görev yapan bir hekim arkadaşın anlattığı olay da bölgeye has bir olay olsa gerek. Acil serviste nöbette iken gelen telefonda yaşlı babalarının çok hasta olduğunu belirten kişiler beş dakika sonra acil serviste olacaklarını belirtip hazırlık yapılmasını istemişler. Bizim hekim arkadaş da ekibiyle birlikte bir sedye alarak kapının önüne çıkmış ve beklemeye başlamışlar. 

Son sürat acil servis önüne gelen araçtan inenler babalarının çok acil durumda olduğunu, Rize'den Trabzon'a gitmelerinin tavsiye edilmesi üzerine geldiklerini, babanın arkadan gelen araçta olduğunu söylemişler.

Ne var ki, beş dakika sonra dolu olarak gelen ikinci araçtan "baba" çıkmayınca, babayı alma görevini herkesin başkasına bıraktığı ve sonuçta babanın Rize'de unutulmuş olduğu ortaya çıkmış. Hekim arkadaşın dediğine göre durum anlaşılınca aynı hızla herkes arabalara doluşmuş ve iki araba son sürat Rize'ye doğru yola çıkmış. Hikâyenin gerisi bilinmiyor. 

Telaş içindeyken esas konuyu atlama özelliği sadece Karadeniz insanında mıdır? Hiç sanmam. Ülkemizin genel özelliklerinden biri olabilir. Hele konu hasta ve hastalık olduğunda daha belirgin hâle geliyor. 

Durumu bu hale getirmekte hekimlerin rolü az da olsa var elbette. "Biraz daha gecikseydiniz kansere dönebilirdi", "Az daha sonra safra keseniz patlardı" gibi cümleler hastaları telaşa sevk edebiliyor. Ama bence ortalığı en çok karıştıranlar yerli ve yabancı hekim dizileri. Bu dizilerde sürekli olarak dakikaların, hatta saniyelerin hayat kurtarmakta ne kadar önemli olduğu işlenip duruyor. Gerçek hayatta bu sınıfa giren tıbbi sorun çok az ama gel de anlat.

Yazarın Diğer Yazıları

Hastayken verilen sözler

Yataklarında ve hele de ameliyat masasında olan hastalarımızın zor durumda oldukları zaman verdikleri sözlerin işler yoluna girdiğinde değiştiğini sıkça görüyoruz. Hekim olarak bunları izlemek de ilginç oluyor

Düzensiz ortam, verimsiz sonuç

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor

Medikal estetik furyası

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte tıpta "medikal estetik" adı altında yeni bir dal oluştu. Türkiye'de kısa bir kurs sonrası alınan sertifika ile medikal estetik uzmanı olunabiliyor. Geniş ve verimli bir pazar olduğundan da ehliyetsiz veya yetersiz birçok kişi tarafından da uygulanmaya çalışılıyor