Bu hafta kamu spotu gibi bir başlık kullanarak bir yazı yazmak istedim. 3,5 ay önce yine burada “Bu yapay zeka çıktığından beri hiçbir şey hatırlayamaz mı olduk?” başlıklı yazımda dil modellerinin ve arama motorlarının, insanların bilişsel yetileri üzerindeki olası olumsuz etkilerine dair şüphelerimi dile getirmiştim. Aynı yazıda bu alandaki kimi bilim insanları bu şüpheleri doğrulayacak kapsamlı çalışmaların pek fazla olmadığını söylüyorlardı.
Bu hafta içinde yayınlanan ve MIT Media Lab'dan araştırmacıların yaptığı kapsamlı bir çalışma, ChatGPT gibi büyük dil modellerinin metin yazma görevlerinde kullanılmasının beyin aktivitesi üzerindeki etkilerini incelemiş ve oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koymuş.
Araştırmacılar 54 katılımcıyı üç gruba ayırmışlar. ChatGPT kullanan grup, arama motoru (Google) kullanan grup ve hiçbir araç kullanmayan "sadece beyin" grubu. Her katılımcı 4 aylık süreçte toplam 4 oturum gerçekleştirmiş, Amerika’daki SAT sınavı benzeri konularda 20 dakikalık metin yazma görevleri uygulanmış. Ancak dördüncü oturumda gruplar değiştirilmiş. ChatGPT kullananlar hiçbir araç olmadan yazmak zorunda bırakılmış, sadece beyin grubundan olanlar ise ChatGPT kullanmaya başlamış. Bu değişimle araştırmacılar yapay zeka kullanımının uzun vadeli etkilerini anlamayı hedeflediklerini dile getiriyorlar.
Her oturum sırasında katılımcıların beyin aktiviteleri bu aktivitelerin analizini sayısal olarak yapmayı mümkün kılan Elektroensefalografi (EEG) ile kaydedilmiş, yazılar doğal dil işleme teknikleriyle analiz edilmiş ve oturum sonunda katılımcılarla röportajlar yapılmış.
EEG analizi belki de en çarpıcı sonuçları ortaya koymuş. Sadece beyin grubundaki katılımcılar yani ne arama motoru ne ChatGPT kullanan katılımcılar en güçlü ve en geniş kapsamlı nöral bağlantıları gösterirken, arama motoru grubu orta seviyede bir aktivite sergilemiş. ChatGPT kullanan grup ise en zayıf beyin bağlantılarını göstermiş.
Buna ek olarak davranışsal veriler de nöral bulguları destekliyor. ChatGPT kullanan katılımcıların yüzde 83'ü ilk oturumda kendi yazdıkları metin'den hiçbir alıntı yapamazken, sadece beyin ve arama motoru gruplarında ise bu oran sadece yüzde 11 olmuş. Daha da vahimi, ChatGPT grubundaki hiçbir katılımcı doğru bir alıntı yapamamış. Bu durum sonraki oturumlarda da devam etmiş. Üçüncü oturum sonunda bile ChatGPT grubundan 6 katılımcı doğru alıntı yapamamış, diğer gruplarda ise bu sayı 2'yi geçmemiş.
Yazılan metine dair sahiplik hissi konusunda da dikkat çekici farklar gözlemlenmiş. Sadece beyin grubu neredeyse tamamı (yüzde 89) metin'lerinin tamamen kendilerine ait olduğunu belirtirken, ChatGPT grubu çok karışık yanıtlar vermiş. Bazıları tam sahiplik iddia ederken, bazıları hiç sahiplik hissetmediğini, çoğu ise "yarı yarıya" ya da "yüzde 70 benim" gibi bölünmüş sahiplik duyguları yaşadığını belirtmiş.
Belki de en önemli sonuçlar dördüncü oturumda yani kullanıcıların yer değiştirdiği ortaya çıkmış. ChatGPT'den birdenbire hiçbir araç kullanmamaya geçen katılımcılar, beyin bağlantılarında ciddi düşüş yaşamış. Alıntı yapma kabiliyetlerindeki bozulma devam etmiş ve n-gram analizinde önceki ChatGPT kullanım dönemlerinden kalma kelime kalıplarını tekrarladıkları görülmüş. Bu durum, araştırmacıların "bilişsel borç" olarak adlandırdığı fenomeni işaret ediyor. Kısa vadede zihinsel çabayı erteleyen ChatGPT kullanımı, uzun vadede bağımsız düşünme, eleştirel sorgulama ve yaratıcılık azalması gibi maliyetlere yol açabiliyor.
İlginç olan şu ki, tam tersi durumda, yani sadece beyninden ChatGPT kullanmaya geçen katılımcılar, tüm frekans bantlarında beyin bağlantılarında artış göstermiş. Bu, önceden kendi başına yazma deneyimi yaşayan bir kişinin yapay zeka araçlarını daha stratejik kullanabildiğini düşündürüyor.
Doğal dil işleme analizi de beyin verilerini destekleyen sonuçlar ortaya koyuyor. ChatGPT grubu her konu içinde istatistiksel olarak homojen metinler üretirken, sadece beyin grubu konulara yaklaşımda güçlü değişkenlik göstermiş. Ontoloji analizinde ise ChatGPT ve arama motoru grupları arasında güçlü korelasyon bulunurken, sadece beyin grubu ile neredeyse hiç kesişim yok. Bu, dış araç kullanan grupların benzer kavramsal çerçevelere yöneldiğini, kendi başına yazan grubun ise özgün düşünce rotaları geliştirdiğini işaret ediyor.
Bu çalışma içerdiği sonuçlar bakımından özellikle büyük dil modellerinin eğitime olan adaptasyonuna dair bence dikkat çekici sonuçlar barındırıyor. Şu bir gerçek ki ChatGPT gibi araçlar şüphesiz bir yazma görevi için harcanan zamanı kısaltıyor ve anlık yardım sağlıyor, ancak bu kolaylık bilişsel bir bedel getiriyor. Beyin bağlantıları sistematik olarak zayıflıyor. Yani alınan dış destek, beynin kendi iç koordinasyonunu azaltıyor.
Buradaki sahiplik hissinin kaybı da oldukça önemli. yazdığı metinle duygusal bağ kuramaması, derin öğrenmenin önündeki en büyük engellerden biri.
Dördüncü oturum sonucunda ChatGPT kullanımından sonra hiçbir araç kullanmayan katılımcıların beyin performansında görülen düşüş, bu araçların sadece anlık değil uzun vadeli etkileri olabileceğini gösteriyor.
Tüm bu sonuçlar bizleri endişelendirmekten ve bu araçların kullanımının reddinden ziyade dengeli ve sistematik kullanımına sevk etmeli. Büyük Dil Modelleri ve benzeri teknolojilerin eğitim başta olmak üzere bilişsel yeteneklerin geliştiği alanlara dair adaptasyonunda "ne zaman" ve "nasıl" sorularına odaklanmamız gerekiyor.
Teknolojik kaçınılmazlık hissiyle hareket etmek yerine, beynimizin bu araçlarla nasıl etkileşime girdiğini anlayarak dengeli bir yol haritası çizmeliyiz. Örneğin eğitim alanında öğrencinin önce kendi bilişsel kas gücünü geliştirmesi, sonra bu araçları stratejik olarak kullanmaya başlaması ideal bir senaryo gibi görünüyor.
Sonuçta, teknolojik kaçınılmazlık hissi ile hareket etmek yerine, beynimizin bu araçlarla nasıl etkileşime girdiğini anlayarak dengeli bir yaklaşım geliştirmek zorundayız. Çünkü yapay zekanın amacı insanı geliştirmek olmalı, onu pasifleştirmek değil.
Referanslar
Kosmyna, N., Hauptmann, E., Yuan, Y. T., Situ, J., Liao, X., Beresnitzky, A. V., Braunstein, I., & Maes, P. (2025, June 10). Your Brain on ChatGPT: Accumulation of Cognitive Debt when Using an AI Assistant for Essay Writing Task. arXiv.org. https://arxiv.org/abs/2506.08872
Ozancan Özdemir kimdir?
Ozancan Özdemir, lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ İstatistik Bölümü'nden aldı. Yüksek lisans döneminde aynı zamanda Anadolu Üniversitesi yerel yönetimler bölümünden mezun oldu.
Bir süre ODTÜ İstatistik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan Özdemir, şu günlerde Groningen Üniversitesi Bernoulli Enstitüsü'nde finans ve yapay zekâ alanındaki doktora çalışmalarını sürdürüyor.
Pandemi döneminde bir grup öğrenciyle birlikte gönüllü bir oluşum olan VeriPie adlı güncel veri gazetesini kurdu.
Araştırma alanları yapay öğrenme ve derin öğrenme uygulamaları, zaman serisi analizi ve veri görselleştirme olan Ozancan Özdemir, ayrıca yerel yönetimler ve veriye dayalı politika geliştirme konularında da çeşitli platformlarda yazılar yazmaktadır.
|