27 Ağustos 2014

Şaşkın ördek kıçtan dalar

Bu ülkeye, bize, yepyeni bir zihniyetin temsilcisi yepyeni bir parti gerekiyor.

Deyim, CHP’nin durumuna cuk oturduğu için başlıkta kullanmaya cesaret ettim. Eski Refah ve Fazilet partileri milletvekili, İslamî kesimin saygın adlarından Müslüman demokrat Mehmet Bekaroğlu, CHP’ye katılma teklifi aldığını tweet üzerinden duyurunca, yazmakta olduğum yazıdan vazgeçip konuya maydanoz olmaya karar verdim. Çünkü sosyal demokrat, özgürlükçü, yenilikçi, çoğulcu bir siyasal oluşum hepimizin ihtiyacı ve özlemi. Böyle bir oluşumun önünü kesecek, saptırcak, geciktirecek her türlü “çakma” örgütlenme deneyimi Türkiye’nin bu hayatî ihtiyacının ete kemiğe bürünmesini baltalamaktan başka işe yaramaz.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Mehmet Bekaroğlu Müslüman kimliği kadar hatta daha fazla demokrat ve insanî kimliğiyle öne çıkan bir siyasi şahsiyettir. Son 15 yılın toplumsal sorunlarının çözümü için, F Tipi cezaevleri ve ölüm oruçları mücadelesinden başlayarak, Kürt meselesi, barışçı çözüm çabaları, her türlü ayrımcılığa karşı mücadele, darbeciliğe vesayetçiliğe karşı tavır, vb. vicdanî ve insanî paydada onunla hep aynı saflarda, aynı düşüncede oldum. Aynı bildirilere imza attık, aynı eylemlere katıldık. Bekaroğlu’nun da içinde yer alacağı bir siyasal oluşum bana hiç uzak değil. Ama, ne kadar değiştik, değişiyoruz havası yaratılsa da, CHP yönetiminin bu türden hamlelerinin kozmetik operasyondan ileri gidemeyeceğini düşünüyorum. 21. Yüzyılda anlamsız, yetersiz, kadük olmuş altı ok’tan başlayarak kadrolarıyla, programıyla, devlet partisi geleneğiyle, söylemiyle, ulusalcılıkla (sol milliyetçilik) yollarını ayırmamış, Kemalist laiklik anlayışını sorgulamamış, Kürt sorununun çözümünde AKP’yi sollayıp geçmemiş bir CHP; ister muhafazakâr kesimden ister sosyalist soldan kimi bilinen adları bünyesine katmakla yenilenemez, devrimcileşemez, sosyal demokrat kitle partisi olamaz.

Bu yollar az denenmedi

Bir zamanlar Deniz Baykal Edebâli açılımı yapmıştı, daha sonra kocalarının sürüklediği siyah çarşaflı hanımlara CHP rozeti takma şovu yapıldı. (Aynı aşiretin mensupları olduğu sonradan öğrenilen kadınlı erkekli bu yeni CHP’liler kısa süre sonra partiden istifa ettiler.) En son MHP kökenli Mansur Yavaş’ın Ankara Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmesi, ardından Ekmeleddin İhsanoğlu’nun MHP-CHP ortak adayı yapılması gibi eyyamcı adımlar CHP’ye ne oy kazandırdı ne de onu çoğulcu kitle partisi yaptı.

Ulusalcılarla özgürlükçü solun, Ergenekoncularla Balyozcularla (bu çizgiyi savunanlardan, darbecileri kahramanlaştıranlardan söz ediyorum) Kürt siyasal hareketine yakın duranların, Mehmet Bekaroğlu gibi vesayetçilik- darbecilik karşıtlarının, fanatik laikçilerle muhafazakârların ve liberallerin, Kemalist Cumhuriyet döneminin devlet suçlarıyla yüzleşmeyi ve hesaplaşmayı zorunlu görenlerle bu suçları “devrimin(!)” olmazsa olmazları sayan ve aklamaya çalışanların aynı parti çatısı altında buluşabileceğini düşünmek en hafif deyimle safdilliktir.

Evet, bize bir siyasal atılım gerekiyor

Türkiye’yi içine düşürüldüğü cepheleşme/çatışma ortamından çıkarmak, adım adım sürüklendiği keyfilik, hukuksuzluk, anayasal kurumların iflası, tek adam ve şürekâsı yönetimi, din ve inanç değil siyasal İslam temelli muhafazakâr kültür sarmalından kurtarmak, neoliberal azgın talancı zihniyetten ve kitleleri saran lumpenleşmeden, ahlakî aşınmadan uzaklaştırmak için yeni bir güç, yeni bir oluşum gerekiyor.

Ancak bu yeni siyasal oluşum iktidar partisi ve onun zihniyetiyle “istemezük”çülükle değil onu aşarak, daha ileriye yönelerek mücadele etmezse, yeni’liği ve devrimciliği ironik şekilde AKP’nin tekelinde bırakır, sonra da CHP misali, kitleler neden bana oy vermiyor, diye dövünür. Bir örnek: AKP’nin başlattığı, kör topal ilerleyen çözüm sürecine MHP ile kol kola girerek “vatan bölünüyor, pazarlık yapılıyor, vatandaşlık Türklük üzerinden tanımlanmalı, vb.” diyerek karşı çıktınız mı, AKP’nin sağında kalmışsınız demektir. Başka bir yazı konusu ama, yeni siyasa oluşum sağ ile sol’u CHP’nin yaptığı gibi karıştırmamak, sağına sarımsak soluna soğan asmak zorundadır. Özgürlükçü sol, sosyal demokrat olmak zorundadır. Laikliğin tanımını yeniden yapmak; inançlıya da inançsıza da, her türlü inanca ve herkesin kendi inancına uygun yaşam biçimine sonuna kadar saygılı bir laiklik anlayışı benimsemek zorundadır.

Yeni siyasal oluşum en azından bir süre seçim ve oy siyaseti yapmamak, iktidarı değil kitlelerin bağrında yer almayı, kitlelere öğretmeyi değil birlikte öğrenmeyi hedeflemek zorundadır.

Eskiden yeni doğmaz, diye yazmıştım geçen hafta. Demirtaş’ın söylemi CHP’nin söylemi olduğunda Türkiye’nin siyasal muhalefetine ve sonra da iktidarına kavuşacağını söylemiştim. Bekaroğlu’nun da, Demirtaş’ların da, sizin de, benim de, Alevînin de, “affedersiniz” Ermeni’nin de, bütün azınlıkların ve de çoğunlukların özgürlükçü, çoğulcu, demokrat, emek eksenli bir yapıda örgüt temsiliyle değil birey olarak yer alacağı; çağdaş anlamda devrimci, yepyeni bir oluşum…

Süs niyetine, aralarında kan uyuşmazlığı olan birkaç isimle “yenilenecek” CHP böyle bir oluşumun adayı olma umudu vermiyor. Yanılmayı isterim, diyeceğim ama bunca yıldır, dön baba dönelim misali, aynı oyunu defalarca seyrettikten sonra, sırf üslup olsun diye bu basmakalıp lafı etmeyi istemiyorum.

Bu ülkeye, bize, yepyeni bir zihniyetin temsilcisi yepyeni bir parti gerekiyor. CHP’lileri de, HDP’lileri de, özgürlükçü sosyalist solu da tek tek birey olarak içeren, hepimizin kendimizi evimizde hissedeceğimiz bir parti. Tüzüğünün programının ilk maddesi: Kimseyi ötekileştirmemek, her düşünceye, her yaşam biçimine saygı ve eşit mesafede durmak, kavga etmemek olan, insan ve vicdan temelinde bir parti.

Yazarın Diğer Yazıları

Romanını yazamadığım kahramanım Nazar

İnsan benim yaşıma gelip de birlikte yol yürüdüğü,  onlarla zenginleştiği dostlarını, arkadaşlarını yitirdiğinde sadece onların matemini tutmuyor, sadece onlara ağlamıyor. Her giden bizden bir parça koparıp gidiyor. Eksiliyoruz

Bir yazamama yazısı

Yazıyoruz, söylüyoruz, bağırıyoruz, feryat ediyoruz da ne oluyor, ne değişiyor! Anlamsızlık, yetersizlik, boşuna çaba duygusu

Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet

ÇEDES'in amacı çocuklarda çevre duyarlılığını geliştirmek ise, ormanlarımızın, tarım topraklarının, doğal zenginliklerimizin nasıl yok edildiğini, açgözlü vahşi talan düzeninin doğal yaşamı nasıl katlettiğini öğretin

"
"