11 Haziran 2015

Bir seçim gecesi rüyası

'Yeni Türkiye’ projesinin foyasını ortaya çıkartacak bir büyük projemiz, Türkiye’yi ve toplumu yeni ufuklara sürükleyecek bir yeni hikayemiz var mı?

7 Haziran gecesi seçim sonuçları belli olunca, iktidardakilerin yanından ayırmadığı muazzam dev aynası dayanamadı, çatladı; bu aynaya bakıp kendini dev sananlar şoka girdi. Yalnızca en tepedeki şahsiyet değil, onun peşinde dolaşan küçük devler de telaşa kapıldı. Kendini herkesin ve her şeyin üstünde görenler, herkese tepeden bakanlar bir an için kendilerini cüce gibi hissettiler. Gerçekle yüzleşmekte hayli zorlandılar.

Zirvedeki şahsiyete yaranmak için her türlü atraksiyonu yapanlar şimdi ne yapacaklarını düşünüyorlar çünkü ilahlaştırdıkları zata ve AKP’ye yakın olmanın avantajı kalmadı.

Seçim meydanlarında fazla şişirilen balonlar patladı, yüzyıllık iktidar masalları yerini iktidarda tutunma hesaplarına bıraktı. Büyük iddialarla 2023’de hatta 2071’de iktidar olmanın hesapları yapılırken 2015’deki iktidar bile tehlikeye düştü. Herkes kendi sarayına kapanıp günü kurtarmanın hesabını yapmaya başladı.

Başkanlık sistemi için destek isteyen Erdoğan’a 400 milletvekili vadetmeye zorlanan seçmen, 7 Haziran’da 258’i yeterli gördü. Her mitingde alana topladığı seçmenleri soru yağmuruna tutan başöğretmen Davutoğlu’na tek başına iktidar sözü veren seçmen de sözünü tutamadı. Sorulu cevaplı mitingler siyasi müsamere örneği olarak tarihe geçerken Davutoğlu Koalisyonun Derinlikleri kitabı için çalışmalara başladı.  

Osmanlı devletinin sınırlarını aşan bir coğrafyada etkili olmanın rüyasını görenler, Bosna’dan Orta Asya’ya selam gönderenler, seçimi kaybettikleri ilçelerin çetelesini tutmak zorunda kaldılar.

Bu hikayenin kahramanları seçim gecesi bir daha görmek istemeyecekleri bu kabusu yaşarken benim bulunduğum ortamda çok farklı bir hava esiyordu. Yıllardan beri bir seçim gecesinde sevinmeye hasret kalmış dostlarla beraberdik.

Seçim sonuçları açıklandıkça heyecanımız artıyordu. HDP’nin barajı aştığı ve AKP’nin tek başına iktidar olamayacağı anlaşıldığında sevinç çığlıkları atıldı. Kendilerini dev aynasında görenlerin, bizleri ve değerlerimizi sürekli olarak aşağıladığı, yaşam alanımızı kısıtlamaya çalıştığı, kabus gibi bir dönemin sona ermekte olduğunu bir an için düşünmek bile iyi gelmişti bize.

Seçim gecesinde bir yandan bu sevinci yaşarken diğer yandan halimizin biraz da dramatik olduğunu düşünmeden edemedim. Bizim dışımızda gelişen ve 2000’li yıllara damgasını vuran bir siyasi hareketin, iktidar sarhoşluğuna kapılarak inişe geçmiş göründüğü bir seçim gecesinde, yükselmenin heyecanını yaşayan bir başka siyasi hareket tarafından frenlenmiş olmasına seviniyorduk. Türkiye’nin bu kabustan kurtulup aklını yeniden kazanabileceğini düşünerek umutlanıyorduk.

Evet, ben de umutlandım o gece ama bazı sorular da düğümlendi kafamda: Bize bu kabusu yaşatanların, Türkiye’yi ikinci sınıf ülke olmaya mahkum edecek ‘Yeni Türkiye’ projesinin foyasını ortaya çıkartacak bir büyük projemiz, Türkiye’yi ve toplumu yeni ufuklara sürükleyecek bir yeni hikayemiz var mıydı? Tereddütsüz destekleyeceğimiz bir siyasi parti var mıydı?

Bu tür sorularla kimsenin seçim gecesi rüyasını bozmak istemiyorum ama sevinmek için erken olduğunu söylemeden edemeyeceğim.

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"