AKP hükümeti Kürt sorunu konusunda bir açılım yapacağını söyledi; ancak arkası gelmedi; açılım dedikleri şeyin içi boş çıktı. CHP, AKP’ye Kürt sorunu konusunda bir öneri paketi sunduğunu açıkladı; ancak Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin somut bir öneri ortaya koymadığını, genel ilkeleri gündeme getirdiğini söyledi. BDP ve MHP her zamanki kronikleşmiş halleri içerisindeler; PKK’nın terör örgütü olduğunu bir türlü kabul etmeyen BDP, PKK’lı teröristler ile kucaklaşarak kol kola geziyor, MHP şovenist milliyetçi politikalarıyla Kürt sorununu yok sayıyor.
Bir tarafta şiddet ve terör üzerinden siyaset yapan ve katilleri özgürlük savaşçısı gibi gösteren BDP, bir tarafta Kürt sorunu kavramını bile duymak istemeyen ve sorunu inkar eden MHP, bir tarafta ne dediği belli olmayan bir AKP ve CHP!
Bu kafayla Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi olanaklı değildir.
Aslında olayın karmaşık bir yönü de yoktur. Yapılması gereken şey bellidir. Bir yandan işin güvenlik ve istihbarat boyutunu yürütmek ve geliştirmek, bir yandan da, üniter devleti koruyarak, Kürtlerin asimilasyonuna son vermek ve bölgeye ekonomik yatırım yapmak.
Özerklik veya federasyon veya bağımsızlık, Kürtlerin asimilasyonunu ortadan kaldırmanın önkoşulu değildir. Üniter yapı korunarak da, Kürt kimliğinin asimile edilmesinin önüne geçilebilir.
Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde, köy, kasaba ve şehirler, tekrar eski Kürtçe adlarını alabilirler. Kürtçe yayın ve doğan çocuklara Kürtçe isim verme konusunda uygulamadaki engeller kaldırılabilir. Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde, İlkokul ve Lise’de zorunlu Kürtçe dersleri verilebilir; bu bölgelerde bulunan üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri kurulabilir; Kürt Kültürü Araştırma merkezleri kurulabilir. Kürt dili belli bir gelişmişlik düzeyine ulaştığında, bölgede Kürtçe eğitime de geçilebilir; İlkokul’da, Lise’de, üniversitede, doğa bilimleri ve sosyal bilimler alanındaki dersler de Kürtçe verilebilir.
Tüm bunlar, üniter yapı korunarak, özerkliğe veya federasyona veya bağımsızlığa geçmeden de uygulanabilir. Özerklik, federasyon, bağımsızlık fetişizminden vazgeçerek, Kürt kültürünün asimilasyonuna son verilebilir.
Ancak terör örgütü PKK ve ona endeksli politika yapan BDP, özerklik, federasyon gibi takıntılardan vazgeçmedikleri için, üstelik hedeflerine şiddet yoluyla ulaşmaya çalıştıkları için, Kürt sorunu bir türlü çözülemiyor.
Terör ve şiddetten barış çıkmaz! PKK ve BDP bunu bir türlü anlamıyor; büyük bir kabadayılık ve şımarıklık içerisinde, terör ve şiddet yöntemini, siyasal hedeflerin elde edilmesi için meşrulaştırmaya çalışıyor. PKK da BDP de, sözcüğün tam anlamıyla, bir ilkellik ve yabanilik psikolojisi içinde hareket ediyor.
AKP de, terör ve şiddet uygulayan bir örgütle pazarlık yaparak, onu ciddi bir muhatap olarak kabul ederek, Türkiye Cumhuriyeti’nin elini zayıflatıyor, Türkiye’yi şiddete teslim etmiş oluyor.
IRA ve ETA örneklerini verenler tam bir hayalperestlik içerisindedirler. Çünkü Türkiye, ne İspanya’nın, ne de İrlanda’nın gelişmişlik düzeyinde bir ülke değildir. Hele Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin İrlanda ve İspanya ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Bu bölge insanı büyük ölçüde cahildir; ekonomik açıdan geridir; feodalizmi henüz yenememiştir; aile içinde de, siyasette de, şiddet kültürüne sahiptir.
Doğu ve Güney Doğu Anadolu Avrupa değildir, Orta Doğu’dur. İspanya’da ETA, İrlanda’da IRA hiçbir zaman geniş halk kiteleleri tarafından destek görmediler; her zaman izole kaldılar.
PKK ile pazarlık yapanlara sormak lazım: Kiminle neyin pazarlığını yapacaksınız?! Karşınızda , siz ne yaparsanız yapın, şiddet kültürü ile yetişmiş, amacına ulaşmak için şiddete başvuran bir zihniyet var. Geçtiğimiz yıllarda, Kürtçe eğitim ve yayın konusunda bir çok gelişme elde edildi, Kürtlerin haklarını temsil ettiğini söyleyenler mecliste siyasi mücadele verme şansına kavuştu, ancak PKK terör ve şiddet eylemlerini hiçbir zaman kesmedi. Şiddet yoluyla Türkiye’den taviz kopartabildiğini gören PKK, siz ne yaparsanız yapın, daha fazlasını elde etmek için, bağımsız Kürdistan devletini kurana kadar, şiddet uygulamaya devam edecektir. PKK’nın verdiği sözler, geçici ateşkesler, bunların hepsi palavra. PKK’nın ve bölgenin iç yapısını bilen herkes bunun farkında.
PKK ve BDP zihniyeti ile Kürt sorunu çözülemez! PKK ile pazarlık yaparak da Kürt sorunu çözülmez, aksine, daha da çözülmez bir hal alır.
Yapılması gereken tek şey, PKK ile hiçbir pazarlığa girmeden, koşulsuz olarak, Kürtlerin asimile edilmesinin önüne geçmek ve yukarıda özetlediğimiz unsurları uygulamaktır. Bu, PKK’nın ne istediğinden ve ne beklediğinden bağımsız olarak, temel insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması için uygulanmalıdır.
PKK’nın terör ve şiddete dayalı zihniyeti hiçbir zaman tam olarak ortadan kalkmayacaktır. Ancak, bir yandan Kürtlerin kültürel haklarının tam olarak sağlanması, bir yandan da ciddi ekonomik yatırımların yapılması yoluyla, PKK’nın belli bir ölçüde marjinalleşmesi ve tabanını büyük ölçüde yitirmesi sağlanabilir.
Kürt sorununu da, PKK terörü sorununu da çözmenin başka bir yolu yoktur.
Şu anda AKP iktidarda olduğuna ve TBMM’de büyük çoğunluğa sahip olduğuna göre, istese bu sorunu çok rahat bir biçimde çözer.
Ancak çözerse PKK’lılar da, BDP’liler de, MHP’liler de işsiz kalır!
Anlaşılan, onların varlığı da, yurt içinde ve yurt dışında, birçok kesimin işine geliyor!