17 Mayıs 2019

Dışişleri’nin iç işlerine el koymak

Bütün dış teşkilatı bilmeden, diğer ülkelerle deneyime dayalı karşılaştırma yapamadan, bir dış temsilciliğin nelere ihtiyacı olacağını deneyimle öğrenmeden Dışişleri idari işlerini nasıl yönetirsiniz?

Haberlere bakılırsa, Dışişleri Bakanlığı’nda Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuş ve bu makama mesleği diplomatlık olmayan bir bürokrat atanmış. Siyasi açıdan AKP’liymiş. Bildiğim kadarıyla, Dışişleri’nden personel konuları ve idari işler diplomat olmayan bir bakan yardımcısına bağlanmıştı zaten. Anlaşılan, bakanlığı tam kontrol (!) altına almak için bakan yardımcısı yetmiyor, bir de genel müdür atıyorlar. Bunlar çok yanlış işler.

Diplomat olmayan, diplomatlık yapmamış bir kişi diplomatları profesyonelce, yani personel yöneticisi olarak nasıl değerlendirebilir? Nasıl diplomatik değerlendirme yapılacağını, büyükelçiliklerde, konsolosluklarda, çok taraflı uluslararası ve bölgesel kuruluşlarda nasıl çalışılacağını nüanslarıyla bilmeden, uluslararası toplantılarda ve ortamlarda aktif olarak ülkenizi temsil edip savunmamışsanız, ikili ya da çok taraflı müzakerelere katılmamışsanız bir diplomatın performansını nasıl ölçüp biçebilirsiniz? Yapamazsınız. Diplomatik bilginiz ve deneyimizin haliyle sınırlı olduğu için ancak kendinize benzeyenleri beğenebilir, iyi diplomatları hiç fark etmeyebilirsiniz. Olacağı da budur.

Bütün dış teşkilatı bilmeden, diğer ülkelerle deneyime dayalı karşılaştırma yapamadan, bir dış temsilciliğin nelere ihtiyacı olacağını deneyimle öğrenmeden Dışişleri idari işlerini nasıl yönetirsiniz?

Eh bunlar iktidar! Her şeyi bilir, her şeyi yaparlar...

Daha önce de yazmıştık. Dünyanın çeşitli yerlerinde de gördük. Siyası atamalarda bürokratlar parti çıkarlarını, ideolojisini önde tutarlar. Bu da devlet açıdan yararlı olmaz.

Oysa diplomasi bir meslektir. Profesyonelce, siyasi bağlantılara girilmeden, salt devlet çıkarı gözetilerek, belirli kurallara ve geleneklere göre yapılan bir meslektir. Diplomat olmak da zor değildir. Katılırsın bakanlığa giriş sınavına, kazanırsan diplomat olursun, iyi çalışırsan da yükselirsin. Siz de girip sınava kazansaydınız. Anlaşılan iktidar mensuplarına bu basit iş zor geliyor. Siyasi güç kullanarak, bakanlığa eskilerin deyişiyle “hulul etmek” onlar için daha kolay.

Neden? Osmanlının hariciyeyi kurduğu günden beri mevcut hariciyeci düşmanlığı mı? Aslında bu düşmanlığın altında haset yatar. Bunu çok iyi biliriz. Görüyoruz.

Hata üstüne hata yapıyor iktidar. İzliyoruz, yerli ve yabancı medyadaki yansımalarını görüyoruz. Dış politikada ve ilişkilerde çok olumsuz bir dönemden geçiyoruz. Bunun temel nedenlerinden biri de profesyonel diplomatların görüşlerinin dikkate alınmaması, dışişlerinin sekreterya gibi kullanılmasının tercih edilmesidir.

Potansiyellerini tam olarak sergilemelerine izin verilmeyen profesyonel kadrolar üzerindeki iktidar denetiminin iyice sıkılaştırılacağı bu son atamadan anlaşılmaktadır. Oysa akıllı iktidar bu kadrolardan yararlanma yoluna gider. Biz niye böyleyiz? Niye kendi ayağımıza kurşun sıkmayı tercih ediyoruz? AKP’nin ilk yıllarında bugünkü gibi değildi... Özellikle 11. Cumhurbaşkanı aktif siyasetten çekilince bugünkü eğilim hızlandı.

Dünyada bir ekol olmuş Türk diplomasisi bizzat Türkler tarafından aşındırılıyor. Bana üzüntü veriyor bu süreç.

Tahmin ediyorum, AKP’de görev yapan eski diplomatlar da aynı şekilde üzülüyorlardır.

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fransa ile gereksiz bir sorun

Fransız okullarına çocuğunu gönderen Türk vatandaşlarının arasında, öğrendiğimize göre, Aile Bakanımız da var. Ancak, gene söylendiğine göre, Aile Bakanımızın Belçika vatandaşlığı da varmış. O zaman çocukları Belçika vatandaşı olarak okulda kalabilirler

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

"
"