16 Aralık 2013

Felç riskini azaltmak için 7 kolay öneri

Bir hastayı en uzun süre bakıma muhtaç hale getiren ve bu nedenle de ölümüne neden olan bir numaralı hastalık sebebi felçtir.

Bir hastayı en uzun süre  bakıma muhtaç hale getiren ve bu nedenle de ölümüne neden olan bir numaralı hastalık sebebi felçtir. En sık rastlanan türü iskemik felç olup bir damarın tıkanması sonucu beynin kan akımının bozulmasıdır. Hasarın büyüklüğüne, yerine bağlı olarak kişi yaşayabilir, ölebilir, yatağa bağımlı hale gelebilir. 

Peki bu korkunç senaryodan %80 korunabileceğinizi biliyor musunuz? Hem de yaşam tarzınızda yapacağınız basit değişikliklerle. Beslenme tarzı, egzersiz,kilo, kan şeker seviyesi, tansiyon, sigara kişisel riskinizi belirleyen faktörlerdir. Ayrıca D vitamin seviyeniz, stress, kolesterol ilaçları ve doğum kontrol hapları da etkili olabilen faktörler arasındadır.

 

Küçük değişiklikler bile büyük farklar yaratır

Bir kişinin felç riskinin belirlenmesi için yaşam tarzı faktörleri kullanılarak yapılan bir çalışmaya dayanarak hayat kurtaran 7 basit değişiklik ise şöyle sıralanıyor:

Aktif olun

Kolesterolünüzü kontrol altında tutun

Daha sağlıklı yiyin

Tansiyonunuzu kontrol altında tutun

Kilo verin

Kan şekerinizi düşürün

Sigarayı bırakın

Bunlardan birini bile yapmanız etkilidir ancak tümünün kontrol altına alınmasının felç riskini önemli oranda düşürdüğü 30,239 kişi üzerinde yapılan bir çalışma ile gösterilmiştir. Yani ne kadar çok değişiklik yaparsanız, riskiniz o kadar fazla düşer. Örneğin tansiyonunuzu 20 milimetre düşürmeniz felç riskinizi %50 azaltır. Sigara içmiyor olmak veya sigarayı bırakmak riski %40 düşürüyor.

 

'Aktif olun' demek ne anlama geliyor?

Egzersiz kesinlikle ilaç kadar etkilidir ve biz doktorlar tarafından reçete edilebilecek kadar da etkili bir ilaçtır. Süreden daha da önemli olan en önemli şey sürekliliktir. Orta düzeyde egzersiz yapıyorsanız haftada 150 dakika, orta-şiddetli egzersiz yapıyorsanız haftada 75 dakika ve haftanın 5 gününe bölerek yapmalısınız. Ayrıca yetişkin bir kişinin haftada 2 kez esneme egzersizleri yapması gereklidir.

 

Iyi beslenin derken hangi beslenme iyidir, nasıl bileceğiz?

Öncelikle kolesterol düzeyi ile felç riski arasında bir bağlantı vardır. Kolesterolünüzün büyük kısmı vücudunuz tarafından üretilmektedir. Bazı genetik farklılıklardan dolayı bazılarımızın kan kolesterol düzeyi aynı yiyecekleri yiyen birine göre daha fazla olabilir. Fazla kolesterol içeren yiyecekler tercih ediyor olabilirsiniz. Bu durumda öncelikle kolesterolü azaltılmış bir beslenme sizin için uygundur. Kolesterol aynı zamanda insülin seviyelerinden de etkilenir ve hem yüksek şeker hem yüksek kolesterol damarlarınız için daha zararlı bir kokteyldir. Karaciğerinizde üretilen kolesterol miktarı aynı zamanda insülin tarafından da etkilenir. İnsülin seviyenizi azaltmazsanız kolesterol seviyenizi yeterince düşüremezsiniz. Yüksek şekerli bir beslenme, stres, yüksek kolesterol, yüksek ürik asit seviyeleri, kanı daha kolay pıhtılaşabilir hale getirir ve pıhtılaşma ve dolayısıyla felç riskinizi arttırır.

Daha çok bakliyat, yeşil yapraklı sebzeler, lif oranı yüksek ve glisemik yükü düşük yiyecekler yemelisiniz.Kararında yemek tabirini ise et, peynir, tereyağı, yumurta, karides gibi yiyecekler için uygulamalısınız. Ayrıca zeytinyağı sağlıklı bir yağ olsa bile yine de yüksek kalorilidir ve sağlıklı bir şişman olmak istemiyorsanız onu da kararında tüketmelisiniz.

Total kolesterol seviyeniz 330 ve üzerinde ise ailesel bir kolesterol yüksekliğiniz olabilir ve bu durumda benim bakış açıma göre kolesterol düşürücü ilaçları mutlaka kullanmalısınız. Ancak daha düşük kolesterol değerlerinde bile hastalık riskini güçlü bir şekilde belirleyen kontrol etmeniz gereken bir kaç şey daha var.

HDL/Total kolesterol oranı: HDL düzeyiniz kalp damar hastalığı riskini belirleyen güçlü bir göstergedir. HDL rakamınızı total kolesterol değerinize bölün. Bu oranın %24 çıkması ideal olanıdır. Ancak %10’un altında ise kalp hastalığı için güçlü bir belirteçtir. Ayrıca genetik olarak düşük HDL düzeylerine sahip olabilirsiniz. Bu durumda total kolesterolünüzü düşürmek için beslenme değişiklikleri yapmalısınız. Egzersiz HDL düzeyinizi yükseltmenize yardımcı olabilir. Kesinlikle denemenizi tavsiye ederim.

Trigliserid/HDL oranı: Bu oran ideal olarak 2’nin altında olmalıdır. Bu amaçla yine beslenmenizde doymuş hayvansal yağları sınırlamalı ayrıca glisemik yükü yüksek yiyecekleri beslenmenizde sınırlamalısınız.

Evet kolesterol sağlıklı olmanız için gereklidir. Hücre zarlarının temel işlevleri beyin işlevleri ve bazı hormonların üretimi için gereklidir. D vitamini üretimi de kolesterol ile bağlantılıdır.  Kolesterol fazlalığı kadar eksikliğinin de sağlığınız için iyi olmayacağı kesindir.

Bazı yiyecekler kolesterol düzeyinizi çok yükseltmez ama bazıları yükseltir. Arasıra yediğiniz bir şey o kadar zararlı olmayabilirken, hergün yiyor olmanız mutlaka farklı sonuçlara sebep olacaktır. Fakat hepsi bu kadar değil. LDL kolesterolü yükselten aynı zamanda rafine karbonhidratlardır. LDL kolesterol yüksekliği yaşıyorsanız tatlı ve işlenmiş karbonhidrat tüketiminizi düşürmeniz yararlı olacaktır.

Trans yağlar’dan kaçınmanız gerektiği şüphesiz ki çok açıktır. İçinde felç ve kalp hastalığının da olduğu pek çok hastalığın belirteci olan inflamasyonu teşvik ederler. Trans yağ tüketenlerde iskemik felç oranının %30 arttığını gösteren çalışmalar vardır.

Lif tüketerek felç’ten korunun

Günde tükettiğiniz her 7 gram lif, felç riskinizi %10 düşürür. Ne kadar çok lifli yerseniz riskiniz o kadar düşer. Suda çözünen lif daha çok etkilidir. Ayrıca şeker, kolesterol ve yağları da barsaklarınızdan temizler. Ayrıca yararlı bakterilerin barsaklarınızda üremesini arttırarak bağışıklık sisteminiz ve tüm sağlığınızı destekler. Sağlıklı lifleri içeren yiyecekler:

Çilekgiller, brokoli, brüksel lahanası, lahana gibi sebzeler

Soğan, sarımsak

Tüm çiğ sebzeler

Badem

Ideal olanı çözünmeyen lif içeren yiyecekleri de dengeli bir şekilde almanızdır.

Keten tohumu

Kuru baklagiller

Karnabahar

Bezelye

Ulusal Felç Birliğine göre felçlerin %80’i yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir. Düzenli egzersiz yapıyor olmanız da insülin ve leptin sisteminde olumlu değişikllikler yaparak sizi ayrıca koruyacaktır. Eğer felç geçirdiyseniz egzersiz sizin için daha da önemlidir. Araştırmalar düzenli egzersizin hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyileşmeyi hızlandırdığını göstermektedir.

 

İşlenmiş etler

Içerdikleri nitrat ve nitrit bileşiklerinin damarlara zarar verdiği bulunmuştur ki bu da riskinizi arttırabilir.

Diyet içecekler:

2011’de Uluslararası Felç Konferansı’nda günde sadece bir diyet içecek içmenin felç riskini %48 arttırdığı gösterilmiştir.

D vitamin eksikliği:

Amerikan Kalp Birliği’nin 2010’daki bildirisine göre D vitamin eksikliği felç riskini ikiye katlamaktadır. D vitamin düzeyinizi 40-60 ng/ml düzeylerinde tutmanız size felç dahil pek çok hastalıktan koruyacaktır. (Bu başka bir yazı konusu)

Ayrıca yeterli K2 vitamini aldığınızdan emin olun. D vitamin ile ortak çalışır ve damarlarınızda kalsifikasyon (damar sertliği) oluşmasını engeller.

Stres:

2008’de yapılan bir çalışmaya göre stress, felç riskinizi arttırıyor. Stresle başa çıkmak için EFT, dua, meditasyon, yoga, nefes teknikleri gibi değişik yöntemlerden istediğinizi tercih edebilirisiniz.

Güzel havalar geldiği zaman çıplak ayakla çimlerde yürümek de felç riskini azaltır lütfen aklınızda tutun.

 

Kolesterol düşürücü ilaçlar felç ve kalp hastalığı riskinizi azaltırlar ancak sadece ilaca güvenmeyip, yaşam tarzınızda gereken değişiklikleri yaparsanız çok daha etkili bir korunma sağlamış olursunuz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Eksozom: Hücresiz hücresel tedavi

Tedavi amacına yönelik olarak olağanüstü yenileyici özelliklerinden dolayı Mezenkimal Kök Hücre kaynaklı eksozom çeşitli hastalıkları tedavi etmede tercih edilmektedir

Beyin sağlığı, Omega 3 ve BDNF

Yeterli omega 3 tüketip tüketmediğinizi anlamanızın en iyi yolu omega indeksi’nizi ölçtürmektir

Zombi hücreler

Anti-aging tıbbı daha önce kader kabul ettiğimiz yaşlılığı tedavi edilebilir hastalıklar kategorisine sokmaya başladı ve bu kapsamda hücresel yaşlanma ve oksidasyon dikkat ve tedavi gerektiren bir sorun olarak ele alınıyor. Senolitik tedavi yani yaşlılığı bir hastalık kabul ederek tedavi eden ilaç araştırmaları şu an devam ederken, elimizde henüz tedavide kullanabileceğimiz bir ilaç imkanı sağlamasa da, elimizdeki bilgilerle neler yapabileceğimize odaklanalım

"
"