Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce Çengelköy’de darbeye karşı direnenler ve komutanlar arasındaki ses kayıtlarını okuyorum, korkunç. Yine Boğaziçi Köprüsü'nde darbe girişimi gecesi yaşananlara ilişkin videolar da o gece yaşanan dehşeti ve insanların darbecilere canlarını siper ederek nasıl direndiklerini gösteriyor. Direnen bu insanlara Türkiye’nin çok şey borçlu olduğu bir gerçek.
Darbeye karşı direnmiş bu halk darbe sonrası yaşananları hak etmiyor.
Darbe sonrası yaşananlar öylesi korkunç bir noktaya geldi ki sadece birkaç tanesini buraya alacağım:
-Devletin resmi ajansı darbecilerin işkence edilmiş görüntülerin servis ediyor.
-Diyanet öldürülen darbecilere din hizmeti vermeyeceğini açıklıyor.
- Ordu Belediyesi'nin mezar yeri vermediği darbeci asker, ailesinin bahçesine gömülüyor.
-Kadir Toptaş “vatan hainleri” mezarlığı kurulması için talimat veriyor.
-Birçok haber sitesi kapatılıyor, medyaya baskılar artıyor.
-On binlerce insan işlerinden uzaklaştırılıyor.
-AKP’li Melekli belediye başkanı “FETÖ'cülerin kulakları kesilsin, tanıyalım” diyebiliyor.
-Yandaş medyanın kalemlerinden biri dün gece “silahlarınızı alıp öyle sokağa çıkın” diyebiliyor.
- “Dikkat Polis” adi altında evlerde arama yaparak, insanların değerli eşya ve parasını alan gruplar türediğine dair haberler yazılıp çiziliyor.
-“Akil adam” diye atananlar “OHAL iyidir, gelmelidir” diyebiliyorlar.
-İdamın geri gelmesi tartışılıyor.
Bu listeyi daha çok uzatabiliriz. Tüm bu yaşananlar başta demokrasi için canlarını siper etmiş insanların anısına saygısızlık. Demokrasi için direndi bu insanlar, Türkiye’nin daha otokratik bir rejime doğru gitmesi için değil.
Bu yaşananları son 1 yıldır Kürt illerinde yaşanan savaş ve şiddetten ayrı düşünemeyiz elbette. Ordunun halka ateş nasıl açtığına şaşırmayın. 1 yıldır zaten Lice’de, Silopi’de, Cizre’de, Yüksekova’da, Nusaybin’de, Sur’da halka ateş açıyor, kentleri bombalıyorlardı. Siz görmüyordunuz sadece. Eğer o zaman görmüş olsaydınız, ordu şimdi Boğaz Köprüsünde, Ankara’nın göbeğinde halka ateş açamazdı, parlamentoyu bombalayamazdı.
Miray bebeğe, cenazesi buzlukta bekletilen Cemile’ye, Taybet Ana’ya, Roboski’ye, Cizre’de bodrumlarda yakılan gençlere… ses çıkarsaydınız, ordu bunları yapabilecek cüreti bulamazdı kendinde. Darbe zihniyeti savaşlarda güçlenir ve panzehiri barış ve demokrasidir.
Tüm bu yaşananlarda en anlayamadığım ise insanların, hukukun kaldırılmasını, OHAL’i demokrasi diye kutluyor olması.
Benden söylemesi: OHAL’den demokrasi çıkmaz! Tecrübeyle sabittir!