02 Şubat 2020

Şubat ayında öne çıkan tiyatro oyunları

Bilip de sustuklarımızı dile getirenlerle kavuştuğumuz, tüm bu olanların sorumluluğunu da mücadelesini de hem seyircisine hem de sanatçısına yükleyen alanlardan birine sahip çıkarak, küçücük alternatif tiyatro mekanlarını keşfedip doldurarak birlikte sağalmak mümkün mü?

Virüsler, savaşlar, depremler, felaketler, iklim krizi, yok oluşa doğru giden bir dünya, aklını yitirmiş şuursuz liderler, yozlaşan zekayla ilerleyen çılgın teknoloji, insanları kendi hapisanesine mahkûm ederek yalnızlaştıran sosyal ağlar… Peki tüm bu deliliklerin karşısında nasıl ayakta kalabiliyoruz? Yaşadığımız dönemde korkularımızdan, kaygılarımızdan, zaaflarımızdan, itildiğimiz yalnızlıklardan, sokakları bölen anlayıştan kurtulup çoğalmanın yöntemlerinden biri de, mümkün olduğunca insanı bir araya getirmeye çalışan sanatın etrafında buluşmak olsa gerek. Galerilerde bir resim veya heykel etrafında gezinirken karşılaştıklarımız, izlediğimiz performansı anlamaya çalışırken çakışan bakışlarımız ve çıkışa doğru giderken yorumlarına kulak misafiri olduklarımız, gittiğimiz sinema veya tiyatroda dirsek temasında bulunduklarımız, konser salonlarında dinlediğimiz müziğin ritmine birlikte eşlik ettiklerimiz…

Tüm bu bilinmezliklere karşı optimist olmak değil, ama umutla mücadele etmek, direnmenin başka bir yolunu bulmak… Bilip de sustuklarımızı dile getirenlerle kavuştuğumuz, tüm bu olanların sorumluluğunu da mücadelesini de hem seyircisine hem de sanatçısına yükleyen alanlardan birine sahip çıkarak, küçücük alternatif tiyatro mekanlarını keşfedip doldurarak birlikte sağalmak mümkün mü? Böyle bir coğrafyayı belki bir nebze genişletmek için, evlere kapatılmaya çalışılan, yobazlığın cadıya dönüştürdüğü kadınlığı vurgulayan Cadı Avı'nı, bilim kadını Rosalind Franklin'in toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelesini, Vasıf Öngören'in isçi sınıfını anlatan politik oyununu, 26 yaşında ölümün yakışmadığı Borchert'in savaşı lanetlediği Kapıların Dışında'yı seyretmek isterseniz bilgilerini ve tarihlerini aşağıya bırakıyorum. İyi seyirler…

Ocak ayının oyun öneri listesinde Studio Oyuncuları'nın sahnelediği "İO" da vardı. Ocak ayında sahnelenmeyen oyunu 14 Şubat, 20.30, Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde seyredebilirsiniz. Ben de tekrar seyretmekten mutluluk duyacağım…

Cadı Avı - Kadıköy Emek Tiyatrosu

"Ayırdılar kadın ve erkekleri… Bize ait görevler biçtiler. Gövdelerimizi örtüp kutsal rahmimizi odalarımıza kilitlediler. Çıplaklığımıza ayıp dediler, şişmanlığımızdan utanmamızı istediler. Gücümüze fesat, zekamıza entrika dediler. Yeniden yazdılar kadınların hikâyelerini. Güzelliğimizi savaş sebebi saydılar ve cennetten kovulmanın suçunu üstümüze attılar…"

"Cadı Avı", Engin Alkan'ın Shakespeare'in mitolojinin büyük aşıklarının hikâyesini anlattığı Venüs ile Adonis şiirinden ve 12 sonesinden uyarladığı, yönettiği, bestelerinin de kendisine ait olduğu müzikli bir oyun. Mitolojinin farklı dönemlerinden gelerek birbirine evrilmiş üç önemli tanrıça; yaşamın koruyucusu Hakate, bereket tanrıçası Inanna, güzelliğin ve aşkın sembolü Venüs, orta çağ karanlığında 'güçlerine fesat, zekalarına entrika' denilerek yaftalanan, dönüştürülerek avlanması kaçınılmaz olan (kötülüğün ve çirkinliğin sembolü haline getirilerek) Macbeth'in üç cadısı olarak çıkıyorlar karşımıza. Güzellik tanrıçası Venüs'ün avlanmak isteyen, aşka meyletmeyen Adonis'i baştan çıkarmak, kendine aşık etmek için verdiği uğraşının anlatıldığı mitolojik hikâyede, Savaş Tanrısı Mars'ı karşılarına alan üç tanrıçanın (tıpkı günümüzde olduğu gibi) barış, aşk ve umut mücadelesi anlatılıyor.

Ataerkinin hayatlarımıza düşürdüğü karanlıkları görünür kılan oyun, toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl şekillendiğine dair göndermelerde bulunuyor. Ve bu, eril bir gözün (Engin Alkan) eleştirel, feminist denebilecek okumasıyla yapılıyor. Sözlerinin manasının oyunun konusuyla bağlamı güçlü şarkıları, hicvi bol, keskin cümlelerden oluşan oyunun dili, gösteri boyunca bir neşelendirip, bir hüzünlendiren oyunun akışı ve oyuncuların (Pınar Yıldırım, Ayşegül Sünnetçioğlu ve Sitare Akbaş) tüm bunların altını çizdikleri dinamik ve hınzır performansları, ortaya izlenmesi gereken keyifli ve düşündürücü bir oyun çıkarmış.

Kostüm tasarımı, cadılara çılgınlıklarını ve tanrıçalara güçlü kadınlıklarını sergilemelerine izin veren, erotizme kaçmayan!, kahkahaya ve neşeye eşlikçi, onları güçlendiren yorumuyla Candan Seda Balaban'a ait. Sahnede üç tanrıçaya Emre Yetim ve Mert Arat eşlik ediyor.

 Oyun Tarihleri

08.02.2020 Cumartesi, 20:30, Kadıköy Emek Tiyatrosu
28.02.2020 Cuma,  20:30, Kadıköy Emek Tiyatrosu
02.03.2020 Pazartesi, 20:30, Kadıköy Emek Tiyatrosu

Fotoğraf 51 - Craft Tiyatro

Rosalind Franklin, 1950'lerde DNA'nın moleküler yapısını yeni bir deneysel teknikle görüntüleyerek oldukça net bir fotoğraf elde etmişti. Bu çalışmaları, biyofizikçi kimyageri yaşamın sırrına yaklaştırmış ama ölümünü de beraberinde getirmişti. "Fotoğraf 51" olarak anılan bu çalışmaları ele geçiren ve etik olmayan yollarla yararlanan iki erkek meslektaşı ise Nobel tıp ve fizyoloji ödülü almıştı.

Craft'ta, Çağ Çalışkur'un rejisiyle sahnelenen Fotoğraf 51, daha çocukken yaşıtları gibi oyuncak bebeklerle oynamak yerine eline fotoğraf makinesi alarak bitkilerin fotoğrafını çeken Rosalind'in 1950'lerin erkek egemen bilim dünyasında kadın ve Yahudi olarak varoluş mücadelesine odaklanıyor.

Amerikalı oyun yazarı Anna Ziegler tarafından yazılan oyunu Hira Tekindor dilimize kazandırmış. İmgesel, çoklu laboratuvar ortamı yaratan dekor ve ışık tasarımı Kerem Çetinel'e, karekterleriyle ve dönemiyle bütünleşen kostümler ise Nihal Kaplangı'ya ait. Oyunun yer yer anlatı tiyatrosuna dayanan tempolu, sürükleyici ve merakı ayakta tutan rejisi Çalışkur'a, Afife Tiyatro Ödülleri'nde yılın en başarılı yönetmeni ödülünü getirdi.

Funda Eryiğit Rosalind performansıyla, seyirciye ve kendi duygusuna değil, karakterin kendi hikâyesine ve duygusuna yönelip, onu ortaya çıkaran, hissettiren bir oyunculuk ve atmosfer yaratarak, Afife Tiyatro Ödülleri'nde yılın en başarılı kadın oyuncusu seçildi. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin devam ettiği günümüzde izlenmesinin anlamlı olacağı bir oyun.

Oyun tarihleri

04.02.2020 Salı, 20:30, Craft Tiyatro
05.02.2020 Çarşamba, 20:30, Craft Tiyatro
27.02.2020 Perşembe, 20:30, Craft Tiyatro
28.02.2020 Cuma, 20:30, Craft Tiyatro
03.03.2020 Salı, 16:00, Craft Tiyatro
03.03.2020 Salı, 20:30, Craft Tiyatro

Kapıların Dışında - Yolcu Tiyatro

Sen. Makine başındaki adam ve atölyedeki. Sana yarın su boruları ve vanalar yerine çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:

HAYIR de!

Sen. Tezgahın ardındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:

HAYIR de!

Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:

HAYIR de!

Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:

HAYIR de!

Sen. Kentin varoşlarındaki adam. Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:

HAYIR de!

Bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:

HAYIR deyin!.. Analar, HAYIR deyin!

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan, şehirlerin yıkılması, ailelerin dağılması ve savaş travmaları ile şekillenmiş bir edebiyat türü olan Yıkım Edebiyatı'nın tanınmış yazarlarından biri Alman şair, oyun, öykü yazarı ve tiyatrocu Wolfgang Borchert'dir. Borchert'in savaşın yıkımlarını anlattığı "Kapıların Dışında", onun 26 yaşındayken İsviçre'de yatırıldığı hastanede, savaşın ruhunda bıraktığı derin izleri, üç hafta içerisinde yazdığı ilk ve tek oyunudur ve ölümünden sonra sahnelenmiştir. Türkiye'de ve dünyadaki toplumsal ve insani meseleleri dert eden oyunlar yapan Yolcu Tiyatro, "Kapıların Dışında" oyununu hem içerik hem de teknik olarak güncelleyip bu sezon tekrar sahneye taşıdı.

Düşmanını gaz maskesinin altından görüp daha iyi vurabilsin diye verilmiş gülünç gaz maskesi gözlükleriyle, sakat bacağıyla ve emrinde ölen 11 askerin vicdan azabıyla uyuyamayan, savaştan bir enkaz olarak dönen, atladığı nehirin bile kabul etmediği, 25 yaşında ölümle yaşam arasında gidip gelen, aç, yorgun, çaldığı kapıların yüzüne kapandığı Bergman'ın hikâyesi… Oyun, ölümleri, açlığı, kayıpları ve artık tutulamayan yasları normalleştiren savaşı, eski bir asker olan Bergman üzerinden sorgulatıyor…

Yolcu Tiyatro, dijital görüntü teknolojisini kullanarak, animasyonlarla oyuncuların iç içe geçtiği bir sahneleme tekniği kullanıyor bu oyunda. Oyunun yaratıcı animasyonları Tufan Dağtekin'e, başarılı rejisi ise Ersin Umut Güler'e ait. Oyunda yer alan oyuncular; farklı karekterlerle oldukça etkileyici ve renkli bir performans sergileyen Pervin Bağdat, Cenk Dost Verdi, Burak Üzen ve Emre Sancar.

Oyun tarihleri ve seanslar için tıklayınız

Zengin Mutfağı - Dasdas

İlk kez 40 yıl önce İstanbul Şehir Tiyatroları'nda, 30 yıl önce ise sinema perdesinde Zengin Mutfağı'nda Lütfü Usta'yı oynayan Şener Şen, geçtiğimiz sezondan beri aynı oyunla elinde valizi kafasında kasketiyle Dasdas'da sahneye dönüş yaptı.

Oyun, bir zenginin mutfağından Türkiye tarihinde görülmüş, sermaye-emek çatışmasının dramatik bir eyleme dönüştüğü en büyük işçi hareketi 15-16 Haziran 1970 olayları döneminde geçiyor. Bu olayların, tek derdi mesai saatinin bitişi ve iki tek atmak olan Lütfü Usta ve evin diğer çalışanlarının hayatlarına nasıl yansıdığını gösteriyor oyun. Zengin mutfağı, "kavganın dışında kalma çabası içinde safını şaşıranların" öyküsüdür.

Şener Şen, Vasıf Öngören'in ölümsüz epik oyununun rejisini Doğu Yaşar Akal ile birlikte üstleniyor. Zengin Mutfağı'nda usta oyuncuya, "tiyatro bir ekip işidir dedirten" genç oyuncular; Kutay SandıkçıGizem Ergün, Onay Kaya ve Uğur Arda Başkan eşlik ediyor. Sadece nostaljik bir tada ve Şener Şen ismine sığınmayan oyun, güncelliğini koruyan bir politik metnin bugünün seyircisiyle buluşması…

Oyun Tarihleri

03.02.2020 Pazartesi, 20:30, DasDas Sahne
04.02.2020 Salı, 20:30, DasDas Sahne
10.02.2020 Pazartesi, 20:30, Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi
11.02.2020 Salı, 20:30, Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi
17.02.2020 Pazartesi, 20:30, DasDas Sahne
18.02.2020 Salı, 20:30, DasDas Sahne 

Yazarın Diğer Yazıları

İstanbul’da oryantasyon sorunu yaşayan adaylara, Kalabalık Duası’nın meddahından kılavuzluk hizmeti

Muzip bir oyun, muzip bir metin ve muzip bir Güray Dinçol rejisiyle karşımızda: Kalabalık Duası!

On Adımda Unutmak = Anti-Prometheus

Oyunda, çağdaş insan birey olamadan, yakıştırılan aidiyetlere oynayarak, kabullerini ve önyargılarını değiştirmeden, dolayısıyla reflekslerini değiştirmeden, bütün sayıklamalarının ardından 10. Adımda unutmayı seçer!

Sınırın ötesinden, ama bir o kadar bizden bir hikâye: Leyla'nın Kardeşleri

Leyla’nın Kardeşleri, sinemasal olarak bir kez izlemenin yeterli olmayacağı destansı bir ustalık filmi