03 Aralık 2020

İstanbul Tiyatro Festivali çevrimiçi gösterimlerle devam ediyor: Dayanışmanın ve direnmenin ruhuyla...

Tam da festival bitti derken çevrimiçi gösterilerin 14 Aralık’a kadar devam edeceği duyuruldu

Pandemi farklı senaryolar dayatsa da, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV)'nın düzenlediği 24. İstanbul Tiyatro Festivali, bu sene de devam etti. Ama tek bir farkla; "dayanışmanın ve direnmenin ruhunu" da önüne katıp, her şeyi bir arada inşa etmenin gerekliliğinden yola çıkarak… Sürecin getirdiği değişim rüzgarında "icat etme alışkanlığı" edinerek… 

Tüm odağımızın pandemi olduğu bir süreçte, oluşabilecek iptaller, saat, tarih değişimleri nedeniyle sancılı ama bunun karşısında yol yordam bulma çabasını, esnekliği elden bırakmayan, her şeye "rağmen" devam eden bir festivale tanık olduk.

24. İstanbul Tiyatro Festivali, 14 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında, hem fiziki hem de çevrimiçi gösterilerle izleyiciyle buluştu. DasDas, Yapı Kredi Bomontiada, Moda Sahnesi, Zorlu PSM, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, Caddebostan Kültür Merkezi, Surp Vortvots Vorodman Kilisesi, Fişekhane gibi mekânlarda, Covid - 19 önlemleri altında, 21’i yerli 4’ü yabancı olmak üzere toplam 25 yapım; dans, tiyatro, performans gösterisi fiziki ve online olarak yer aldı festival kapsamında.

Festivalde bu sene (Ben "Sevgili Milena" , Tut! Bırak!, Ben Anadolu Yıldız Kenter, Madam Giyotin) kadın teması ön plandaydı. Festivalde dikkat çeken başka bir konu ise pandeminin yol açtığı sahneleme arayışlarının beraberinde getirdiği, yaratıcılığı tetikleyen dijital platformlardaki oyunlar oldu. Bu da aslında festivalin bu seneki avantajlarından biriydi. Nederlands Dans Theater 2’nin Dare to Say adlı programı, dünya prömiyeriyle canlı yayında festivalin programında yer aldı. Yine uluslararası dans topluluğu Club Guy & Roni, Kuğu Gölü’nü canlı olarak yayınladı. Böylece oyunlar sadece İstanbul izleyicisi ile kısıtlı kalmayıp, Türkiyenin ve dünyanın her yerinden izlenmeyi mümkün kıldı.

Yeninin kulak tiyatrosu, eskinin radyo tiyatrosu

Bu sene programda yeninin Kulak Tiyatrosu bizim ise Radyo Tiyatrosu dediğimiz sesli tiyatro oyunları da programda yerini aldı: Nathalie Sarraute imzalı bir "dil oyunu" Eften Püften Şeyler ve Aksel Bonfil’in 1940’ların İstanbul’unda üç kişilik yoksul bir ailenin, sırtlarına çöken ağır bir yükle, Varlık Vergisi’yle başa çıkmaya çalışmasının öyküsünü anlatan Varlık sesli oyunu.

Çevrimiçi konuşmalar

Festivalde normal şartlarda fiziki ortamda düzenlenen, öğrenim ve gelişim adı altındaki atölyeleri bu sene dijital ortamda online olarak "Çevrimiçi Konuşmalar" ile gerçekleştirdi. Tiyatroya dair önemli tartışmaların yürütüldüğü "konuşmalardan" birkaçı oldukça dikkat çekiciydi. "Editörün Bakışı"nda, yazılan metinlerin, bir görüş yazısının yer alacakları mecraya göre bir editörün bakış açısından nasıl revize edilebileceğine odaklanırken, Kerem Karaboğa moderatörlüğünde gerçekleştirilen "Tiyatroda kadın yönetmen olmak" başlıklı çevrimiçi konuşmada ise tiyatroda kadın yönetmenlerin konumunu, Şahika Tekand’ın kadın yönetmen olarak deneyimlerini, sahnelemelerindeki kadınlık durumunu ve oyunlarındaki kadın karakterleri ele alış yöntemlerini kendisinden dinledik.

Tam da festival bitti derken...

Tam da festival bitti derken çevrimiçi gösterilerin 14 Aralık’a kadar devam edeceği duyuruldu. Salonlara gidemeyen seyirciler için bir fırsat oluştu…

Festival programını bu linkten takip edebilirsiniz.

24. İstanbul Tiyatro Festivali Çevrimiçi Gösterimleri: 14/11/2020 - 14/12/2020

Dopo La Battaglia

Varlık

Eften Püften Şeyler

Her Güne Bir Vaka

Yazarın Diğer Yazıları

Eylül: Ortalama kaç yıl yaşar bir travesti!?

Her haltın yenilip, domuz etinin yenilmesinin skandal olduğu ülkede, ‘Milton Kasırgası gelse de süpürse bu çılgınlığı’, diye içimden geçirmiyor değilim. Nereden tutsan elinde kalan ülkenin tek derdi kutsal aile(!), alkol ve LGBTİ’ler…

The Party: Kandırıldık mı, kandırıldık!

Ekonomistlik de kandırılmak da ülkede adeta ata sporu. Fetö, Cehape, faiz lobisi, dış güçler, iç parazitler, Trump, Sisi, Hans, Toni, Coni… Kandırmayan kalmadı. Yahu, siz neden hep kandırılıyorsunuz? Hadi kandırılıyorsunuz, peki faturasını neden hep biz ödüyoruz?

Kötülüğün faili olmak, suça ortaklık etmek: The Zone Of İnterest

Birçoğumuz "Bu kadar kötülüğün ve çürümüşlüğün ortasında nasıl yaşayabiliyoruz" sorusunu soruyordur kendine. Onca çürümüşlüğün ve kötülüğün ortasında, bunun faili ya da parçası olmadan kalabiliyor muyuz?

"
"