06 Mart 2017

Hayır ne demek ve hayır çıkarsa ne olur?

Hiçbir iktidar böyle güçlü bir mesajı yok sayamaz

Aşağıdaki satırlar, dilek, vaat ve taahhütler sizce nereden? Hangi X’e ait olabilir?

“X.. iten değil kucaklayan, bölen değil birleştiren, haklı zayıfları haksız güçlülere karşı koruyan bir yönetim anlayışı(yla).. Evrensel ölçülerde hak ve özgürlüklere dayalı bir anlayışı tüm alanlara yayacak.”

"’Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir’ özdeyişi, X’in temel ilkelerindendir.. tüm vatandaşlarımızı cinsiyetleri, etnik kökenleri, inançları, ve dünya görüşleri ne olursa olsun ayırım yapmaksızın kucaklamaktadır.”

“Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve bütünlüğü.. laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin, sivilleşmenin, demokratikleşmenin, inanç özgürlüğünün ve fırsat eşitliğinin esas kabul edildiği bir zemindir.”

“küskünlükleri giderecek; birleştirici, kucaklayıcı, toplumsal barışı temin edici, kurumlarla yurttaşlar arasında güven sağlayıcı, yeni ve dinamik bir siyasi irade..”

“Toplumları ve devletleri tahrip eden yozlaşma, yolsuzluk, usulsüzlük, çıkarcılık, iltimas, hukuk önünde ve fırsat açısından eşitsizlik, ırkçılık, partizanlık, despotluk gibi olumsuzluklar X’in en yoğun mücadele alanlarıdır.”

“X.. herkesin yarınlara güvenle bakmasını, kendisini bu toplumun saygıdeğer ve horlanmayan bir ferdi olarak hissetmesini sağlamak azim ve kararlılığında.”

“Kavramların içinin boşaltıldığı, değerlerin eskitildiği, sözün anlamını yitirdiği bu dönemde X.. kamusal yaşamın her alanında tam şeffaflık ve hesap verme anlayışını hakim kılacak..

“X ile.. Başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Paris Şartı ve Helsinki Nihai Senedi olmak üzere.. uluslararası sözleşmelerin insan hakları alanında getirdiği standartlar uygulamaya geçirilecektir.”

Düşünceler özgürce açıklanabilecek, farklılıklar birer zenginlik olarak görülecektir.
 
“Hiçbir bireysel ve kurumsal baskı kabul edilemez.”

“X, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmanın en önemli vasıtası olarak algılar ve bunu toplumsal barışın bir unsuru olarak görür.”

“X.. laikliği ise demokrasinin vazgeçilmez şartı, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olarak görür. Laikliğin, din düşmanlığı şeklinde yorumlanmasına ve örselenmesine karşıdır.”

“..laiklik her türlü din ve inanç mensuplarının ibadetlerini rahatça icra etmelerini, dini kanaatlerini açıklayıp bu doğrultuda yaşamalarını ancak inançsız insanların da hayatlarını tanzim etmelerini sağlar.”

`”. dini, siyasi, ekonomik veya başka çıkarlara alet etmek veya dini kullanarak farklı düşünen ve yaşayan insanlar üzerinde baskı kurmak da kabul edilemez.”

“X.. rant dağıtan bir X değildir”

“X, bütün vatandaşlarımızın özgür haber alma ve düşüncelerini yansıtma hakkını esas kabul eder. Çağımız demokrasilerinin vazgeçilmez koşullarından biri özgür medyanın varlığıdır.. tekelleşmeye fırsat tanınmayacaktır.”

Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bütün unsurlarıyla gerçekleştirilecektir.

“İnsan hakları ihlalleriyle ilgili şikâyetlerin mahkemelerdeöncelik ve ivedilikle sonuçlandırılabilmesi..”

“..çoğunluğun hiçbir şart altında temel hak ve hürriyetleri tartışma konusu yapmaması ve azınlıkta bulunanların hak ve özgürlüklerine saygılı olması..”

“Avrupa Birliği üyelerinin uyması gereken asgari standartları gösteren Kopenhag Kriterleri.. mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilecek..”

“..toplantı ve gösteri özgürlüğünün daha etkili kullanılabilmesi için gerekli hukuki düzenlemeleri gerçekleştirecektir.”

“Demokrasi hoşgörüye dayanan bir sistemdir.”

Farklı tercihlerin rekabeti, sağlıklı bir demokratik sistemin vazgeçilmez unsurlarındandır… Yarışı kazanmak ve iktidara gelmek çoğunluğun iradesini mutlaklaştırmaz.

“Başta düşünce, ifade, inanç, eğitim, örgütlenme ve teşebbüs özgürlükleri olmak üzere bütün sivil ve siyasi özgürlükleri, çoğulculuğun, barış ve uzlaşmanın temel şartı olarak görüyoruz. Tüm bu özgürlükler Türkiye’yi herkes için yarınlarından emin olacakları büyük bir umut haline getirmenin de olmazsa olmaz şartlarıdır.”

Fark edenler ne kadar oldu bilemiyorum. Ama bu alıntılar Adalet ve Kalkınma Partisi’nin halen geçerli olan parti programından. [1] Sadece bazı sözcükleri ben vurgu amaçlı kalınlaştırdım.

Bu parti iktidarının ilk dönemlerinde yukarıdaki programa ne kadar uydu veya uymak niyetindeydi? Bu konuda toplumda farklı görüşlerin olması doğal. Parti seçmenlerinin ve diğerlerinin farklı düşünmesi ve hissetmesi normal.

Ancak şu açık. Ülkenin son yıllardaki fiili yönetim biçimiyle bu sözler arasındaki uçurum alabildiğine genişlemiş durumda.

İktidar bırakın son yıllardaki eylemlerini, kullandığı söylemde bile bu ilkeleri, vaatleri ve taahhütleri tamamen unutulmuş gözüküyor.

İktidar bu ilkeleri artık sadece—Adalet Bakanı’nın son Almanya konuşmasına izin verilmemesinde olduğu gibi—kendisi mağdur olduğunda hatırlıyor gözüküyor. Tavizsiz bir dille kınıyor.

Peki ya programda bahsedilen muhalefet, “haklı zayıflar,” “farklı düşünenler,” “azınlıklar” mağdur olunca? Onların “hukuku,” “evrensel ölçülerde hak ve özgürlükleri,” “ifade, toplantı ve haber alma özgürlükleri” iktidar veya (mutlaklaştırılmış) çoğunluk adına kısıtlanınca hep bir mazereti oluyor. Mağdurların kendisi suçlanıyor.

Program ve fiili gerçeklik birbirine taban tabana zıt.

Fiili durum bu.

16 Nisan’da Hayır çıkarsa işte bu fiili duruma halk hayır demiş olacak.

Bu durumun onaylanmasına, meşrulaşmasına, pekişmesine onay vermiyoruz denmiş olacak.

Başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere iktidara güçlü bir, “programınızdaki ilkeleri unutmayın” ve  “programınızdaki ilkelere geri dönün” mesajı gönderilmiş olacak.

Bu ne oranda olabilir veya olmaz, nasıl olur o ayrı bir konu.

Ama hiçbir iktidar böyle güçlü bir mesajı yok sayamaz. Siyaset, yönetim ve bütün partiler üzerinde mutlaka çok güçlü ve olumlu bir yansıması olur. Dünyaya da Türkiye’nin prestijini güçlendiren ve imajını düzelten çok güçlü bir mesaj verilir. Türkiye’nin imajı ve eli güçlenir.

Bunun Adalet ve Kalkınma Partisi’ne gönül ve oy veren birçok vatandaşın da özlem duyduğu hayırlı bir sonuç olduğuna inanıyorum. Olması gereken ama uygulanamayan “alternatif Yenikapı Ruhu” da belki bu.

Bu mesajın referandum sonuçlarının doğru anlaşılması için de önemli olduğunu düşünüyorum.

Dolayısıyla bu mesaj, referandum sonucu ne olursa olsun verilmesi ve verilmeye devam edilmesi gereken bir mesaj. Ve sonuç ne olursa olsun, bu mesaj için verilecek her oy, söylenecek her söz çok değerli.


[1] AK Parti programı. https://m.akparti.org.tr/site/akparti/parti-programi . 5 Mart 2017’de indirildi.


Bu yazı ortaksoz.com'da yayımlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Çözüm hangi siyasette: Hangi normalleşme, hangi barış?

Muhalefet açısından iktidarın hamlelerini sadece "kral çıplak" diye haykırarak boşa çıkarmak maalesef mümkün değil. Çünkü onu zaten herkes biliyor. Ve otoriter güç siyaseti için hakikatlerin bir önemi yok, onlar sadece birer araç, iddiadan güç devşirme siyaseti güdegeldi

Türkiye nereye kadar?: Erken seçim mi normal seçim mi? (I)

Önümüzdeki dört yıl mevcut iktidarla geçerse eğer, bu sürede gerçekleşecek çürümeyle her birinin çözümüne bir on yıl daha eklemek gerekebilir. Peki bu yanıtlar ışığında Türkiye yeni bir genel seçim için 2028’e dek bekleyebilir mi?

Halkın egemenliğini hatırlayıp hatırlattığı gün 31 Mart

Acaba Pazar günkü sonuçlar genel seçimde gerçekleşseydi Cumhurbaşkanı balkon konuşmasında bu kadar kolay sonucu kabul eder ve mazbatayı teslim eder miydi?

"
"