Türkiye'de eş genel başkanlığa Kürt siyaseti ile geçmiştik.
Eş sözcülüğe Yeşiller’le…
Sevil Turan ve Arif Ali Cangı, yani Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri ile gazetecileri buluşması...
Elimde not defteri yok...
Ya geri dönüşümsüz ise...
Kalemimle oradayım…
Gülüyorlar, ‘O kadar değil’...
Şaka kısmını çabuk geçip siyaset konuşmaya başlıyoruz.
Çevre merkezli…
Ama çevreyi anlamlı bir çerçevede özetliyorlar:
‘Ekoloji ve demokrasi mücadelesi birbirinden ayrılamaz…’
Siyasetin yaşamın bir parçası olduğu, tüm canlıların yaşamı ve hakkını gözetecek yerden bir siyaset düsturu...
Katılmamak zor...
Ancak hayatın gerçekleri…
Önümüzdeki seçimlere girebilecekler mi?
Kasım 2012’de kuruldular.
Hedefleri 2013 Eylül’e kadar 41 ilde örgütlenip, yani kanuni gerekliliği yerine getirip, yerel seçimlere bağımsız olarak girebilmekti.
Ancak şu an bunun mümkün olmadığını görüyorlar.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenlerinden olduklarından…
Onlarla beraber hareket edebilirler…
Bağımsız aday çıkarabilirler.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kimi CHP ilçe teşkilatlarıyla temas halinde olduklarını söylüyorlar.
CHP’nin Kürt sorunundaki duruşunu beğenmeyenlerin kendileriyle temasta olduklarını anlatıyorlar.
Özeti...
Önümüzdeki seçimlerde çok seslerini duyuramayacaklar...
Ama bir ilçede bile seçimi kazansalar ‘örnek bir yönetim modelini’ uygulayacaklar.
Yani kendine yetebilen, demokratik katılımcı bir yerel yönetim...
Bir de adalet kavramına çok önem veriyorlar.
Adalet şu an iktidar partisinin baş harfi ama...
Onlar da adalet kavramını özellikle dört alanda kullanıyorlar.
Yoksullukla, gelir eşitsizliğiyle, bölgesel eşitsizliklerle mücadele, yani iktisadi adalet...
Herhangi bir etnik, dinsel ve cinsel farklı kimliğin dışlanmamasını garanti altına alan, tanınma adaleti…
Siyasi alanın çoğulculuğunun önündeki yasal, fiili ve kültürel engellerle mücadele ederek siyasal katılım eşitsizliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen, katılım adaleti…
Kapitalist kalkınma ve büyüme anlayışının yarattığı doğa ve canlı yaşamın tahribatına karşı yaşanabilir dünya yaratmak hedefi, çevre ve iklim adaleti...
Bu arada ‘AKP’nin büyümesinin çevrede yaptığı tahribattan’ bahsediyorlar.
Sözler...
Peki ya veri?..
O yok...
Adında yeşil olan bir parti, tamam kurulalı çok olmamış ama veriyle değil diğerleri gibi sözle ortaya çıkınca acaba mı diyorsunuz?
Sözün şehvetiyle kitleleri peşinden sürükleyen liderlik anlayışını reddetmişler ama...
Konuştuklarını verilerle desteklemezlerse diğerlerinden farkları nerede?
Kaç ağaç, kaç dere, ne kaybettik?
Bu eleştirimi kendilerine de iletiyorum.
Bir diğer nokta…
‘Basın bize ilgisiz, sesimizi duyuramıyoruz, Gezi süresince keşke yeşil bir partimiz olsaydı, diyenlere şaşırdık.’
Ben de bu yakınmaya şaşırdım.
Sosyal medyanın her geçen gün büyüdüğü ülkede bundan yakınmak mümkün mü?
Ya da benim de içlerinden biri olduğum 6 bin 800 takipçileri sadece sıradan duyurularla karşılaşırsa takibe devam eder mi?
Ancak…
Her görüşten gazetecinin de katıldığı toplantıda her konu öylesine demokratik bir ortamda tartışıldı ki...
Eş sözcülerin demokratik duruşu beni o kadar etkiledi ki...
Bir kesim üzerinde son derece ‘negatif’ algısı da olsa...
Ben pozitif olarak bu hareket için:
‘Yetmez ama evet’ diyorum...
Oy versem de, vermesem de muhalefetin demokratik, yapıcı, yaratıcı olan her sesine sonuna kadar yüreğim açık.
Eminim binlerin de...