25 Nisan 2014

Türk askerinin geçişi MİT'in koordinasyonu ve PYD'nin onayıyla mı?

Suriye sınırları içindeki Türkiye toprağı; Süleyman Şah Türbesi'ne dün sınırı geçen silahlı kuvvetlerin zırhlı araçları ve kamyonları gitti. Askeri araçlar Mürşitpınar sınırından geçerek bölgeye giriş yaptı. Türk askerinin girdiği alan PYD güçlerinin kontrolündeki alandı. O alandan sorunsuz geçiş yapılması Türkiye ile PYD arasında MİT'in aracılığında yeni bir süreç geliştirildiği yorumlarına yol açtı. Türbenin olduğu bölgeye daha önce aynı güzergâh kullanılarak başka Türk askerleri de gitmiş idi ancak bu seferki kadar fazla sayıda araç ve personel olmamıştı.

Suriye sınırları içindeki Türkiye toprağı; Süleyman Şah Türbesi'ne dün sınırı geçen silahlı kuvvetlerin zırhlı araçları ve kamyonları gitti. Askeri araçlar Mürşitpınar sınırından geçerek bölgeye giriş yaptı. Türk askerinin girdiği alan PYD güçlerinin kontrolündeki alandı. O alandan sorunsuz geçiş yapılması Türkiye ile PYD arasında MİT'in aracılığında yeni bir süreç geliştirildiği yorumlarına yol açtı. Türbenin olduğu bölgeye daha önce aynı güzergâh kullanılarak başka Türk askerleri de gitmiş idi ancak bu seferki kadar fazla sayıda araç ve personel olmamıştı.
Katıldığım 23 Nisan resepsiyonunda özellikle bu askeri hareketliliğin cevabını almak için komutanların bulunduğu bölüme geçtim.  Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar meslektaşlarımın  yoğun sorularıyla karşı karşıya kaldı. Soruldu: Giden araçlar "Süleyman Şah Türbesi'ne yapılan askeri takviye ile mi ilgili? Rutin dışı bir faaliyet mi? Olağanüstü bir durum gibi algılayalım mı'
Kara Kuvvetleri Komutanı yanıt verdi:
"Rutin dışı faaliyet değil. Olağanüstü durum diye de algılamayın. Suriye hudut iç güvenlik harekat bölgesinde bize verilen görevleri en etkin şekilde yapma gayretlerimiz sürüyor. Faaliyetlerimiz planlıdır, onun dışında herhangi yeni bir gelişme söz konusu değil".
Rutin diye tarif edilse de. Geçilen bölge de oradaki kontrol noktalarındaki PYD'nin silahlı gücü YPG'nin oluşu da  çok sıradan bir operasyon olmadığını ortaya koyuyor.
Kısa bir süre önce Rojava Kürtleri Türkiye'yi 'bölgedeki radikal İslamcı unsurların hamisi, Kürtlere karşı düzenlenen saldırıların arkasındaki güç" ilan etmişti. PYD Lideri Salih Müslim bu konuda net açıklamalar yapmış bir süre evvel biri MİT'in biri Dışişleri'nin davetiyle iki kez Türkiye'ye gelmişti.
Türkiye'nin bir süredir Suriye'deki pozisyonunu değiştirmeye başladığını görüştüğüm Ankara'daki Batılı diplomatik kaynaklar da belirtiyordu.
Ancak Rojava Kürtlerinin Türkiye'nin samimiyeti konusunda hala tam ikna olmadığını söylemek mümkün. Bir süredir Rojova'da olan meslek büyüğüm Hasan Cemal'in T24 teki yazılarından bunu anlıyorum:
Kaç gündür buralarda geziyorum.
Rojava Kürtlerinin Türkiye’ye karşı duydukları öfkeye, kızgınlığa ve hayal kırıklıklarına sürekli tanık oluyorum.
Ankara neden ille de Suriye Kürtlerini kaybetmek istiyor?.. Türkiye’nin bunda bir çıkarı olduğunu sanmıyorum.
Şimdi farkındayım bazı seslerin:
“Kürtler değil, PKK!”
Ankara’dan duyulan bu ses yabancı değil.
Türkiye ‘PKK realitesi’ni tanıyıp, Öcalan’ı devlet olarak muhatap alıncaya kadar ne kadar çok kan ve gözyaşı aktı.
Evet, çoktan sır olmaktan çıktı, yani Rojava’da da şimdi bir Öcalan realitesi var, bir PKK realitesi var.
Ne yapacaksınız, yine savaş yolunu mu seçeceksiniz?
Bir zamanlar Hizbullah’ı kullandığınız gibi, şimdi de başka radikal İslamcı çeteleri mi süreceksiniz Suriye Kürtlerinin üstüne?
Bu yolun, bölgedeki bütün Kürtlerin tepkisini çekeceğini ve Türkiye’yi Suriye’de el Kaide türü örgütler eliyle bir tuzağa, bir bataklığa çekebileceğini yoksa hâlâ göremiyor mu Ankara?
Başbakan Erdoğan’ın fena halde iflas etmiş olan ‘Suriye politikası’nın neden olduğu zararlar tamir edilemeyecek mi?.."
Dönelim tekrar baştaki konuya. Yani "Türk askerinin PYD kontrolündeki bölgeden MİT'in PYD-YPG ile yaptığı görüşmelerle mi sorunsuz geçtiğine"...
Bunu sorduğum istihbarat kaynakları "bu konuda yorum yapmayacaklarını ya da bu konuyla ilgili herhangi bir yalanlamada da bulunmayacaklarını" söylediler.
Benim izlenimim çözüm süreciyle de bağlantılı şekilde Türkiye PYD ile MİT üzerinden eskiye nazaran daha olumlu bir ilişki içinde.
Bu konuda bir diğer not.  Mürşitpınar'dan çıkış yapan askeri konvoy Türkiye'ye Karkamış'tan giriş yaptı. Giriş yapılan yere ulaşmak için geçilen bölgedeki köprülerden biri İŞİD'in elinde. Burasıyla ilgili de bölgedeki kaynaklar 2 önemli iddiayı dile getirdi.
Bunlardan biri geçiş sırasında İŞİD güçlerinin konvoyu 'taciz ettiği' yönünde. İddiayı sorduğum Türk askeri kaynaklar 'yapılan açıklamalar dışında söylenecek bir şey yok. Herkesin iddiasına cevap vermek zaten imkânsız" dediler.
Bir diğer iddia ise MİT'in İŞİD ile de belli bir teması olduğu ve sorun olmadan askeri geçişin o bölgeden tamamlandığı yönünde.
Suriye...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün deyimiyle Akdeniz'in Afganistan'ı olma riski her geçen gün büyüyen, artık çok parçalı ülke.
Türkiye her bir parçayla kurduğu ya da kuramadığı ilişkilerle yakın geleceğini şekillendiriyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"