Diyarbakır’ın kalbi Sur… 2 Aralık 2015 tarihinden beri 6 mahallesinde hâlâ alana giriş yasağı olan bölge… Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 29 Eylül 1988 tarih ve 38 sayılı kararı ile "Kentsel Sit Alanı"… 4 yılı aşkın süredir Sur’un bu mahallelerine hiçbir sivilin girişine izin verilmemiş. Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi’nin ilin valiliğine yaptığı başvurular uzun süre yanıtsız kalmış. Oda, "alanda yüzlerce sivil mimari örneği yapılar ve tescilli anıtsal yapıların varlığının" akıbetini yerinde incelemek istiyordu. Mimarlar Odası’nın başvurusuna 2019’un son ayında, 13 Aralık’ta olumlu yanıt geldi. Ve 17 Ocak 2020 tarihinde Mimarlar Odası, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şubeleri ve Dünya Miras Alan yönetiminden oluşan teknik heyet alanda inceleme yaptı.
Heyet 4 yıldır girilemeyen alandaki tespitlerini 28 Ocak Salı günü bir basın toplantısıyla duyurdu. Birbirinden çarpıcı tespitlerin olduğu bu çalışmadan ana başlıkları burada rapordan-toplantıdan aynen aktaracağım:
* Sur içi bölgesinde kent içi dokunun iyi korunduğu, Savaş, Hasırlı, Fatih Paşa, Dabanoğlu mahallelerinde yer alan 49 adet tescilli yapının kalıntılarının dahi yerinde olmadığı teyit edilmiştir. Ayrıca yüze yakın tescilli sivil mimari örneği yapı büyük tahribata uğramış ağır hasarlı halde yerinde durmaktadır.
* Onlarca sivil mimari örneği yapı (korunacak çevresel değerli yapılar ve müdahale edilerek korunacak çevresel değerli yapılar) yıkılmıştır. Yıkılan yapılara ait tekrar kullanılabilecek orijinal yapı malzemeleri alanda bulunamamıştır.
* Uydu görüntüleri üzerinde yaptığımız çalışmalarda görüldüğü üzere her ne kadar alandaki yapılar tank ve topla dövülmüş olsa da, asıl yıkımın çatışmalardan sonra alandaki iş makineleri ile yaratıldığı tespit edilmiştir.
* Alandaki yapıların mevcut durumu, yıkımların Kültür Bakanlığı uzmanları gözetiminde yapılmadığı, yıkımı gerçekleştiren kurumların kontrolsüz, özensiz, koordinasyon ve iletişim eksikliğiyle bu çalışmaları yürüttüğü ve şu anki tablonun oluşmasına sebep olduğu gözlemlenmiştir,
* Bazı tescilli Sivil Mimari Örneği ve Korunması Gerekli Çevresel Değerli Yapıların bir bölümünün yıkılarak fiili araç yolu olarak kullanıldığı, ayrıca başta Yenikapı Sokak olmak üzere birçok sokağın Sur’un geleneksel kent planına aykırı bir şekilde genişletildiği, bunun sonucunda da birçok tescilli ve çevresel değerde korunması gerekli yapının yıkıldığı tespit edilmiştir. (673 ada 98-99 parsel)
* Yaşanan yıkım ve 2016 yılında revize edilen Koruma Amaçlı İmar Planı (KAİP) ile yüzlerce yıldır korunan ada, parsel ve sokak sınırlarının değiştirildiği, parsellerin birleştirilerek kütlevi ticari amaçlı yapıların inşasına olanak tanındığı, dolayısıyla kentsel SİT alanı olan Sur’un özgün sokak dokusunun ve bütünlüğünün, otantikliğinin tamamen yok edildiği görülmüştür.
* Hiç kimsenin alana girişine izin verilmemesine rağmen bazı yapılarda define amaçlı kazıların yapıldığı ve yapıların tahrip edildiği gözlemlenmiştir.
* Alanda yeni yapıların alt yapısı için iş makineleri ile ciddi derinlikte kazıların yapıldığı, Sur’un arkeolojik katmanlarının tahrip edildiği görülmüştür. Yapıların orijinallerinde yer almayan rögar ve telekomünikasyon müdahale kapaklarının bazı yapı avlularına yerleştirilerek avlu döşemesine aykırı yapılarak yapılara zarar verdiği görülmüştür.
* Sur açıklıklarına bırakılan ve "Dünya Mirası Listesi"ndeki surlara zarar verildiği düşünülen ağır tonajlı beton blokların henüz yerinde durduğu, ayrıca Keçi Burcu’ndan başlayıp İçkale Surları’na dek surun dibinden uzanan asfalt, çift şeritli yolun yapılması yoğun trafik akışının planlandığını göstermektedir. Surların en zayıf noktasını oluşturan doğu surlarının hemen dibinden akacak trafiğin yaratacağı titretişimin büyük tehlike yaratacağı, Sur’un yıkımına dahi neden olacağı muhakkaktır.
* Alanda yapılan yeni yapıların özgün geleneksel Diyarbakır mimari dokusuna aykırı, tamamen bazalt kaplı betonarme yapılar olduğu, cumba, bazalt taş, geniş avlu, sokağa cephe veren kapı pencere açıklıkları, avlu duvar detayları, süs havuzu gibi geleneksel Sur mimari evlerinin belirgin özelliklerini taşımadığı görülmüştür. Aynı zamanda yeni yapıların cephesinde yapıştırma yöntemiyle kullanılan bazalt taşın Diyarbakır’ın özgün bazalt taşı olmadığı, yapıların cephelerinde sokak dokusunu bozan geniş boyalı sıvalı bölümler yapıldığı gözlemlenmiştir.
* Protestan Kilisesi’nin de yer aldığı Muallak Sokak dokusu büyük oranda tahrip edilerek sokak kodu yaklaşık 1.5 metre yükseltilmiştir. Buna benzer olarak yeni kapı sokakta bazı yapıların iş makineleri tarafından yıkılmasıyla alanda 4 metre yüksekliğinde yapı malzemelerinden oluşan dolgular yer almaktadır.
* Günümüze kadar üzerindeki çok sayıda anıtsal ve sivil mimari örnekleriyle özgün sokak yapısını korumuş olan Yenikapı Sokak, yapılan dönüşüm projesiyle birlikte sağlı sollu yıkılarak 7 metrelik bir sokaktan 15 metrelik bir caddeye dönüştürülmüştür. Bu yıkımla birlikte Surp Giragos ve Keldani Kiliselerinin dükkanları, avlu duvarları yok edilmiş, Paşa Hamamı’nın avlu duvarı kaldırılmış, birçok evin tamamı veya yarısı yıkılıp bütünlüğü bozulmuş, yolun güney yakasının ise tamamen yıkılıp yok edildiği görülmüştür. Sokak üzerinde inşa edilen yeni yapıların ise geleneksel sokak cephe dokusuna tamamen aykırı olduğu, ticari amaçlı kullanım için tasarlanan kütlenin ortalama kat yüksekliğinden daha yüksek bir şekilde yapıldığı gözlemlenmiştir.
Tespitlerin, tahribatın her biri tüyler ürpertici. "Sur’u Toledo yapacağız" saçmalıklarından tahrip edilmiş bir alanda yaşananlar. Bu kadar ağır tarihi tahribatın yanında benim merak ettiğim sivillerin giremediği, girişin yasak olduğu bu alanda kim-kimler define kazısı yaptı?
Alana girip bu tespiti yapan ilin sivil toplum kuruluşları bundan sonrası için devlete diyor ki:
Bugüne kadar gelinen noktada kentin bileşenleri ile hiçbir iletişim kanalı kurulmamış olsa da, bundan sonraki süreç için çalışmayı yürütenler, biz ilgili meslek örgütleri ve kentin sivil dinamiklerinin de katılacağı bir platform oluşturmalıdır. Oluşacak platformun mevcut tabloyu dönüştürme gücüne ve tecrübesine sahip olacağını belirtmek isteriz. İlgi ve yetkili kurumlara çağrımızdır; Sur’da gelişen tahribat daha fazla büyümeden bu yanlıştan dönülmeli ve Sur’un özgün kimliğine yaraşır çalışmaların yürütülmesi için çaba sarf edilmelidir.
Diyarbakır’da yaşayanlar, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları çok mu şey istiyor? Niye kulaklarınızı kapatıyorsunuz?