28 Eylül 2022

Meral Akşener, Kılıçdaroğlu'nun adaylık konusunu zora soktu, masada hasar tespit raporuna ihtiyaç var

Akşener’in anketlere göre ‘daha küçük görülen partiler ile’ aynı söz hakkına sahip olmaktan da çok mutlu olmadığı biliniyor

İYİ Parti kulislerinde bir süredir cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda "Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanmasının zor olacağı üzerine" konuşmalar yapılıyordu. Bunu 'ismi saklı kalmak kaydıyla' gazetecilerle paylaşanlar da vardı, partinin önemli kurmaylarından, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu gibi 'alan Mansur Yavaş diyor' şeklinde farklı şekilde formüle ederek ortaya koyanlar da…

Ama son noktayı Habertürk'te Fatih Altaylı'ya konuşan Meral Akşener koydu. Şöyle söyledi: "Bu masanın oluşmasındaki teklif sahibi Kılıçdaroğlu. 6 kişilik masayı toplayan o. Dedi ki 6'lı masa cumhurbaşkanı adayını tespit edecek. Yani bu masaya bu görevi verip kendisini bağlayan Kılıçdaroğlu. Dolayısıyla o masanın bir noter olma görevi yok. Benim iki yıldır söylediğim bir şey var kazanacak aday."

Akşener'in söylediği diğer iki önemli nokta: "CHP'ye borcumuz kalmadı (milletvekili vererek seçime girmesini sağlamıştı) hatta alacağımız var. İster Mansur Bey, ister Ekrem Bey aday olmalarıyla ilgili bir problemim yok'…"

Meral Hanım'ın söylediklerinin daha uzun halini T24'te okuyabilirsiniz.

Şimdi ben kendi anladıklarım ve masanın diğer aktörlerinin kimi yöneticileriyle dün akşamki söyleşi üzerine konuştuklarımdan çıkan sonuçlara dair satır başlarını yazayım:

- Akşener; Kemal Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de yaptığı konuşmada 'benimle misiniz?' sorusunun muhatabının sadece partisi CHP olduğunu düşünüyor-düşünmek istiyor.

Bunu şöyle açıklayayım: Siyaset kulislerini yakından izleyen saygın gazeteci Murat Yetkin'in bu çıkış üzerine yaptığı analiz önemli bir noktayı işaret ediyordu. Onun cümeleleriyle aktarayım: "Mesaj aslında “Bakın, ben CHP'de olağanüstü hal ilan ediyorum. Siz de partilerinize hakim olmak için gerekli adımı atın. Her kafadan bir ses çıkar ve birbirimize laf yetiştirirsek iktidar kazanır” anlamına geliyordu. Atasözünde olduğu gibi, Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla…"

Akşener dün akşam 'bu mesaj kime idi'ye şu yanıtı verdi:

- Partisine verdi mesajı. Bizim partimiz bunu kendi partisine mesaj olarak değerlendirmeyi tercih etti. 6'lı Masa'ya böyle bir mesajın verilmesi doğru değil. Kemal Bey son derece nazik saygılı bir insan. Çünkü o masa noter değil.

- Meral Akşener altılı masanın ikinci tur toplantısına bir hafta kala yapılan çıkışı da Kılıçdaroğlu'nun adaylık isteğini her geçen gün daha yüksek tonla dillendirmesini de hoş karşılamıyor.

- Bir diğer nokta… Kılıçdaroğlu'nun kapattığı bir konuyu Akşener sık sık açmaktan rahatsız değil. O da 'İmamoğlu ve Yavaş'ın adaylık ihtimali.' Bu da CHP tarafında hoş karşılanmıyor.

- Bu arada Akşener'in anketlere göre 'daha küçük görülen partiler ile' aynı söz hakkına sahip olmaktan da çok mutlu olmadığı biliniyor. Aday belirleme sürecinde CHP ile yalnız kalmak istiyor. Evet isim masaya gelecek ama gelene kadar belirleyen olmak istiyor.

- CHP'nin Kılıçdaroğlu'nun adaylığından vazgeçmesi zor gözüküyor. Bunun sadece masayı bir araya getiren ve en yüksek oya sahip olma ile ilgisi yok. Aynı zamanda partinin geleceği için risk görenler var.

- Parti yöneticileri, genel başkan yardımcıları derken genel başkanlar düzeyinde de adaylık konusunun medya üzerinden konuşulur hale gelmesi altılı masayı zorlayacak bir noktaya gelmiş gözüküyor. Akşener, Kılıçdaroğlu'na son aşamada destek verse de (ki bence verme ihtimali hala var) hem Kılıçdaroğlu'nu hem de süreci yıpratmış oluyor.

Özeti Meral Akşener'in TEKE TEK'te söylediği bir cümleyle bitirmekte yarar var: "Borcumuzu 31 Mart'ta ödedik. Hatta alacaklı hale döndük."

Meral Hanım'ın da diğer partilerin başkan ve yöneticilerinin de bilmesi gereken önemli bir konu var. Sizlerin birbirinize ya da birbirinizin partilerine 'borcu-alacağı' ya da hesabı bu ülkenin seçmenini hiç ilgilendirmiyor. Bir siyasetçinin tek borcu halkınadır eminim biliyorsunuz. Ama bunu artık halka da göstermek zorundasınız. Adaylık süreci de, projelerin halka basit bir dille anlatılamaması da muhalefeti zayıflatıyor.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Özgür Özel, Erdoğan ile buluşmasında konuşulanları şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmalı

Muhalefet toplumu kutuplaştırmadan demokrasi içinde kendi sözünü söylese, iddiasını ortaya koysa… Belki memlekete daha iyi gelir

Seçimlerden başarılı çıkıp Sancaktepe'de banyoda kalmak…

CHP'nin uzun yıllar sonra elde ettiği seçim başarısı eğer 2028'e giden süreçte kalıcı olsun-artarak büyüsün isteniyorsa, zafer havasından ve hızlı kararlardan uzak durulmalı

AKP-MHP ittifakı Anayasa ve sistemde az tavizli yeni arayışta, Kobani davasında ne oluyor?

Erdoğan da aynen Bahçeli gibi “Parlamenter sisteme dönüş yok ama mevcut sistemin iyileştirilmesine mesai harcanmalı” diyor. İlk kez mi dile getiriliyor bu 'iyileştirme’ konusu? Hayır