02 Kasım 2018

Hulusi Akar'ın açıkladığı 'sentez', Kürt sorunu için ‘yeni çözüm süreci' sinyali mi?

Önümüzdeki günler; Suriye'deki siyasi gelişmeler ve Türkiye'nin dünyada kendine biçtiği rol geleceği şekilleyecek

"Kürt siyasi hareketinin en zayıf olduğu dönem diyorlar. Milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, il ve ilçe yöneticilerimiz, bir önceki eş başkanlarımız tutuklu. Sürekli hedef gösteriliyoruz. Buna rağmen büyük bir mücadele verdik, veriyoruz. Medya ya yok sayıyor ya iftira atıyor. Eleştirenler  bu durumları göz ardı ediyorlar." 

HDP içinden (şu an partide aktif) konuştuğum tüm kaynaklar yukarıdakine benzer cümlelerle başladılar söze. Politika üretme noktasında ya da yerel seçimlere giderken bölgede hâlâ "güçlü" olduklarını da savundular. 

"Cumhurbaşkanı'nın seçimlerden sonra kayyım tehdidini ciddiye alıp yanıtlamıyoruz bile. Alandaki araştırmalar seçmenimiz üzerinde bu cümlenin etkisinin de yoğun olmadığını gösteriyor. Mardin'de AKP çok bastırıyor. Ama kazanamazlar. Son seçimlerdeki oy oranını tüm bölgede koruruz." 

Kaynaklar son seçimler dediğinde aklımdaki ve sanırım bu satırları okuyan pek çok kişinin aklındaki isim aynı: Selahattin Demirtaş. Cezaevinden verdiği mücadele ile alınan oylarda katkısı büyük olan isim. Ancak partisi ile arasında bir gerginlik oldu. Yazdığı mektupla partisini eleştirdi, partinin şu anki eş başkanı Sezai Temelli de mektuba yanıt verdi. ( unutanlar için. Sezai Temelli mektuba şu yanıtı vermişti: Demirtaş yazıyorsa kıymetlidir, önemlidir. Kendisi bu halkın baş tacıdır. Bu halkın en kıymetli siyasetçilerinden biridir. Fakat yöntem yanlıştır. Daha önce de bize mektupları gelir. Biz ondan görüşler alırız...) 

İkinci olay bundan bir süre önce yaşandı. Partinin 6. kuruluş yıldönümü videosunda Demirtaş hemen hiç gözükmüyordu. Sosyal medyada tepki yağdı. Partiden izlerinin silinmeye çalışıldığı bile iddia edildi. Bununla ilgili HDP'li bir yönetici şu tespiti yaptı: 

"Özeleştiri yapabiliriz. Ama aklımızdan Demirtaş ile ilgili en ufak bir negatif bir düşünce geçmedi. Çoğumuz onunla yakın mesaide bulunduk. Severiz, sayarız. Cezaevinden çıksa tekrar partinin başına geçse diye düşünen pek çok arkadaşımız var. Şu anda gerek Demirtaş'la gerek yerel yönetim tecrübesi sebebiyle Gültan Kışanak'la hem aday danışması hem strateji-yol haritası tartışması yapılıyor. Tabi maalesef hep avukatlar üzerinden. İzin alamıyoruz bir türlü yüz yüze görüşmek için. Belki görüşebilsek daha rahat hareket ederiz. Her hafta en az iki kere Adalet Bakanlığı'na başvuruyoruz. Yanıt hep ret..." 

Yeniden çözüm mü? 

HDP'li kaynaklarla yeniden "çözüm sürecine benzer" bir dönem yaşanabileceği noktasında devletten bir sinyal alıp almadıklarını sordum. Çok büyük bir "umut" yok yanıtları aldım. Bir HDP'li yönetici şöyle bir yorum yaptı: 

"Kobanê'ye, Suriye'nin kuzeyine bir operasyon yapabilir Türkiye. Bu işleri zorlaştırır ve karmaşık hale getirir. Önce operasyon yapıp sonra masaya oturmak isteyebilirler. Bu yolda bir fikir olduğunu duyuyorum." (Türk Silahlı Kuvvetleri çarşamba günü Suriye'nin Türkiye sınırındaki yerleşim yeri Kobanê'ye yönelik topçu ateşi açtı. Kaynak: BBC) 

Akar'ın sözleri 

Bugün yazıyı tamamlarken bir başka HDP'li vekil ile konuştum. Ona da yeni bir çözüm süreci sinyali alıp almadığını sordum. MHP ile geçici de olsa bir mesafe alan Erdoğan'ın böyle bir hamle yapabileceğini düşündüğünü söyledi. (Tam cümlesi MHP vesayetinden kurtulmaya çalışan Erdoğan idi.)  Ve bana bugün (1 Kasım 2018) Meclis Plan Bütçe Komisyonu tutanaklarını okumamı önerdi. Meclis'in web sayfasından ulaştığım tutanakların 191. sayfasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar (gelen sorular üzerine) şöyle cümleler sarf etmiş: 

“Burada, tabii, Sayın Hüseyin Kaçmaz’ın, efendime söyleyeyim, yorumları var, değerlendirmeleri var. Bunları, tabii, uzun uzun konuşmak lazım. Yani bu ‘Geleceği olumlu göremiyorum’ diye sözünüz var, olumlu görün. Yani burada hakikaten bir Çözüm Süreci yaşandı, onun getirdiği birtakım dersler var. Şimdi, tabii, terörle mücadele süreci yaşanıyor. Umarız, dileriz ki bundan güzel bir sentez çıkar, herkes yerini, yurdunu öğrenir ve b iz 80 milyon, 82 milyon kardeşçe, güven içinde, huzur içinde yaşarız. Temennimiz bu, çalışmamız bu. Unutmayın, bu çözüm sürecinin hemen sonuna tekabül eden, terörle mücadelenin 24 Temmuz 2015’te başlamasının hemen öncesinde sadece çukurlar meselesi değil, orada çok ciddi bir kalkışma vardı. Plebisit konuşulmaya başlandı, yollar kesilmeye başlandı, güvenlik kuvvetleri tehdit edilmeye başlandı, çok ciddi bir azgınlık hâline dönüştü iş. Orada, efendim, bunun yapılması bir kötülük mü, hayır. Çünkü şimdi izan sahibi, insaf sahibi Kürt kardeşlerim bunun yapılmasından çok büyük dersler çıkarıyorlar. ‘Devlet yapacağını yaptı, bunlar bundan anlamıyorlar’ diye bir noktaya geliyorlar. Umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Biz son derece umutluyuz.”

HDP'li kaynak "sentez" kelimesinden "çözüm süreci için" yeni bir adım sinyali almış. Önümüzdeki günler; Suriye'deki siyasi gelişmeler ve Türkiye'nin dünyada kendine biçtiği rol geleceği şekilleyecek. Umarım barış kazanır. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"