15 Mart 2014

Fezlekeden: Sarraf'a bakan desteği Babacan ve Şimşek'i rahatsız etmiş

Meclis Başkanı Cemil Çiçek 'Muhalefet istese Anayasa'nın 100. maddesine göre 55 milletvekilinin imzasıyla önerge verilerek soruşturma komisyonu kurulmasını isteyebilirdi' dedi

Önümde iki metin... Biri 299 sayfa, diğeri 32 sayfa. Haramzadeler 333 hesabından yayınlanan 17 Aralık operasyonuna ait olduğu belirtilen fezlekeler. İki metni de okudum.

Uzun olanı, üç (eski) bakanın Zafer Çağlayan; Egemen Bağış ve Muammer Güler'in Rıza Sarraf ile olan ilişkilerini anlatıyor. Kısası da, bir başka (eski) bakanın, Erdoğan Bayraktar'ın imar ile ilgili olarak Türkiye'nin önde gelen müteahhitleriyle, işadamlarıyla kurduğu ilişkiler üzerine.

Bu fezlekeler muhtemelen şu an Meclis'te olanların 'kısaltılmamış' hâli. Biliyorsunuz fezlekeler Adalet Bakanlığı'na 2014 başında gitmiş, Bakan Bekir Bozdağ'ın "Biz postacıyız gereğini yaparız" demesinden 30 gün sonra keşfedilen bir genelge ile savcılığa iade edilmişti. Ancak iade edildiğinde fezlekeyi yazan savcı artık görevde değildi. Muhatap yeni savcı idi.

28 Şubat'ta Meclis'e yeniden yollanan fezlekeler 28 klasörden 11 klasöre inmişti. Bu durum "Meclis sadece bakanlarla ilgili konuların muhatabıdır, üçüncü şahısların konuları savcılıkça ayrıca değerlendirilir" diye izah edilmeye çalışıldı. Ama kamuoyu vicdanı ikna olmadı.

Her ne kadar 19 Mart'ta Meclis olağanüstü toplanacaksa da, bu toplantıda fezlekelerin sadece giriş kısmı okunacak ve ne olduğu anlaşılmayacak. Bu noktada Meclis Başkanı Cemil Çiçek CMK 157'yi işaret ediyor. Yani henüz dava açılmadığı için gizlilik sürüyor. Bu gizliliğin milletvekilleri için de olup olmadığı noktası iktidarla muhalefet arasında en önemli tartışma konularından.

Bu arada geçen hafta yaptığım görüşmede Meclis Başkanı Cemil Çiçek "Muhalefet istese Anayasa'nın 100. maddesine göre 55 milletvekilinin imzasıyla önerge verilerek soruşturma komisyonu kurulmasını isteyebilirdi" dedi. Ama muhalefet için soruşturma önergesi yolu en azından seçime kadar kapanmış gözüküyor.

Gelelim tekrar sızan fezlekelere. Üç bakanı ilgilendiren fezlekede ortaya çıkan durum şöyle tarif ediliyor.
"Şüpheli şahısların örgüt faaliyeti kapsamında hareket ederek;

- Rusya'daki bankaların sıcak para ihtiyacını, uluslararası bankacılık teamüllerine takılmayacak şekilde karşılamak üzere geliştirdikleri (eski) sistemle, paravan firmalar üzerinden komisyonla para transferleri ve para kuryeliği yaptıkları,

- İran’a uygulanan ambargoyu aşarak İran’ın diğer ülkelerdeki parasını İran’a taşımak ve sıcak para ihtiyacını uluslararası bankacılık teamüllerine takılmayacak şekilde karşılamak üzere geliştirdikleri (yeni) sistemle, gerçek veya paravan firmalar üzerinden komisyonla para transferleri ve altın ihracatı yaptıkları,

- İran’a uygulanan ambargoyu aşarak İran’ın Türkiye’deki parasını İran’a taşımak ve sıcak para ihtiyacını karşılamak üzere geliştirdikleri (yeni) sistemle, Dubai ile İran arasında gerçekte olmayan ihracatlara dair Halkbank’a sahte belgeler sunarak transit gıda/ilaç ticaretiyle komisyon karşılığında para taşımacılığı yaptıkları,

- İran’a gönderilen külçe altınların toplanması ile ilgili olarak Gana’dan gümrük usulüne aykırı olarak gelen 1,5 ton altınla ilgili resmi makamlara sahte belge vererek kaçakçılığa teşebbüs ettikleri,

- Bahsedilen bu usulsüzlüklerin gerçekleşmesi, kolaylığı, yol verilmesi, aynı işlemleri yapan rakiplerinin engellenmesi, usulsüzlüklerine veya işlemlerine zorluk çıkaran Gümrük veya Emniyet görevlilerinin tayininin çıkartılması, usulsüz veya usulünce her türlü işlemlerini çözdürmek amacıyla üst düzey siyasi kamu görevlileri ile rüşvet ilişkisi geliştirdikleri,

- Dubaili Emniyet görevlilerine, İstanbul’da lüks otellerde kadın sağlayarak fuhşa aracılık ettikleri anlaşılmıştır.'

Yani sadece ulusal değil, uluslararası alanda da Türkiye'yi zor durumda bırakabilecek bir durumla karşı karşıyayız. Detay yazmıyorum, ama fezlekede banka hesap numaraları ve hareketleri, konuşmalar, fiziki takipler, hatta GSM haritalarından şüpheli şahısla, mesela bakan oğlunun aynı evde olduğunu gösteren belgeler detaylı şekilde yer almış. Bakanlık bürokratlarının da karıştığı Sarraf tarafından riskli olarak görülen emniyet mensupları ya da gazetecilerin bakanlara şikâyet edildiği, o bakanların işin gereğini yaptığının yazıldığı sayfalar da var...

 

Babacan ve Şimşek Sarrafa bakan desteğinden rahatsız

 

Ancak aynı fezlekeden Sarraf ve adamlarının her bakana ulaşamadığı da anlaşılıyor. Hatta o bakanların Sarraf'ın anlaşılamaz hızda yükselişinden ve kabinedeki kimi bakanlarca desteklenmelerinden rahatsız oldukları anlaşılıyor. Bu isimlerin başında Başbakan Yardımcısı Ali Babacan geliyor. Fezlekede durum şöyle anlatılmış: (sayfa130)

"Görüşmelerden, Sedef isimli şahsın, Rıza Sarraf’ın hızla yükselişinin Ali Babacan gibi bazı bakanların dikkatini çektiği ve Rıza Sarraf’ın bu yükselişinin arkasında kabineden bazı bakanların desteğini aldığı yönünde şüphelerin olduğu ve bu durumun bakanlar arasında rahatsızlık oluşturduğu yönünde duyumlar aldığını söylediği anlaşılmıştır."

Bu yorumun eklendiği görüşmenin tutanağı ise şöyle:

"TK.2359264668 - 07.10.2013 19:45 Rıza Sarraf – Sedef görüşmesinde;

... Sedef: “Bir şey anlatacam duyduğum bir şeyi sana gelince anlatsın yani o şeyden de SENDEN RAHATSIZ OLANLAR OLABİLİR ... ŞEY AYAĞINDAN HÜKÜMET AYAĞINDAN”, Rıza Sarraf: 'Yani şeyden mi bakanlıklardan mı', Sedef “ıhı ıhı ıhı', Rıza Sarraf: “Yani onlar mı yaptırıyordur diyorsun.”
TK.2359354746 07.10.2013 20:36 Rıza Sarraf – Sedef görüşmesinde;

Rıza Sarraf: 'Ben yarın gidip gitmeme arasında karar alacam da tam sen ne duydun”, Sedef: “Hayatım şöyle bi durum var ki eee şeyler ıı Maliye Bakanı bizim tanıdığımız o değil de mi hangisine şey”, Rıza Sarraf: “Yok”, Sedef: “Evet ve o hani onun yakınındaki birkaç şey ...”, Rıza Sarraf: “Ali Babacan”, Sedef: “Bilmiyorum kim olduğunu ay isim söylediler de tam şey yapamam yani şimdi atmayım sana, Maliye Bakanı ve bakanlar bikaç şeyde hani hep böyle senin çok fazla şey olduğunu ondan sonra nasıl bu kadar diyalogların ondan sonra ıı şey ıı çok fazla hani işte diyaloglarının göze battığını ondan sonra ıı bunların da yani bi rahatsızlık olduğunu senden yana ama onların kendi aralarında da varmış galiba öyle şeyler”, Rıza Sarraf: “Tabii canım aralarında var zaten onların”, Sedef: 'Bizim iyi bi arkadaşımızın ondan sonra yeğeni şey ee bu ekonomi şey haberciydi ondan sonra sonra NTV'ye geçti, NTV'den şimdi yurtdışına gitti... Anladın mı onların söylediği şey bu...HANİ YOKTU BÖYLE Bİ ADAM Dİ DİYOLARMIŞ NERDEN', Rıza Sarraf: 'Ama Ebru'yla evlenmekle geldi oldu zaten bu adam', Sedef: 'Hayır tamam da işte yani bu kadar vardı madem hani bu kadar şey e ben duyduğumu söylüyorum hani bilemem hani şeyini bende öyle izah ettim zaten bunu hep vardı ailede vardı ama daha çok ee yurtdışı işleri vardı bilmem ne .. Burdaydı zaten adamın altyapısı var zaten parası var ondan sonra da burda da aynı şekilde devam etti zaten o şey zaten olan bi şey ama diyolar ki, öncesinde böyle bi şey yokmuş yani bunlar çünkü belli bize bulmuşsun da hani maddi manevi şeyleri olan insanları zaten halk isimlerini bilmese de bunlar biliyo... Anladın mı ne demek istediğimi... O yüzden bu nereden çıktı bunu bii şey yapalım kurcalayalım gibi bi durum varmış ama bilemiyorum..."

,Rıza Sarraf'a kabinede sahip çıkan bakanlardan duyulan rahatsızlığın Babacan gibi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından da ortaya konulduğu dikkat çekiyor. Sarraf kabineyi de bölüyor. Gizlilik kararı kalktığında bu fezlekelerle ilgili yazacak çok konu olacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"