Ne zaman ki ‘Ankaralı Kılıçdaroğlu’ olmaktan vazgeçti…
Başörtüsü ile uğraşmaktan Kürt sorununa sırt çevirmeye…
‘Devletin’, partisinin kimi ezberlerinden kurtuldu…
Yeni bir yol belirledi…
Helalleşmeden, birlikte yaşamaktan, barıştan bahsetti…
Aslında işin özü, ‘özüne’ döndü…
‘Dersimli Kemal’ oldu…
Acının coğrafyasından çıkıp…
Bürokrasideki çalıştığı günlerin etkisinden partinin etrafı çevrilmiş genel başkanı durumundan kurtulup…
Acıları bitirmek için yola koyuldu…
O zaman yaşadıkları, düşündükleri ile…
Konuştukları aynı, paralel noktaya geldi…
Türkiye’de siyasetin seçmen tarafından ‘gerçek bulunan’ yüzleri…
Sevilse de sevilmese de…
Oy verilse de verilmese de…
Kulak kabartılan iki isminin…
Tayyip Erdoğan’ın…
Selahattin Demirtaş’ın yanına…
Artık Kemal Kılıçdaroğlu’nun adını da yazabiliriz…
Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisinin kamuoyuna yansıyan fotoğraflarına-videolarına bakarak yazıyorum bu satırları…
Riskleri ya da siyasetin kaygan zeminindeki bir ileri iki geri adımları bilecek-hatırlayacak kadar bu ülkede yaşamışlığım-gazetecilik yapmışlığım da var…
Türkan Elçi T24 için yazdığı yazıda çok önemli noktaları ifade ediyor:
"Eğer geçmişteki hatalara itiraz edilmeyecek ve çözümler bu minvalde üretilemeyecekse, çok uzun yılların derinlerinde yatan sorunlarla hesaplaşılmayacaksa, helalleşmede daha yerinde bir ifadeyle hakikatle yüzleşmede inat edilmeyecekse, geçmiş dönemdeki gibi bize sunulan seçim vaadi olarak kalacaktır maalesef.
Sur'daki enkazın Zümrüdüanka gibi küllerinden yeniden yaratılmaya imkân sağlayacak, bir yer olduğu unutulmamalıdır. Uygulanan politikaların sonucu olan nefret söylemiyle uzun yıllar öncesinden küstürülenlerle kardeşlik bağı da bu külden yaratılabilir. Bu külden yaratılmasına müsaade edilmeyecek bir şey varsa o da kendimizi ifade etmeye engel olan şedit dildir."
Türkan Hanım’ın yazdığı gibi ‘kardeşlik bağı yeniden yaratılabilir.’ Ama gidilecek çok yol var tabii… Bir ziyaretle her şey değişmez. T24 için konuştuğum Rawest Araştırma’dan Reha Ruhavioğlu, Kılıçdaroğlu’nun Kürtlere bir adım Kürtlerin ona üç adım attığını söyledi. Ancak Perspektif’e yazdığı yazıda Kılıçdaroğlu’nun kimileri kendisini hayli zorlayan sorulardan oluşan ildeki buluşmalarıyla ilgili şunu not düştü:
"Ancak çetin sorular, haklı eleştiriler, net taleplerin konuşulduğu masayı dinlemesi ve beklentiyi doğrudan görmesinin, Kılıçdaroğlu’nun bu yolu yürüyecekse önünde hangi gündemlerin, beklentilerin ve taleplerin olduğunu görmesi açısından da oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum."
Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’da gençlerle buluşması da önemliydi. Önce kısa bir süre önce Spectrum House tarafından paylaşılan ‘Kürt Z kuşağı’ araştırmasından başlıklar vereyim:
Araştırma 1.012 Kürt genci ile yüz yüze, Diyarbakır,Van, Şırnak, İstanbul, İzmir’de yapılmış. Araştırmada öne çıkan başlıklar şöyle:
Kürt Z kuşağının gelir düzeyine baktığımızda yüzde 43’ü 1.000 liranın altında, yüzde 54’ü de 1.500 liranın altında bir gelire sahip. Yarısından fazlası temel ihtiyaçlarının altında gelire sahip.
Kürt gençlerine “Türkiye’yi yaşamak için güvenli buluyor musunuz?” diye sorulduğunda yüzde 63,2 gibi yüksek bir oran Türkiye’yi yaşamak için güvenli bulmadığını belirtmiş. Yurt dışında yaşamak isteyenlerin sayısı da bir hayli fazla.
Kürt Z kuşağının yüzde 38’i kendisini herhangi bir partiye yakın görmezken yüzde 55’i bir siyasi partiye kendisini yakın görmekte. Yakın hissedilen partiler açısından oranlara baktığımızda yüzde 57,8 ile HDP diğer partilerden açık ara önde görünmekte. Bununla birlikte Kürt gençlerinin yüzde 18,4’ü kendisini CHP’ye yakın görmekte. AKP’nin oranı yüzde 11.
-Bu arada gençler cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’tan sonra ‘Millet İttifakı adayına oy veririz’i de söylemişler.
CHP genelde Kürtler arasında ikinci parti durumuna gelse de bu ilk seçimlerde en azından Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir oy patlaması yapacak anlamına gelmiyor. Yine de gözüken gözlerin bu partiye daha da fazlası Kılıçdaroğlu’na döndüğü. Cumhurbaşkanlığı adaylığı noktasında da Millet İttifakı’nın çıkaracağı adaya çok uzak durulmayabileceği…
Muhafazakârlardan Kürt seçmene pek çok kesim Kılıçdaroğlu’nun ve Millet İttifakı’nın atacağı adımları, vereceği mesajları bekliyor. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olur mu olmaz mı bilmiyorum. Ama kutuplaşmanın bu kadar yoğunlaştığı bir süreçte ‘birleştirme’ çabalarını, toplumun çimentosu olma rolünü üstlendiğini görüyorum. Seçimlere 15 ay kala, muhalefetin eleştirilecek-naif bulunacak pek çok noktası olsa da çabasını artırdığını da not etmekte yarar var.