12 Eylül 2019

CEHAPE'de son durum: Erdoğan’a şükran duymak

Erdoğan kendi partisi içinde (Gül-Babacan-Davutoğlu) yaşadığı dağınıklığı ve tartışılan liderliği CHP’li belediye başkanları sayesinde geri kazandı

Yeni eğitim ve öğretim yılı başlıyor…

Öğrenciler heyecanla yan yana oturmuş…

Veliler de orada…

Başöğretmenin nasihatleri dinleniyor.

Diyor ki :

‘Çok koşmayın, ah almayın’…

Ne kadar çarpıcı, ne kadar değerli cümleler…

Sonra sınıfa geçiliyor.

Yardımcıları da yanında başöğretmenin.

Teker teker öğrencilere söz veriyor, not alıyor.

Ders çıkışı öğrenciler mutlu-mesut ‘şükranlarını-memnuniyetlerini’ sunuyor.

O sırada okulun bir başka sınıfında…

Kıyamet kopuyor…

Olsun bizim sınıfa ‘öğretmen’ iyi – ılımlı davranıyor…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 29 ilin  büyükşehir belediye başkanını toplamış konuşma yapıyor.

Aralarında özellikle son dönemin icraatlarıyla tartışılan  CHP’li belediye başkanları da var.

Televizyonlar canlı yayınlıyor.

Cumhurbaşkanı ‘uyarıları’nı yapıyor:

‘Devri sabık peşinde koşmayın, insanları işten atarak ah almayın’…

Ne kadar çarpıcı cümleler…

Sonra basına kapalı bölüme geçiliyor…

14 bakan da yanında Cumhurbaşkanı’nın…

Teker teker belediye başkanlarına söz veriyor, not alıyor…

Toplantı çıkışı CHP Genel Merkezi’ne giden 3 belediye başkanı tüm katılımcılar adına gazetecilerin karşısına geçiyor, soruları yanıtlıyor. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar şunları söylüyor:

Seçimden beri gerilimi devam eden Türkiye’nin bugünden sonra yumuşayacağını düşünüyorum. Bir kez daha Cumhurbaşkanı’nın bizi buluşturduğu ve gergin havanın ortadan kaldırılmasını sağladığı için şükran duyuyoruz.’ (Kaynak:T24)

‘Şükran duyulduğu saatlerde’ ülkenin başka bir yerinde 25. gününde binler kayyım protestolarını sürdürüyordu.

Üstelik Erdoğan’ın söylediği iki cümle havada kalıyor, soru cevap kısmında CHP’lilerce de gündeme getirilmiyordu.  

Birincisi ‘devri sabık yaratmamak’…

Geçmişle fazla uğraşmamaktan bahsediyordu Cumhurbaşkanı.

İma ettiği özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘israf diye sergilediği araçlardan parasını kestiği vakıflara’ bir dizi icraatı idi.

Ancak bunlar CHP’yi CHP, İmamoğlu’nu İmamoğlu yapıyordu.

Üstelik geçmişle uğraşmayı en çok seven de Erdoğan değil mi?

İnönü’den Kılıçdaroğlu’na Lozan’dan SSK’ya her fırsatta geçmişten bahsederek ‘CEHAPE’ zihniyetini eleştiren. Niye sıra ‘AKEPE’ ye geldiğinde ‘susulması’ gerekiyordu?

Bir diğer konu ‘belediyelerde işten çıkartılarak ah alınması…’

Şöyle diyordu Erdoğan:

Belediye başkanlarının kurumlarını yönetme tasarrufu emekleriyle ekmek paralarını kazanma peşindeki insanların hayatlarını diledikleri gibi alt üst edebilecekleri anlamına gelmiyor. Kapının önüne konan, canları yanan yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinden ne siyaset ne hizmet bina edilebilir.

Ne kadar duyarlı ve kutsal cümleler değil mi? Peki KHK’larla bir gecede işlerinden atılan, pasaportları ellerinden alınan, damgalanan, mahkemede aklanmalarına rağmen işlerine geri  dönemeyen on binler?

Günün mana ve önemine uymayan konulardı ki CHP’liler uzak durdu.

Ankara’nın tecrübeli kalemlerinden Muharrem Sarıkaya’nın  kulis yazısına göre toplantı sonrası başkanlar ‘memnun ve şaşkın’ idi. ‘Uzlaşının ön adımı olsun’ diyen de ‘bu da başkanlar ittifakı’ yorumu yapan da…

‘Kürtler olmadan’ mutlu mutlu oturulup konuşuluyor, ‘uzlaşının ön adımı’ atılabiliyordu.

Daha bir hafta önce tamamen siyasi gerekçelerle il başkanı seçildikten 2 gün sonra Canan Kaftancıoğlu’na açılan dava sonucunda 9 yıl 8 ay ceza verilmiş,

Selahattin Demirtaş’tan Sırrı Süreyya Önder’e pek çok siyasetçi…

Osman Kavala’dan Musa Kart’a iş insanı gazeteci…

Hapiste imiş…

Ne gam…

Mühim olan ‘şükran’…

Kim istemez ki bir arada barış içinde yaşamak…

Kim istemez ki uzlaşı olsun…

Ama Erdoğan ile başkanlar arasında dün yaşanan buluşma, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun geçen hafta çizdiği çizgi ile de örtüşüyor: Siz kendi ilinizdeki belediye sorunları ile ilgilenin başka konulara girmeyin. (İmamoğlu’nun Diyarbakır destek ziyareti sonrası söylemişti.)

Bundan sonra çizgi burada netleşir.

Dünkü toplantıyla…

Erdoğan kendi partisi içinde (Gül-Babacan-Davutoğlu) yaşadığı dağınıklığı ve tartışılan liderliği…

CHP’li belediye başkanları sayesinde geri kazandı.

Onlara ne kadar ‘şükranlarını sunsa’ az gelir…

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"