Yeni eğitim ve öğretim yılı başlıyor…
Öğrenciler heyecanla yan yana oturmuş…
Veliler de orada…
Başöğretmenin nasihatleri dinleniyor.
Diyor ki :
‘Çok koşmayın, ah almayın’…
Ne kadar çarpıcı, ne kadar değerli cümleler…
Sonra sınıfa geçiliyor.
Yardımcıları da yanında başöğretmenin.
Teker teker öğrencilere söz veriyor, not alıyor.
Ders çıkışı öğrenciler mutlu-mesut ‘şükranlarını-memnuniyetlerini’ sunuyor.
O sırada okulun bir başka sınıfında…
Kıyamet kopuyor…
Olsun bizim sınıfa ‘öğretmen’ iyi – ılımlı davranıyor…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 29 ilin büyükşehir belediye başkanını toplamış konuşma yapıyor.
Aralarında özellikle son dönemin icraatlarıyla tartışılan CHP’li belediye başkanları da var.
Televizyonlar canlı yayınlıyor.
Cumhurbaşkanı ‘uyarıları’nı yapıyor:
‘Devri sabık peşinde koşmayın, insanları işten atarak ah almayın’…
Ne kadar çarpıcı cümleler…
Sonra basına kapalı bölüme geçiliyor…
14 bakan da yanında Cumhurbaşkanı’nın…
Teker teker belediye başkanlarına söz veriyor, not alıyor…
Toplantı çıkışı CHP Genel Merkezi’ne giden 3 belediye başkanı tüm katılımcılar adına gazetecilerin karşısına geçiyor, soruları yanıtlıyor. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar şunları söylüyor:
Seçimden beri gerilimi devam eden Türkiye’nin bugünden sonra yumuşayacağını düşünüyorum. Bir kez daha Cumhurbaşkanı’nın bizi buluşturduğu ve gergin havanın ortadan kaldırılmasını sağladığı için şükran duyuyoruz.’ (Kaynak:T24)
‘Şükran duyulduğu saatlerde’ ülkenin başka bir yerinde 25. gününde binler kayyım protestolarını sürdürüyordu.
Üstelik Erdoğan’ın söylediği iki cümle havada kalıyor, soru cevap kısmında CHP’lilerce de gündeme getirilmiyordu.
Birincisi ‘devri sabık yaratmamak’…
Geçmişle fazla uğraşmamaktan bahsediyordu Cumhurbaşkanı.
İma ettiği özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘israf diye sergilediği araçlardan parasını kestiği vakıflara’ bir dizi icraatı idi.
Ancak bunlar CHP’yi CHP, İmamoğlu’nu İmamoğlu yapıyordu.
Üstelik geçmişle uğraşmayı en çok seven de Erdoğan değil mi?
İnönü’den Kılıçdaroğlu’na Lozan’dan SSK’ya her fırsatta geçmişten bahsederek ‘CEHAPE’ zihniyetini eleştiren. Niye sıra ‘AKEPE’ ye geldiğinde ‘susulması’ gerekiyordu?
Bir diğer konu ‘belediyelerde işten çıkartılarak ah alınması…’
Şöyle diyordu Erdoğan:
Belediye başkanlarının kurumlarını yönetme tasarrufu emekleriyle ekmek paralarını kazanma peşindeki insanların hayatlarını diledikleri gibi alt üst edebilecekleri anlamına gelmiyor. Kapının önüne konan, canları yanan yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinden ne siyaset ne hizmet bina edilebilir.
Ne kadar duyarlı ve kutsal cümleler değil mi? Peki KHK’larla bir gecede işlerinden atılan, pasaportları ellerinden alınan, damgalanan, mahkemede aklanmalarına rağmen işlerine geri dönemeyen on binler?
Günün mana ve önemine uymayan konulardı ki CHP’liler uzak durdu.
Ankara’nın tecrübeli kalemlerinden Muharrem Sarıkaya’nın kulis yazısına göre toplantı sonrası başkanlar ‘memnun ve şaşkın’ idi. ‘Uzlaşının ön adımı olsun’ diyen de ‘bu da başkanlar ittifakı’ yorumu yapan da…
‘Kürtler olmadan’ mutlu mutlu oturulup konuşuluyor, ‘uzlaşının ön adımı’ atılabiliyordu.
Daha bir hafta önce tamamen siyasi gerekçelerle il başkanı seçildikten 2 gün sonra Canan Kaftancıoğlu’na açılan dava sonucunda 9 yıl 8 ay ceza verilmiş,
Selahattin Demirtaş’tan Sırrı Süreyya Önder’e pek çok siyasetçi…
Osman Kavala’dan Musa Kart’a iş insanı gazeteci…
Hapiste imiş…
Ne gam…
Mühim olan ‘şükran’…
Kim istemez ki bir arada barış içinde yaşamak…
Kim istemez ki uzlaşı olsun…
Ama Erdoğan ile başkanlar arasında dün yaşanan buluşma, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun geçen hafta çizdiği çizgi ile de örtüşüyor: Siz kendi ilinizdeki belediye sorunları ile ilgilenin başka konulara girmeyin. (İmamoğlu’nun Diyarbakır destek ziyareti sonrası söylemişti.)
Bundan sonra çizgi burada netleşir.
Dünkü toplantıyla…
Erdoğan kendi partisi içinde (Gül-Babacan-Davutoğlu) yaşadığı dağınıklığı ve tartışılan liderliği…
CHP’li belediye başkanları sayesinde geri kazandı.
Onlara ne kadar ‘şükranlarını sunsa’ az gelir…