Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019"u açıkladı. Albayrak'ın konuşmasında en ilgi çekici nokta, kendi alanının dışında hukuktan milli eğitime bir dizi ‘reform’un habercisi olarak da kamuoyu önüne çıkmış olması idi. Ekonomi Bakanı gibi değil Cumhurbaşkanı Yardımcısı gibi bir pozisyon üstlendi. Konuşmasında öne çıkan başlıkların alt metinleri aslında birer itiraf niteliğinde idi. Not alırken altını kırmızı kalemle çizdiğim kısımlar şöyle:
"Hazine ve Maliye Bakanlığı ihraç edeceği yaklaşık 28 milyar TL'lik devlet iç borçlanma senetlerini kamu bankalarına verecekler. Böylelikle kamu bankalarının sermaye yeterliliği ve likidite karşılama oranı artırılarak bilançoları çok daha dirençli hale getirilecek."
Buradan şunu anlamak mümkün: 2000'li yılların başında iktidarların çokça müdahalede bulunduğu, para kasası görevi yapan, bundan dolayı ‘görev zararı’ biriktirip 2001 krizinin en önemli sebeplerinden olan bu bankalar son dönemde yeniden kullanılmaya başladı. AKP iktidarı uzun süre bu bankalara dokunmamıştı. Ancak son 2 yıldır yönetilemeyen ekonomide özellikle seçim dönemlerinde "piyasa faizinin altında; reel sektöre, emlak almak isteyen tüketiciye, yandaş medya sahibine" kullandırılan krediler kamu bankalarını zorladı. Bir süre evvel işsizlik sigortası parasıyla kamu bankalarına destek sağlanmıştı. (Bu konuda en detaylı yazıyı Uğur Gürses yazmıştı.) Demek bu yeterli olmadı ki 28 milyar daha verilecek.
"Bankalar Birliği öncülüğünde kamunun olmadığı bir yapıda enerji ve inşaat gibi sorunlu kredi noktasında önem teşkil eden sorunlu varlıkları alıp borç hisse takasıyla dışarı çıkaracak ve bankaların bilançolarını daha iyi bir hale getireceğiz. Bunun için de enerji girişim sermaye fonu ve gayrimenkul fonu kurulmasını gündeme aldık."
AKP denince ‘inşaatsız’ olmaz. İktidara yakın pek çok inşaat şirketinin ekonomik kriz nedeniyle zorda olduğu biliniyordu. O zorluk doğrudan bu sektörü finanse eden bankacılık sektörünü de etkiliyordu. Bakan Albayrak'ın verilerine göre takipteki alacaklar risk unsuru içermiyor. Rakamlar şöyle: Sektörün kredi hacmi, tahsili geçmiş alacaklar hariç 2 trilyon 513 milyar TL. Geri ödemelerinde sorun beklenmeyen 1. gruptaki kredilerin toplam krediler içindeki oranı yüzde 89 seviyesinde. Geri ödemelerinde geçici olarak zorluk yaşanan kredilerin payı 276 milyar TL. Toplamda yüzde 11 seviyesinde. Bu rakamın 107 milyar TL’lik kısmı yapılandırıldı. Üçüncü grup, yani tahsili gecikmiş, takip hesabında izlenen alacakların miktarı Mart 2019 itibarıyla 106 milyar TL. Tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranı yüzde 4.2.
106 milyar TL tutarındaki tahsili gecikmiş alacaklar için 72 milyar TL seviyesinde özel karşılık var.
Özellikle yabancı yatırımcı finans sektöründe enerji ve inşaatın sorunlu kredilerinin dışarı çıkarılmasını ancak kamunun içinde olduğu bir yapıda bunların yönetilmesini bekliyordu. Dışarı çıkarıldı ancak kamunun içinde olmadığı bir yapı bunu yönetecek. Burası flu... Özellikle para kaynağının neresi olacağı belirsiz.
Albayrak'ın kaynak olarak bahsettiği tek veri emeklilik / kıdem tazminatı fonundan elde edilecek gelir. Burada birikecek paranın 5 yılda milli gelirin yüzde 10'una ulaşacağı tahmini yapılıyor. Mümkün mü, sistemi çevirmeye yeter mi? Zor gözüküyor.
Bu arada IMF'nin kısa süre önce yayınladığı rapora da bakmak lazım. IMF Türkiye'nin bu yıl yüzde 2.5 oranında küçüleceğini tahmin ediyor. Kişi başına milli gelir 8.507 dolara gerileyecek. Türkiye dünya sıralamasında 18.’likteki yerini kaybedebilir. (Bu konuda Mahfi Eğilmez'in kişisel bloğundaki yazı önemli.) 2023'te ilk 10 ekonomi hayali kurulurken gelinen nokta memleket için üzücü gerçekten.
Sunumda en kritik bölümlerden biri şuydu:
"Kapsamlı bir katılımla hazırlanan bu reform paketi Yargı Reformu Strateji Belgesiyle Adalet Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılacak. Yargı Reformu’nun vizyonu; "Güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi" olacaktır. Ekonomik refahın sağlanması ve toplumsal tabana yayılmasında hukuk ve ekonomi birbirini tamamlayan iki önemli çalışma alanıdır."
Bakan Albayrak adaletin güven vermesinden bahsetti. Güven vermediğinin kabulü olarak da okumak mümkün. Bu itirafın Albayrak'ın ABD ziyareti öncesi olması önemli. Zira önceki gün Türkiye'de kimi ABD'lilere yönelik tutuklamalarda rolü olan tüm üst düzey yetkililere yaptırım öngören yasa tasarısı Kongre'ye sunuldu. (Cardin ve Wicker tasarısı/Kaynak Cansu Çamlıbel)...
Hukukta; içeride yaratılan haksızlıklardan çok "yatırımcı ne der, para getirir mi, güçlü ülkeler nasıl yaklaşır" duruşuna odaklanmak ne acıklı. Kısacası bugün yeni reform paketinden çok, ekonominin temel çıkmazlarına somut çözüm önerileri getirmeyen, niyet ve temenniler gördük.