18 Mart 2021

11. Cumhurbaşkanı Gül T24'e konuştu: HDP’ye kapatma davası açılmasını ve Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesini çok yanlış buluyorum

"Parti kapatmalarının ve dokunulmazlıkların kaldırılmasının terör örgütlerinin çok işine geldiğini daha önceki deneyimler göstermiştir..."

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP'nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianame ile Türkiye'de 13 yılın ardından ilk kez bir siyasi parti hakkında kapatılması istemiyle dava açıldı. Son iki iddianamesinde 2007'de DTP'nin, 2008'de de AKP'nin kapatılmasını isteyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 13 yıl sonra bu kez HDP için aynı talepte bulundu. O gün kapatma talebinin hedefinde olan AKP, bugün ortağı MHP'nin de 'zorlamasıyla' kapatma istemini destekliyor, parti içinde kimi itirazlar olsa da çoğunluk sessiz kalıyor. HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun bir haber tweet'ini retweet etmesi gerekçe gösterilerek yargılanması, 'terör örgütü propagandası yaptığı' iddiasıyla mahkûm edilmesi ve nihayet milletvekilliğinin düşürülmesi de demokrasiyle çelişen başka bir konu. Yıllardır insan hakları savunusu yapan, milletvekili seçilmeden önce kamudaki hekimlik görevinden KHK ile ihraç edilen Gergerlioğlu'nun Meclis'te kalarak mücadelesini sürdürme talebi ise,  durumun 1994 yılında Meclis önünde DEP milletvekillerine polisin yaptığı müdahale gibi bir sonuca evrilmesi endişesi yaratıyor.

Bu iki konuyla ilgili olarak, AKP'yi Tayyip Erdoğan'la birlikte kuran en önemli isim olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e görüşlerini sordum. Yaptığı değerlendirmeyi aynen paylaşıyorum:

"Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesini ve HDP'ye kapatılma davasının açılmasını çok yanlış buluyorum. Bu hareketlerin hem Türkiye'ye hem de hükümete çok anlamsız bir yük getireceği nasıl görülmüyor? Şiddetle hiçbir ilgisi olmayan, geçmişi bilinen, ayrım gözetmeden insan hakları savunuculuğu yapan bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması ve parti kapatma davasının açılması, Türkiye'de daha çok demokrasi ve hukuk ihtiyacı olduğunu reform paketleriyle açıklama çabasında olan hükümete ve ülkemize bir yük olacaktır. Tüm bunlar 90'lı yıllarda yaşanmış ve Türkiye aleyhtarlığına ve Türkiye'nin izolasyonuna büyük bir fırsat vermiştir. Daha sonra o günleri unutturmak için çok çabalar sarf edildi. Parti kapatmalarının ve dokunulmazlıkların kaldırılmasının  terör örgütlerinin çok işine geldiğini daha önceki deneyimler göstermiştir. Terör demokrasinin güçlendirilmesiyle ve insan hakları standartlarının yükseltilmesiyle kitlelerden izole edilir ve terörle mücadele daha kolay olur. Yakın siyasi tarihimiz bütün bunların örnekleriyle doluyken aynı hataları yapmanın bu güzel ülkeye büyük zararlar vereceği kanaatindeyim."

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

2 kilometre arayla 2 farklı alandan ‘demokrasi’ notları: Ana muhalefete yargı atağı büyüyor, 28 Şubat’taki ikna odalarının benzeri Boğaziçi’nde kuruldu

Tüm CHP için bir tanım yapmak gerekirse belki de ilk başlanması gereken yer parti içine konuşmak-parti içi rekabet-dedikodu yerine memleket ile ilgili konularda artık ayrımsız yan yana durarak ortak demokrasi mücadelesini yürütmek-büyütmek. İmamoğlu’nun “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”i partililere bir birlik çağrısı olarak da okunabilir

Kulislerden iki tartışma: Sürecin önümüzdeki ayları planlı mı; CHP’de İmamoğlu yeni bir yola yürür mü?

‘Doğal-gölge lider’ Ekrem İmamoğlu… Bu durum ne kadar sürer ya da bugüne kadar olduğu şekliyle bir rol dağılımı ile gider mi, Mansur Yavaş burada hangi pozisyonu alır her biri birer soru işareti. İmamoğlu’nun daha fazla inisiyatif-politik risk aldığı bir süreç görülüyor

Kayyım ve ‘kullanılan dil’ süreci sıkıntıya sokuyor ama heyet gündemden bağımsız ‘barış’ı zorlayacak

Barışı; yürüdükçe uzaklaşan ufuk çizgisinden, bir ütopyadan, ulaşılabilir bir noktaya çekmek toplumun da görevi. Artık miadını tüketmiş "devlet aklı" yerine "sivillerin aklı"ndan yararlanmak, gündeme getirmek-gündemde tutmak önemli olacak

"
"