New York Times'ta, Putin hakkında bir yazı yayımlandı geçenlerde (sık sık yayımlanıyor zaten). Yazan Rus mu, bilmem ama Rusya'dan biri. "Oleg Kashin" adı bir Rus adına benziyor. Verdiği bilgi belki çok önemli değil ama ilginç ve "symptomatic!" Bu yakınlarda Putin, çeşitli yörelerde görevlendirdiği valilerini kendi koruma görevlilerinin arasından seçmeye başlamış. Yakın zamanlarda, böyle vali sayısı dördü beşi bulmuş. Diyor ki, Oleg Kashin, "Bazı koruma görevlilerinin böyle sırayla yüksek devlet görevlisi olmaları şaka gibi bir şey, ama bu otoriteryanizmin nasıl işlediğini gösteren bir şey. Ülkedeki her türlü iktidar tek bir adamın elinde toplanınca, o da gitgide izole olur ve sonunda tamamen yalnız kalır. Kendi benzersizliğine bütünüyle inanmıştır: Birlikte yola çıktığı silâh arkadaşlarına da şüpheyle bakmalıdır."
Evet, "tek adam"lık bir "durum"dan çok bir "süreç"tir: Bu yalnızlaşma da o sürecin genellikle kaçınılmaz bir parçasıdır. "Birlikte yola çıkmak" diyor Kashin. "Birlikte yola çıkılan" kimseler, durdukları yerde ağırlıkları olan kimselerdir. Bir şeyleri temsil ederler. Stalin tek başına kalıncaya kadar kimlerle birlikte yürümüştü, düşünün. Sverdlov'dan Radek’e Troçki'den Buharin'e üstün yetenekli birçok kişiyle. Stalin ölünce ortada Malenkov, Molotov, Berîa kalmışlardı. Berîa çarçabuk temizlendi. O triumvira içinde olmayan Kruşçev, bir sonraki dönemin tek adamı oldu - Malenkov ve Molotov'u diskalifiye ederek.
Sıra Kruşçev'in gönderilmesine gelince, ışıldakları gene üç adamı aydınlatıyordu: Bulganin, Kossigin ve Brejnev. İlkin, bir zamanlar Kruşçev'in iki numarası gibi görünen Bulganin'e yol göründü. Kossigin gücünü yitirmiş olarak simgesel kanunlarda daha epey süre boy gösterdi. Ama bu yeni dönemin tartışmasız efendisi, belli ki, Brejnev'di. Sosyalizm her alanda "kolektivzim" anlamına gelir ama iktidar söz konusu olunca bir şeyler oluyor, bir "tek adam yönetimi" egemen kalıyordu.
Tek adam egemenliği süreklilik kazanınca (kazandıkça) dediğim o "durdukları yerde ağırlıkları olan" ve "bir şeyleri temsil eden" kişilikler tasfiye oldukça, yalnız "tek adam"ı mutlu ettikleri için iktidar merkezine girmeye hak kazananlar ortalığa kaplar. Onların o "tek adam"a dört elle sarılmalarının nedeni kısmen budur: Kendi başlarına bir şey temsil etmezler. İktidar, yerinde kökü olmaktan ileri gelen bir şey olmaktan çıkar, yukarıdan "seçmeli" olarak serpilen bir şey olur. Tek adamın kişisel güvenini kazanmak her şeyi belirler. Zaten olaylar bu mecraya döküldükten sonra, "güven," "güvenlik" tılsımlı kelimeler haline gelir. Tek adamlık, çevrenin siperlerle kazamatlarla kuşatılmasını kaçınılmaz kılan bir pozisyondur.
Söze Putin'le başlayınca örneklerini de yakın Rus tarihinden seçtim, ama söylediklerim Rusya ile sınırlı değil. İktidar yapısının bir biçimde belirlendiği eski, yeni bütün toplumlarla benzer mekanizmalar çalışır. Örneğin Niyazi Berkes, Osmanlı tarihinde "kul/köle" rekabetinden söz etmiş ve Mısır Memlüklerinden Özdemir Paşa'yla kölelerin baskın çıktığını iddia etmiştir. "Kul"dan kastı devşirme kapıkulları. Onların yetişmesinin, terfi etmesinin iyi kötü nesnel prosedürleri var tabii. Sistemi ilk bozanlardan biri de kölesi olan İbrahim Paşa'yı o nesnel sıralara uymadan sadrazamlığa getiren Kanunî idi.
"Köle" ise, padişah açısından, sarayda kendisine hizmet etmekle yükümlü kişilerdi. Bunlarla daha yakın, kişisel ilişki kurması "kul"lara göre çok daha kolaydı.
Örneğin sarayda "çaşnigir" diye bir görevli var. Bu adam padişahın yediğini, ondan önce tadıyor. "İyi pişmiş mi" diye bakmak üzere değil, "zehirli" olup olmadığını anlamak için. Bu adamın "zehirli" olduğunu anlamasının biçimi, zehirlenip ölmekti tabii. Padişahken zehirlenip ölen kimse bilmiyoruz ama bu "mevki" uzun zaman devam etti. Kölelikten sadrazamlığa gelmiş kimseler arasında vaktiyle "çaşnigirbaşı" olan var mıydı bilemiyorum, ama hep düşünmüşümdür. Bu işi yapan adama padişahın herkese olduğundan fazla güveni olmalıdır diye. Yabana atılır risk değil hani. Padişahı zehirlemek isteyecek birileri her an çıkabilir; çıktı mı da ilk sen gidiyorsun-belki bunu herkes bildiği için padişah zehirleyen olmadı (bildiğimiz kadarıyla).
Yani, sorun "güven"se "çaşnigirbaşı"ndan daha güvenilir adam bulmak zor. Sorun "ülke yönetimi" ise bu adamcağız çok parlak olmayabilir. Ama hangisi önemli, "güven" mi, "yetenek" mi? Aslında fazla yetenek de şüphe çekecek bir şey.
Oleg Kashin yazısını benim konuyu çektiğim yere yakın bir noktada bitiriyor. Valilik ya da başka buna benzer önemli görevler... Buraya adam tayin etmekte ana ölçüt "bana sadıktır" ölçütüyse, diyor Kashin, "koruma görevlileri" kaynağı kuruduğunda Putin'in ahçıları, oda hizmetkârları da sıraya girebilir.