30 Haziran 2014

Alevi kurumları temsil sorunu ve İhsanoğlu'nun adaylığı

CHP'nin muhafazakâr kimliği açık olan birini Cumhurbaşkanı adayı göstermesi partinin içinde ulusalcı kesimden tepki gördü

CHP'nin MHP ile birlikte İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) eski Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı göstermesi farklı tepkileri beraberinde getirdi. Tepkilerin sadece CHP içindekilerle sınırlı olmadığını sanırım ifade etmeye gerek yok.

CHP'nin muhafazakâr kimliği açık olan birini Cumhurbaşkanı adayı göstermesi partinin içinde ulusalcı kesimden tepki gördü. Bu tepki sürpriz değil ve 2015 genel seçimi yaklaştıkça da bu kesimle Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun temsil ettiği ‘yeni’leşen CHP’yle ile düşünsel ayrılığı derinleşecektir.

 

Aleviler için CHP’nin anlamı

 

İhsanoğlu’nun adaylığına bir tepki de Alevi kurumlarından geldi. Bu kurumlardan gelen açıklama; “İhsanoğlu’nun Alevilerin adayı olamayacağı” yönünde.

Peki bu açıklama; 

- Alevileri ne kadar temsil ediyor?

- Ne kadar gerçekçi

Önce bir tespit yapalım. Aleviler geçmişten bu yana kamusal alanda karşılığını alamadıkları ölçüde CHP’ye yakınlar. Bu yakınlık, Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasıyla daha da güçlendi. AK Parti'nin son yıllardaki siyasal tercihleriyle de iyice pekişti.

Nitekim; 26 Nisan 2011'de “Aleviler CHP'den koptuğu gün özgürleşecek”

http://m.yenisafak.com/yazarlar/MuratAksoy/aleviler-chpden-koptugu-gun-ozgurlesecek/27122) başlıklı yazımı, 11 Eylül 2013’te “Cami+Cemevi projesi Alevilerin sorunlarını çözmez”de şu şekilde düzeltme ihtiyacı duydum: “Bir zamanlar 'Aleviler CHP'den kurtuldukları gün özgürleşecekler' başlıklı yazı yazmıştım. Aradan geçen süre içinde şunu daha iyi anlıyorum ki, Aleviler için CHP tercihi sadece Atatürk üzerinden kurdukları bir ilişki değil. Aleviler için CHP, gündelik hayatta kendilerini daha eşit, daha özgür ve daha güvenli hissettikleri bir liman. Onun için çoğunluğu CHP'ye oy veriyor.” 

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MuratAksoy/camicemevi-projesi-alevilerin-sorunlarini-cozmez/39505).

 

Kurumların temsil sorunu

 

Şimdi yukarıdaki ilk soruya yani Alevi kurumlarının açıklaması Alevileri ne kadar temsil ediyor sorusuna cevap arayalım.

Alevi kurumlarının kuruluş amaçları, Alevilerin sorunlarına dikkat çekmek ve çözüm aramak olsa da; kültürel kimlik temsilinden çok ideolojik bir kimlik temsiline dayanmaktadır.

Bunun dışında bu kurumlar, kuruluş anındaki amaçlarından -Türkiye'deki pek çok STK'nın karşı karşıya kaldığı sorun gibi-, enerjilerini kurumsal devamlılığı sürdürmeyi öncelemek zorunda kalmışlardır.

Alevilerin sorunlarının kamusal alanda ortak olmasına rağmen farklı kurumların varlığı, Alevilik yorumu kadar bu kurumların siyasal pozisyonları ile doğrudan bağlantılıdır. Bu açıdan bu kurumlar özde siyasal aktörlerdir.

Türkiye’de Alevilerin gerek nüfus gerekse siyasal tavır alışlarını düşündüğümüzde, örgütlü olanlardan daha geniş bir örgütsüz Alevi kitlesinin varlığı açıktır. Bu yüzden Alevi kurumlarının tüm Alevileri temsil etme iddiası ya da tüm Aleviler adına açıklama yapması sorunludur.

“İhsanoğlu, Alevilerin adayı değildir” söylemi, Alevilerden çok bu kurumları pozisyonu ve siyasetinidir.

 

Gerçekçi olmayan söylem

 

Peki Alevi kurumlarının bu söylemi ne kadar gerçekçi?

Aleviler nezdinde temsil sorunu olan bu görüşün aynı zamanda siyasal gerçekçiliği de sorunludur.

Çünkü İhsanoğlu’nun adaylığı, Türkiye’nin içinde olduğu siyasal kutuplaşma ve olası Erdoğan adaylığına karşı “en güçlü” adayı çıkarma düşüncesinde dayanmaktadır.

İhsanoğlu’nun muhafazakâr kimliğinin Aleviler açısından olumsuz referans kabul edilmesi; tüm muhafazakâr kesimin homojen olduğu varsayımına dayanmaktadır. Ancak Başbakan Erdoğan'ın İslami yorumu, İslam-siyaset ilişkisi ile İhsanoğlu’nun gerek konuşmalarında, gerek yazılarındaki İslami yorumu ve İslam-siyaset ilişkisine bakışı birbirinden çok farklıdır.

Erdoğan, İslamı, siyasallaşmanın aracı haline getirirken; İhsanoğlu için İslam, kültürel bir form olarak göze çarpmaktadır.

 

CHP’ye yapılacak haklı eleştiri

 

Burada CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na yönelik yapılacak tek haklı eleştiri; aday belirlenme sürecinin son aşamasında daha fazla katılımcı olmamasıdır. Ama bu, alınan kararın yanlışlığını göstermez.

Bu noktada Kılıçdaroğlu’nun Alevi kurumları ile bir araya geldiği toplantıda ifade ettiği; “Hayatım boyunca Aleviliği öne çıkararak siyaset yapmadım. Ben bulunduğum göreve buraya Aleviyim diye gelmedim. Alevi arkadaşlarımın günlük sıcak siyasetin içinde olmalarını hiç istemem. Siyaseti ayrı, Aleviliği ayrı yere koyun. …  Aday belirlerken Türkiyeyi düşündüm, ne Alevileri, ne de Sünnileri değil…" (http://alevifederasyonu.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1398:abf-gizli-sakl-bir-goerueme-yok&catid=1:son-haberler&Itemid=2) sözleri önemlidir.

Kılıçdaroğlu’nun ifadeleri bu seçimin temel kaygısının, İslami kimlikli bir adaydan çok Türkiye’nin siyaseten normalleşmesi, toplumsal kutuplaşmanın sona erdirilmesi olduğu açıktır.

Sonuç olarak Alevi kurumları sınırlı bir temsille kendi siyasal duruşlarını kamusallaştırmaktadırlar. İhsanoğlu için yaptıkları açıklama tüm Alevileri temsil etmediği gibi de Türkiye koşullarında boşluğa seslenmekten başka bir şey değildir.

Bugün Aleviler düşen sorumluluk kültürel kimlik tercihinden çok siyasal kimlik tercini öne çıkarmaktır.

@murataksoy

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bu Cumartesi annelerimizi yalnız bırakmayalım

Cumartesi anneleri 500 haftadır kayıplarını arıyor, 500 haftadır adalet arıyor olacaklar...

Erdoğan ve Öcalan pragmatizminin sonu

Son konuşulan yol haritası Kürt sorununun hiç olmazsa seçimlere kadar yönetmeyi hedefleyen zaman kazanma taktiğidir

Siyasetin yeni aracı: Sivil İtaatsizlik

Sokak ve meydanlardaki protestolar da siyasetin bir yoludur. Hep de öyle olmuştur.

"
"