Deniz kenarında baş başa uzolu yemek yiyorsunuz.
Veya konuşarak arabayla bir yere gidiyorsunuz.
Yahut bir şey sordu da siz "Ben bu işe karışmayayım, sen karar ver," dediniz.
Size bunlar normal geliyor.
Ama yanınızdaki kadının keyfi kaçtı.
Susuyor. "Ne oldu?" sorunuzu, (göz göze gelmemeye çalışarak) "Yok bir şey," diye cevaplıyor.
Suratı asık.
Bir şeye bozuldu ama neye?
Evde, siz dişlerinizi fırçalarken o şipşak hazırlanıp (her gece, bir tarafa çarpmamanız için açık bıraktığı ışığı kapattıktan sonra) yatağa girdi ve "Hiçbir şey olmadığına emin misin?" sorunuza (sırtı size dönük) "Evet," cevabını verdi.
Ama bir şey oldu.
Siz ne olduğunu bilmiyorsunuz.
O ne olduğunu (veya olmadığını) biliyor ama size söylemeyecek.
Ertesi sabah aynı âlem devam edince anlıyorsunuz ki surat asma fırtınası var.
Son zamanlarda böyle bozuk havalarla ara sıra karşılaştığım için bu işi bir anlayayım dedim ve şunları öğrendim:
"Surat asmanın merkezinde kafa karıştırıcı bir bileşim var:
Surat asan kişi haşmetli bir öfke içindedir ve eşit derecede haşmetli biçimde öfkesinin nedenini açıklamama kararındadır.
"Çılgınca, karşısındakinin onu anlamasını ister ama anlaması için yardımcı olmamaya, surat asmasına neden olan şeyi açıklamamaya azimlidir.
"Surat asmanın püf noktası bu açıklama konusudur.
"Surat asılmasına maruz kalan kişi (bir sevgili, mesela) bunun nedenini öğrenmeye ihtiyaç duyuyorsa böyle bir açıklamaya layık değildir:
"(Lep demeden leblebiyi anlamamıştır, çünkü. Gerçekten sevseydi söylemeden anlayıverirdi.)
"Ama üzülmeyin.
Surat asmak röveşata bir iltifattır. Karşı taraf sizi o kadar sayıyor, size o kadar güveniyor ki onu kıran şeyi söylemeden anlamanızı bekliyor.
Bilmiyorum, bu açıklama sizi tatmin etti mi.
Beni etmedi çünkü hiçbir yerinde "ham" kelimesine rastlamadım.
Olgun kişi hoşlanmadığı bir söz veya hareket karşısında öfkesini içine atıp somurtmaz. Neye canı sıkıldıysa anında söyler.
O anda, hemen, beni üzdün veya kırdın der ve alacağı tepkiye bakar.
Tepki olumlu ise, karşısındaki gönül almaya çalışıyorsa, hayat devam eder.
Değilse, karşıdaki bir hödükse mesela, tas tarak toplanır ve hayat başka birisi ile başka bir yerde devam eder.
Surat asmak, küsmek, içine atmak, huysuzluk, hamlık alametleridir. Kişiyi çekilmez yapar. Öfkeyi karşı tarafa aktararak sorunu büyütür.
Ama siz bana bakmayın.
Canınız ne istiyorsa onu yapın.
Bana bir şey olmaz. Surat-asma-geçirmez yeleğim sırtımda.
Aldım elime sazımı, Neşet Ertaş (1938-2012) gibi:
Niye çattın kaşlarını
Bilmiyom yar suçlarımı
Ölürsem ben saçlarını
Yolma gayrı yolma.
diyom.