Tunus ve Mısır’dan sonra Libya’yı da etkisi altına alan diktatörlük karşıtı protestolara, ülke lideri Kaddafi’nin meydan okuması ve ülkeyi iç savaşa sürükleyen bir tavır sergilemesiyle, geçen hafta Ortadoğu’da tansiyon ciddi anlamda yükseldi.
Bölgede krizin yayılma ve uzama riski petrol fiyatlarında ani yükselişle kendini gösterirken; ekonomik ve finansal dengelere ilişkin endişeli bir tutuma da neden oldu.
Ortadoğu krizi, küresel piyasalara aradığı düzeltme fırsatını vermiş oldu.
Bu doğrultuda, risk algılaması göstergelerindeki yükseliş dikkat çekiciydi. VIX endeksi 15’lerden 22’nin üzerine çıkarken; kısa vadeli para ve bono piyasası oranları arasındaki farkı gösteren TED spread de benzer bir artış gösterdi.
Hafta başında yön arayışında olduğunu belirttiğimiz Euro-dolar paritesi, Ortadoğu ve AB risk unsurlarına karşın, Avrupa Merkez Bankası’ndan gelebilecek faiz artışı beklentisiyle 1,37-1,38 bandına yükseliş yönünde hareket etti. Fed Philadelphia Başkanı Plosser’in “tahvil alımının planlanandan daha erken sonlandırılabileceğine” ilişkin açıklamasının etkisi ise sınırlı kaldı.
Piyasaları bu hafta neler bekliyor
Petroldeki yükselişin kalıcı olması, ekonomik ve finansal dengeler açısından önemli bir tehdit.
Ortadoğu krizinin yayılması ve uzamasına bağlı olarak petrol fiyatlarındaki yükselişin kalıcı olması, en korkulan senaryolardan biri olan “stagflasyon” riskini gündeme getirebilir.
Yüksek petrol fiyatları bir taraftan enflasyonda yukarı yönlü baskı oluştururken, diğer tarafta büyümede aşağı yönlü riskleri artırıyor. Ekonomik toparlanmayla ilgili olumlu sinyallerle gündem dışı kalan “çift dip” senaryosunun tekrar canlanma çabaları görülüyor.
Bu risk unsurunun gerçeklik kazanması durumunda, özellikle gelişmiş ülke merkez bankalarını oldukça zorlu bir dönem bekliyor olacak. Bir taraftan artan enflasyon risklerine karşı faizleri artırma baskısı, diğer taraftan zayıf büyüme tablosunda böyle bir politika tercihinin yaratacağı sıkıntılar.
Şimdilik bu noktada değiliz. Özellikle, Suudi Arabistan’ın halkın refahını artırmak için açıkladığı 36 milyar dolarlık kaynak aktarımı ile ilk adımı atması rahatlatıcı oldu.
Ancak, yeterli değil.
Ortadoğu ile ilgili olarak kalıcı güven ortamı oluşana ve petrol fiyatlarındaki yükselişin ikincil etkileri ortaya çıkana kadar piyasa dalgalanmaları devam edebilir.
ECB’nin “şahin” duruşu ne kadar güçlü olabilecek?
Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) 3 Mart’ta yapacağı faiz toplantısında, enflasyon riskleri konusunda daha sert bir dil kullanması hatta faiz artırabileceği bile düşünülüyor. En son anketlerde, bu haftaki toplantıda faiz artırımı kararı verilmesini bekleyenlerin sayısının, artmaması yönündeki beklentilerin önüne geçtiği görülüyordu. Nitekim hem AMB’den hem de Fed’den enflasyona karşı önlem almaya hazır olduklarına dair açıklamalar da geldi.
Ancak, petrol fiyatlarındaki artışın büyümede neden olduğu aşağı yönlü riskler, merkez bankalarını mevcut para politikalarından “çıkış” konusunda aceleci davranmamaya itebilir. Bu durumda da, AMB’nin enflasyon konusundaki söylemini “risklerin sadece kısa vadede değil orta vadede de gündeme gelebileceği” şeklinde değiştirmekle yetinmesine neden olabilir.
AB’de liderler zirvesi başlıyor
Mart ayı ile birlikte AB kurtarma fonu stratejisinin netleşmesine ilişkin görüşmeler başlıyor. İlki, 14 liderin katılacağı ve Finlandiya’da yapılacak 4 Mart zirvesi. Bu toplantıda, 11 Mart’taki zirvenin hazırlıklarına odaklanılması bekleniyor. 14 ve 21 Mart toplantılarının takip edeceği borç sorunu çözüm görüşmelerinin 24-25 Mart’taki nihai zirvede, kurtarma fonunun kullanım alanları, ortak tahvil çıkarılması, sorunlu ülkelerin tahvil alımları gibi konularda somut kararlara ulaşması bekleniyor.
Yeni stres testi 2 Mart’ta başlıyor. AB bankalarının değişebilecek ekonomik koşullara göre sermaye ihtiyacını belirlemeye yönelik yeni stres testinin metodolojisi 2 Mart’ta açıklanacak. Stres testinin ilk aşamasına göre daha sıkı koşullar içermesi beklenen ikinci aşamanın uygulaması ilk yarı boyunca gerçekleşecek ve daha sonra sonuçlar açıklanacak.
Önümüzdeki ay boyunca yapılacak AB zirvelerinde ortak bir yol üzerinde uzlaşmaya varılması, stres testine yönelik bu zorlu sürecin başarılı bir beklenti yönetimiyle yürütülmesi açısından önemli olacak.
Ayrıca, sorunlu AB ülkelerinin borçlanmaları da, Mart ayı ile birlikte artan geri ödemeler nedeniyle daha fazla ön planda olacak. Portekiz, bu çerçevede geri alım ihalelerini devam ettiriyor. Mart’ta 3,8 milyar Euro, Nisan’da 4,3 milyar Euro ve Haziran’da ise 4,9 milyar Euro geri ödemesi bulunuyor. Bu hafta da, 6 ve 12 aylık ihaleler düzenleyerek 750 milyon-1 milyar Euro arasında geri alım planlıyor.
Büyüme ve enflasyon verilerine farklı yaklaşım
Petrol fiyatlarında yaşanan yükseliş sonrasında, büyüme ve enflasyon verilerine karşı farklı bir yaklaşım gözlenebilir. Yüksek petrol fiyatlarının önümüzdeki dönemde büyüme rakamlarını olumsuz etkileyebileceği öngörüsüyle, mevcut dönem olumlu büyüme rakamlarına tepki sınırlı kalabilir.
Diğer taraftan, enflasyon cephesinden gelebilecek yüksek rakamlar, önümüzdeki dönemde bu riskin daha da artacağı beklentisiyle piyasalarda daha fazla endişe yaratabilir.