Küresel enerji talebi, gelişmiş ülkelerin sınırlarını da aşarak hızla büyüyen ülkelerin de uykularını kaçırır noktaya geldi.
Dünya enerji ihtiyacını önemli ölçüde artırmakta. Bu artışla beraber rezervleri yüksek ülkelerde direkt ya da dolaylı dış müdahaleler de beraberinde geliyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın raporunda; dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde 40,6’sı Orta Doğu’da görünmekte. Bölgede İran yüzde15,8 birinci, Katar yüzde 13,5 ikinci durumda. Orta Doğu’da İran ve Katar arasında dünya rezervlerinin yüzde 29,3; bölge rezervinin yüzde 72’sini oluşturan Katar tarafında “Kuzey Sahası”, İran tarafında “Güney Pars” olarak adlandırılan rezerv sahasının yüzde 60’ı henüz bağlanmamış (uncommitted) statüde olması, bölge doğalgaz arzını boru hattı sevkiyatı ve LNG olarak büyümesini sağlayacak en büyük kaynak.
Dünya petrol rezervlerinin yüzde 57’si yine Orta Doğu’da. Suudi Arabistan yüzde19,8 ile en yüksek rezerve sahip iken, İran yüzde 10,3 ile Orta Doğu’da ikinci, Venezüella’dan (yüzde12,9) sonra dünya üçüncüsü.
Asya’nın enerji rezervleri, Kazakistan ve Türkmenistan
Uluslararası Enerji Ajansı'nın verilerine göre, Orta Asya’nın en büyük ekonomisine sahip Kazakistan’ın gelecek 10 yıl içerisinde dünyanın en çok petrol ve gaz ihraç eden ülkesi olacağı belirtilmiş.
Ajansın verilerinde, 2015 yılında Kazakistan'ın, petrol üretiminin günde 2 milyon varili aşan birkaç ülkeden biri haline geleceği görünüyor. Ön tahminlerine göre, 2025 ve 2030 yılları arasında Kazakistan'ın günlük petrol üretiminin 5.4 milyon varil olacağı hesaplanmış.
Türkmenistan ise dünyanın en büyük gaz rezervlerine sahip ülkeler arasında yer alıyor. Türkmenistan'ın, günümüz itibariyle yapılan değerlendirmelere göre 20,8 milyar ton ham petrol ve 24,6 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunuyor.
Bunda özellikle Güney Yolöten-Osman doğalgaz yatağı önemli etken. 2008 yılında Gaffney, Cline & Associates şirketi tarafından yapılan uluslararası rezerv değerlendirilmesinde söz konusu bölgede 14 trilyon metreküp doğalgaz rezervi olduğu görünüyor.
Türkmenistan bu yatağın işletmeye açılması için Çin başta olmak üzere Güney Kore ve Birleşik Arap Emirlikleri enerji şirketleri ile 10 milyar dolarlık anlaşma imzalamış. Türkmenistan'da, Yolöten bölgesi başta olmak üzere, diğer bölgelerde de doğalgaz arama çalışmaları devam ediyor.
Türkmenistan, İran, Rusya ve Çin ile devam eden doğalgaz ihracat sözleşmeleri çerçevesinde bu ülkelere gaz ihracatını gerçekleştiriyor. İran ile de 8 milyar metreküplük doğalgaz ihracatını 14 milyar metreküpe çıkartan Aşkabat, önümüzdeki yıllarda bu miktarı 20 milyar metreküpe çıkarmayı hedefliyor.
Ülkede planlanan uluslararası boru hattı projelerine verecek kadar rezerve sahip olduğunu biliniyor. Rezervler; Rusya, Çin, İran hattının yanı sıra proje aşamasında olan Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan doğalgaz boru hattı ve Avrupa için yetecek miktarda gaza sahip.
Enerji talebi arttıkça dış müdahalelerde artıyor
Çin ve Hindistan ile tüketimini kontrol altına almayan ABD’nin sebep olduğu yükselen küresel enerji talebi, dünya enerji ihtiyacını önemli ölçüde artırıyor.
Tüketim kontrolü, ilk başvurulacak yöntem olmasına rağmen dünya bunda başarılı olamıyor. Başta OECD olmak üzere ekonomisi gelişmiş ülkelerin, talebi kontrol/kısma yönünde politikalar geliştirmedikleri bir süreçte, tüm tüketici ülkelerin petrol ve doğalgaz taleplerindeki artış, yakın gelecekte küresel enerji pazarında ciddi sıkıntılara yol açacak.
ABD’deki düşünce kuruluşu CSIS’ın (Center for Strategic and International Studies) Orta Doğu coğrafyası ile ilgili 2005 yılında yayımladığı “ABD’nin Değişen Dengeleri ve Ortadoğu Enerji İhracatına olan Global Bağımlılık” başlıklı raporunda, dikkat çekici bilgiler yer almakta.
Raporda; ABD Enerji Enformasyon İdaresi’nin (EIA) yaptığı talep projeksiyonlarını referans vererek 2001 ve 2025 yılları karşılaştırmalı petrol taleplerinin Kuzey Amerika için yüzde 91, Japonya yüzde 50, Çin yüzde 570, Pasifik ülkeleri yüzde 104, Batı Avrupa yüzde 62 artış göstereceği açıklamış.
Rakamlara dikkat ettiyseniz büyüyen ekonomilerin aşırı artan talepleri ciddi sıkıntılara yol açacak düzeyde.
Bu artışa bağlı olarak yakın ve orta vadede görünen problem, başta ABD olmak üzere enerji talebi yükselen ülkelerin; Orta Doğu ve Kuzey Afrika -MENA bölgesi enerji ihracatına olan bağımlılığının bir süre sonra karşılanamayacak noktalara gelecek olması.
Ancak asıl sorun; enerji bağımlılığının artması ise kaçınılmaz olarak, enerji rezervleri yüksek olan ülkelerin bir şekilde kontrol altında tutulmasını beraberinde getiriyor olması. Özellikle ABD’nin Orta Doğu'da uyguladığı politika ve yaptırımlar buna iyi bir örnek teşkil ediyor. Bu aynı zamanda, ABD’nin Irak'taki ‘’özgürlük’’ ve ‘’nükleer tehdit’’ safsataları da asıl gerekçesini oluşturuyor.
Orta Doğu'nun petrol ve doğalgaz rezervleri aşağı yukarı kontrol edildiğine göre sıradaki Kazakistan ve Türkmenistan'daki doğalgaz rezervlerinin de çoktan masaya yatırılmış olması gerekiyor. Çünkü bu ülkelerdeki hesaplanan rezervler oldukça yüksek ve başta coğrafi yakınlık nedeni ile de Çin’in ilgi alanına giriyor.
ABD’nin ve bölgede etkin olduğu bilinen İngiliz petrol şirketlerinin, Kazakistan ve Türkmenistan'daki doğalgaz rezervleri ile ilgili senaryolarını bilmek zor. Ancak, bu ülkelerin enerji rezervleri yüzünden birçok olaya gebe olduğu kesin.
Aslında asıl sorun, bu iki ülkenin bu işten yara bere almadan çıkıp çıkamayacağı.
Bunu da, izleyip göreceğiz.