Mart ayında beklentilerin oldukça üzerine çıkarak 9,8 milyar dolara ulaşan cari açık, ilk bakışta açığın hız kazanması anlamında oldukca endişe verici.
Ancak ayrıntılara bakıldığında, artışın tamamen doğrudan yatırımlara ait yurtdışına yapılan transferlerden kaynaklandığı görülmekte. Gerçekten de bu kalemde, mart ayında 1,4 milyar dolarlık bir çıkış sözkonusu ve gelecek dönem trendi açısından sinyal niteliği bulunmuyor.
Diğer taraftan, dış borç faiz ödemelerinde geçen yıla göre yavaşlama dikkat çekici. Önümüzdeki aylarda, cari açığı dizginleme anlamında olumlu bir katkı unsuru.
Yüksek cari açık rakamının olumsuz etkisini azaltan diğer önemli bir gelişme de finansman tarafında. Cari açıktaki genişlemenin yarattığı baskının daha da artmasına neden olan kısa vadeli ağırlıklı finansman, yılbaşından beri daha sağlıklı finansmana geçiş anlamında gösterdiği iyileşmeyi mart ayında belirginleştirmiş görünüyor.
Reel sektörün uzun vadeli borçlanmasında mart ayında önemli bir artış dikkat çekiyor.
Ayrıca, bankaların sendikasyon kredilerinin de mart finansmanına katkısı yüksek.
İthalat finansmanı için kullanılan kısa vadeli ticari krediler de, nette anlamlı seviyede “pozitif” tarafa geçmiş görünüyor.
Kaynağı bilinmeyen döviz girişleri, yılın ilk iki ayındaki kadar güçlü olmasa da devam ediyor. Bu arada, ilk iki ayın rakamlarında aşağı yönlü revizyonlar dikkat çekiyor. İlk aşamada “net hat ve noksan” kalemine kaydedilen girişlerin, bankaların efektif ve mevduat kalemlerine yansıtıldığı görülüyor.
Sonuç olarak, martta açıktaki artışın geçici unsurlardan kaynaklanması nedeniyle, yıl sonu cari açık tahminini, sadece mart artışı kadar yani 63 milyar dolardan 64,7 milyar dolara yükseltebiliriz.
Finansman tarafındaki iyileşmenin devam etmesi ve cari açıkta da önlemlere paralel yavaşlamanın görülmesi halinde, cari açık kırılganlığında önümüzdeki aylarda bir rahatlama gözlenebilir.