Uluslararası piyasalarda dalgalanmaların artacağı bir haftaya giriyoruz.
Bu hafta, bir dizi kritik gelişmeyi içermesi dolayısıyla piyasalardaki dalgalanmalar artabilir. Japonya ve ABD merkez bankalarından sinyaller, AB maliye bakanlarının borç krizine yönelik görüşmeleri, stres testlerinin yayımlanmasıyla ilgili hazırlıklar, üçüncü çeyreğe ilişkin ekonomik veriler, ikinci çeyrek bilanço beklentileri risk algılamasında farklı hareketlere yol açabilir.
Borç görüşmeleri ve stres testleri baskı unsuru olarak karşımıza çıkabilecekken; Japonya ve ABD ekonomilerinden toparlanma sinyalleri destek unsuru olabilir.
Ayrıca, ikinci çeyrekte genel ekonomik aktivitede gözlenen yavaşlamanın bilançolara sınırlı yansıyıp yansımayacağı oldukça önemli.
İç piyasada bu hafta
Merkez Bankası’nın iç talepte yavaşlama öngörüsünü koruduğunu izliyoruz. Dolayısıyla, politika faiz oranlarında artışa uzak tutumu devam ediyor. Küresel ekonomiden gelen farklı yönde sinyaller de bu tutumu destekliyor.
Ancak bu tutum aynı zamanda, krediler ve cari dengedeki gelişmelere olan duyarlılığı artırırken, buradan rahatlatıcı sinyaller gelene kadar para politikasının güvenilirliğinin kalıcı olarak oluşmasına da engel oluyor.
Son dönemde iç politik gerginliklerin yumuşama eğilimi göstermesi ve hükümetin programı sunmasının ardından gerekli tedbirleri kararlılıkla alacağını söylemesi, para politikası tarafındaki hassasiyet karşısında önemli bir dengeleyici unsur oldu. Bu eğilimin sürmesi piyasalardaki kırılganlığın azalması açısından önemli olacak.
Sanayi üretimindeki yavaşlamanın Mayıs ayında da sınırlı bir şekilde devam ettiğini izliyoruz. Düzeltilmemiş verilerde yıllık üretim artışı % 8 ile beklentilerin hafif üzerinde gerçekleşmesine karşın; mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış üretim endeksi son dört aydır yavaş hızla da olsa aşağı trendini koruyor.
Ocak ayındaki tepe noktasına göre, üretim endeksi Mayıs sonu itibariyle % 2,8 gerilemiş durumda. Haziran ayından itibaren yavaşlama hızının daha belirginleştiği görülebilir.
Nitekim Mayıs ayının ayrıntılı verilerinde, düzeltilmemiş rakamlarda bile, ekonominin diğer sektörlerine girdi sağlayan kimya sektöründe % 4,7’lik aylık düşüş ve otomotiv sektöründe sadece % 0,1’lik artış yavaşlama öngörülerini destekler sinyaller veriyor. Otomotiv sektörünün son iki yılda Mayıs aylarında % 10’un üzerinde aylık artışlar gösterdiği gözönüne alınacak olursa, bu yılın zayıf performansı dikkat çekiyor.
Ayrıca, bu yılın Mayıs ayında genel üretim endeksine petrol tarafından önemli bir katkının geldiği gözleniyor. Yani, petrol dışı üretimdeki yavaşlama daha belirgin.
Dolayısıyla, her ne kadar büyüme oranı ikinci çeyrekte de yüksek seviyede gerçekleşecek olsa da (kesinleşmemiş tahminlerimize göre % 7 civarına işaret ediyor), yavaşlama sinyalleri üçüncü çeyrekten itibaren büyüme hızında belirgin bir yavaşlamanın gözlenebileceği beklentisini destekliyor.