Ululslararası piyasalarda son dönemde farklı yönde gelen sinyaller, emtialarda ciddi fiyat hareketlerine neden oluyor.
Volatilite artışının çarpıcı seviyelere ulaşmasıyla ön plana çıkan altın fiyatları da, kimi zaman genel emtia davranışına paralel davranıyor; kimi zaman da artan risk algılamasına karşı güvenli yatırım aracı olarak karşımıza çıkıyor.
Piyasa volatilitesinin arttığı her durumda ise, küresel kriz boyunca yaşanan ralliyle nominal rakamlarda sürekli rekor seviyelere imza atan altın fiyatlarında trendin dönüp dönmediği gündeme geliyor.
Oysa, küresel ekonomik görünüm, merkez bankalarının politikaları ve parasal büyüklükler, maliye politikaları gibi kritik göstergelerden yansıyan sinyallere bakıldığında, altın fiyatlarındaki rallinin hala sonuna gelinmediği açık bir şekilde görülüyor.
Saydığımız bu göstergelere tek tek değinmek gerekirse, öncelikle küresel ekonomik görünümle ilgili belirsizliklerin tamamen ortadan kalkmadığı açık. Büyüme hızında yılın ikinci çeyreğinde gözlenen yavaşlamanın boyutu ile ilgili olarak, ekonomik verilerden son dönemde oldukça farklı sonuçlar geliyor.
Nitekim bu durum, özellikle gelişmiş ülke merkez bankalarının gevşek para politikasından çıkış adımlarını sürekli ertelemesine neden oluyor.
Hatta bir süre önce gündemden kalkmış olan ABD’deki üçüncü parasal genişleme olasılığı bazı analizlere girmeye başladı bile. Henüz bu yöndeki sinyaller güçlü olmamakla birlikte, bu olasılığın tartışılması bile parasal sıkılaşma hamlelerinden bir süre daha uzak durulacağı beklentisini güçlendiriyor.
Ekonomik dengelerde genel bir sorun olarak karşımıza çıkan yüksek kamu açıkları ise, önümüzdeki dönemde maliye politikaları üzerindeki baskıların artmasına neden olacak gibi. Bu durumda da, büyüme görünümündeki risklerin artmaması için para politikasına daha fazla iş düşecek. Nitekim, ABD’nin kredi notuna yönelik son gelen uyarılar, kamu açıklarının azaltılması ve güvenilir bir maliye politikasında uzlaşılması için baskıları artırmış durumda.
Tabii, sorunlu AB ülkelerinde yaşanan borç krizinin de kısa sürede çözülmesinin beklenmediğini unutmamak gerekiyor.
Ortaya çıkan bu tablo bizi, altın fiyatlarında rallinin henüz sonuna gelinmediği sonucuna götürüyor.
Peki, mevcut seviyeler bu görüşümüzü destekliyor mu?
Diğer bir ifadeyle mevcut seviyeler, altında bir balonun oluştuğuna işaret ediyor mu?
Farklı birkaç kritik endikatöre baktığımızda, bu sorunun cevabının “hayır” olduğunu görüyoruz.
Mesela, altının 1970’ler ve 80’ler arasındaki dönemde yaşanan ralli hareketine kıyasla, son yıllarda yaşanan yükseliş hareketinin çok daha yavaş ve istikrarlı olduğunu görüyoruz.
Diğer bir kıyaslama olarak, ABD’deki parasal büyüklüklerin hacimlerine bakıldığında, altın fiyatlarında gidilecek epey yol olabileceği görülüyor. Mesela altının 1934 yılında revalüe edilmesinden beri basılan para miktarını karşılamak için altın fiyatlarının gelmesi gereken seviye olarak, M1 göstergesi gözönüne alındığında 3.000 dolarlar, M2 göstergesinde ise 7.000 dolarları telaffüz etmek mümkün.
Bu da bizi, altında henüz balonun oluştuğunu söylemek için erken olduğu sonucuna ulaştırıyor.
Yani, altında yaşanabilecek düzeltme hareketleri yatırımcılar tarafından hala tekrar biriktirme fırsatı olarak kullanılabilir.
Peki hangi seviyeleri önerebiliriz?
Yaşanan son hareketlerle, 1.570 dolarlardan gelen düzeltme hareketinin 1.470-1.460 dolar seviyesinde kendine destek buldu.
1.410-1.450 dolar bandının alım için fırsat olarak olabilir.
Son düzeltme hareketinin geldiği 1.570 dolar seviyesinin geçilmesi halinde ise, 1.750-1.795 dolar seviyesinin hedef olması beklenilebilir.