Obama telefonda Talabani’ye, “ Unutmayın, ABD Iraklı Kürtlerin koruyucusudur. Biz gideceğiz, siz de İran’ın etkisine gireceksiniz” diyor. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani öfkeleniyor ve yanıtı “ İran bizi rahatsız etmez, yarın gidebilirsiniz” oluyor. Bu diyalog 8 aydır yaşanan hükümet krizinin sona ereceği gün geçiyor. ABD son bir hamle yapıyor. Sözlerin tercümesi ise şu: “Cumhurbaşkanı Kürtlerden olmasın.” İşte 8 aydır hükümet kurulamamasının altında yatan şifre bu.
8 ay sonra yine bir Şii-Kürt ittifakı söz konusu. Ancak bu 8 ay içinde tüm kesimler hükümeti kurdurmamak üzerinden politika yürüttü. Dışarıda ABD, Türkiye, Suudi Arabistan bir yanda, İran diğer yanda, içerideyse Şii, Sünni ve Kürtler koparabilecekleri maksimum tavize kadar bekledi.
ABD'nin nafile çabası
Şimdi Başbakan, 89 sandalye ile seçimden ikinci çıkan Şii kökenli Maliki. Söylendiği gibi İran yanlısı değil, ama ABD bastırınca İran’ın yanında gibi durdu. Kürtler sonunu kadar direndi, ABD ve Türkiye’nin tercihinin tersine cumhurbaşkanlığını aldı. Sünniler sadece meclis başkanlığı ile yetindi. Yani Amerika bu seçim özelinde oynadığı tüm kozları kaybetti. Türkiye ve Amerika’nın tercihi laik Şii ve Sünnilerin listesi İrakiye ve lideri İyad Allavi’ydi. Seçimden birinci çıkan Allavi’nin Irakiye grubu bölündü bir kısmı meclis dışında kaldı.
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı için Sünni kökenli Tarık Haşimi konusunda bayağı uğraştı. Şiilerden öte bu konuda Kürtleri ikna etmek gerekiyordu. ABD Kongresi’nden bir heyet bile Bağdat'ta, Kürtleri devlet başkanlığından vazgeçmeleri konusunda ikna edemedi. 2003’teki işgalden bu yana Irak’taki nüfuzu hiç olmadığı kadar azalan ABD, yeni bir hükümetin kurulması aşamasında Irak’ta açık bir politik yenilgiyle karşı karşıya. Türkiye de 8 ay boyunca yanlış ata oynadı, son anda yaptığı manevra ile durumu kurtarmaya çalıştı. Bu durum her iki ülkenin Irak’taki gelişmeleri tam okuyamadığını gösteriyor.
Kürtlerin manevrası
ABD ve Türkiye Sünni Arap-Kürt dengesini tahlil edemedi. Irak’ta Kürtlerin daha uzun bir süre Sünnilerle yıldızının barışması zor. Anfal ve Halepçe günlerini unutmak kolay değil. Sünniler Kürtlere Baas rejimini ve Arap milliyetçiğini hatırlatıyor. Bu nedende bir süre daha Sünnileri etkin bir makamda görmek için Kürtleri ikna etmek zor. Ayrıca “bizi dışlarsanız biz de kendi yolumuza gideriz” kartını kullanıyorlar. Irak bunu kaldırabilecek durumda değil. Aslında Türkiye de bunları biliyor. Bu seçimde de Kürtler çözümün anahtarını ellerinde tuttular.
Türkiye bunları bilmesine rağmen Celal Talabani’yi ekarte etmek istedi. Türkiye’nin seçim öncesinde uyguladığı “tüm gruplara eşit mesafe politikası” seçim sonrası rotasından kaydı.. Türkiye belki hükümetin kurulmasında etkin rol oynadı, ama istediği hükümet kompozisyonunu oluşturamadı. Kürtler, ABD ve Türkiye’nin manevrasına direndi ve kazandı. İran da kendine yakın bir hükümet kurduramamasına rağmen kârlı çıktı.
Bağdat'ta suskunluk Süleymaniye'de sevinç
Bağdat sokaklarında hükümetin kurulmasına yönelik herhangi bir sevinç gösterisine rastlanmıyor. Başbakan Maliki taraftarlarında bile heyecandan iz yok. Sünniler ise yine kandırıldıklarını düşünüyor. Ayrıca Sünniler hükümetin dışında kaldıkça güvenlik giderek bozuluyor. İstikrar gelmiyor. Bu yüzden ABD ve Türkiye Sünnileri parlamento denklemine sokmak için çaba sarf etti. Ama bu illaki bir Sünninin cumhurbaşkanı olması anlamına gelmiyor. Çünkü Irak’taki güç dengesi henüz buna hazır değil. Bağdat’ta pek kimse memnun değilken Süleymaniye ve Erbil’de sevinç havası hakim. Talabani’nin yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi, Mesut Barzani’nin hükümet kurma çalışmalarında önemli rol oynaması Kürtlerin kendilerine güveninin pekiştiriyor. Bundan sonra da Kürtler olmadan Irak’ta hükümet kurmak zor.