Türkiye 30 yıldır deja vu yaşamıyor. Kürt sorunu ile ilgili herhangi bir konuda birkaç adım atılsa önüne sürekli set çekiliyor, frene basılması için kanlı bir eylem planlanıyor. Ama yeni, farklı bir sürecin kapıyı çaldığının da farkında olmamız gerekiyor. Artık kimse Kürt sorununu 10 yıl öncesine bile götürebilme yetenek ve şansına sahip değil. Hükümet, ordu, PKK, BDP de bunun farkında. Ancak bugünden yarına her şeyin değişmeyeceğini de biliyoruz. Çünkü 30 yıldır devam eden bir sorunun hemen çözülmesini beklemek de safdillik olur.
xxx
Ancak, son dönemdeki gelişmeler, yaklaşımlar ve açıklamalara bakacak olursak yeni dönemin ipuçlarını bulabiliriz.
Geçen hafta uluslararası arabulucu Ahtisarri’nin gelişi, Cumhurbaşkanı Gül’ün New York yolundaki açıklamaları, Abdullah Öcalan’ın haftalık avukat görüşmesindeki söyledikleri, AKP’nin referandum sonrası pozisyonu ve Kürt illerindeki STK’ların girişimlerinin karşısına birileri Hakkâri’deki katliamla çıktı. Tüm bunları birlikte ele aldığımızda sorunun çözümü önünde ayak sürüyenlerle, yeni arayışlar içinde olanların birbirinden ayrı ama paralel süreçler yürüttüğünü görebiliriz. Bu iki çizgi, bu çizgiler içinde irade ve inisiyatif kullanan Türkiye’nin de yönünü çizecektir. Bu yön kanlı bir çatışma ve terör süreci ya da zamana yayılmakla birlikte silahların bırakıldığı zor, zahmetli, ama Türkiye’nin birlikte yaşama isteğini belirleyen. bir süreç olacak.
Xxxx
- Ahtisarri’nin, Türkiye ziyaretinden sonra yaptığı açıklamanın en dikkat çekici yönü muhtemel bir ateşkesin uluslararası güçler tarafından denetlenebileceği idi. Bu ziyaret sorunun artık çözümünün uluslararası zeminlerde daha sık ele alınacağının ilk adımı olarak değerlendirilebilir. Ancak, Kürt sorununu Türkiye’nin kendi dinamikleri ile çözmesi en hayırlısıdır ve Türkiye bu yeteneğe hala sahiptir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sorunun çözümü konusu daha soğukkanlı gibi duruyor. New York yolundaki “PKK ile konuşmak bir metot meselesidir” sözleri belli bir görüşme, diyalog, nabız yoklama sürecinin başladığının göstergesi sayılabilir.
- Abdullah Öcalan’ın avukat görüşmelerindeki “burada hedef, benimle yapılan görüşmeler de olabilir. Burada oldukça anlamlı görüşmeler oldu. Çok anlamlı sonuçları da olabilirdi. Tam bu esnada Hakkâri'de bu patlamanın olması oldukça düşündürücüdür” sözleri gerçekten düşündürücü. B sözlerden belli çevrelerin Öcalan’la nabız yokladığı sonucunu çıkarabiliriz. Bundan rahatsız olanların da (PKK içinde veya dışında) bulunduğu söylenebilir. Bunların kim olduğuna gelince: Jitem, PKK’nın farklı uzantıları, çevre ülkeler olabilir.
Kürt sorunu Türkiye’nin sorunu olduğu kadar Irak, Suriye, İran’ın da sorunudur. Türkiye’deki bir çözüm diğer ülkeleri de farklı şekilde etkileme kapasitesine sahiptir. Bu yüzden diğer ülkelerin hareketlerini dikkatle izlemek gerekir.
- Diyarbakır’daki STK'ların Cumhurbaşkanı, Başbakan ve CHP lideri ile eylemsizlik sürecinin devamı ile ilgili görüşme talepleri henüz karşılanmasa bile bu tür girişimlerin arttığını söylemek gerekiyor. Konunun sadece BDP üzerinden değil, sorunu kendine dert eden tüm kesimler üzerinden ele alınmasını yeni ve önemli bir adım olarak not düşmek gerekir. Ancak hükümetin, DTK temsilcileri Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’u kabul etmemesi manidardır. Bu nedenle diğer kuruluşlar da Başbakan'la görüşmemiştir.
- Kürt sorunun çözümünde hükümetin ön plana çıkması gerekmektedir. Özellikle bu yılki YAŞ ve referandum sonrasında sivil bir irade olarak öne çıkması olumlu olmakla birlikte artık bu konudaki mağduriyet söyleminin yerine inisiyatif alma dönemine geçmesinin vaktidir.
- PKK da artık yeni bir durum değerlendirme yaparak silah ve savaşla nereye kadar gidebileceğini hesaplamalı, bir anlamda zamanın ruhuna uygun olarak eylemsizliği ateşkese, ateşkesi silahlı güçlerini sınırın öte yakasına çekmeye başlamalıdır.
xxx
Sonuç olarak eylemsizlik kararının uzatılması olumlu bir gelişmedir. Kürt sorununun çözümünde yeni bir döneme girildiğinin işaretleri mevcuttur. Bu dönemde silahların sürekli suskun kalmasından başka çare yoktur. En önemlisi de PKK’nın silahlarını artık toprağa gömmesidir.