20 Ağustos 2013

Mısır’daki gerçekçi yol

Türkiye ‘Ortadoğu katarı’nda vagonları atarak ilerliyor. Birkaç yıl önce bölgenin yükselen gücü olma iddiasından, tek başına son sürat yol alan, menzili belli olmayan vagonsuz bir lokomotife dönüşmüş durumda

Türkiye ‘Ortadoğu katarı’nda vagonları atarak ilerliyor. Birkaç yıl önce bölgenin yükselen gücü olma iddiasından, tek başına son sürat yol alan, menzili belli olmayan vagonsuz bir lokomotife dönüşmüş durumda. Suriye, Irak, İran, belli ölçüde Lübnan’dan sonra son olarak Mısır’da lokomotiften ayrıldı. Suudi Arabistan, Katar, Emirlikler ve hatta Hamas bile konjonktüre göre hareket ediyor.

Mısır’daki cunta insanları öldürüyor; insanlık suçu işliyor. 5 kişiyle başlayan ölümler, yüzlerce kişinin katledilmesiyle devam ediyor. Mısır cuntası buna alışkın; Mısır toplumunun neredeyse yarısı bu duruma tepkisiz. Müslüman Kardeşler direniyor ancak cuntanın meydanlarda bekleyen barışçıl eylemcileri öldürmekten geri durmayacağı açık. Böyle bir durumda sorulacak soru şu: Cuntaya karşı durup ama öncelikle insanların katledilmesini önlemek ya da direnişi farklı yöntemlerle devam ettirmek mümkün mü ?  

Diyeceğim şu: Mısır’da direnişi desteklemek ama öncelikle insanların öldürülmesini engellemek gerekiyor. Bunun yolu ölümleri araçsallaştırmadan, direnişi tüm ülkeye yayarak, cuntayı şaşırtacak, ülkeyi kilitleyecek farklı eylemlerden geçiyor. Eylem yapmanın bin bir çeşidi var.

Ortada bir realite var. Darbe yönetimi, her türlü yolla darbe karşıtlarını öldürmekten çekinmiyor. Müslüman Kardeşleri farklı bir noktaya çekip gayri meşru hale getirmeye çalışıyor; silaha sarılmaya zorluyor. Bu noktadan sonra Müslüman Kardeşler yönetiminin yeni bir durum değerlendirmesi yaparak, kitlesini koruması, bir sonraki sürece hazırlıklı olması gerekiyor. Bu da öldürmeye her zaman hazır olan cuntanın elindeki bu kozu elinden alarak, yeni bir yol bularak gerçekleşir.

Bir başka yol da şu: Yine cuntayı meşrulaştırmadan farklı kanallardan iletişim ve arabuluculuk yollarını zorlamak. Bu işin de bin bir yolu var. Ancak amaç öncellikle katliamları durdurmak olmalı.

Türkiye’nin haklı bir biçimde darbeye karşı çıkışının yanında Mısır’la tüm köprüleri atması yerine, arka kanalları zorlaması gerekirdi. Bu şans giderek azalırken vakit hala geç değil. Yapılanlar Türkiye’nin bölgedeki iddiasıyla çelişiyor, Türkiye giderek yalnızlaştırıyor, Mısır’da herhangi bir muhatap bulmakta zorlanıyor. Türkiye’nin ‘dostları’ olan Suudiler, Katar, Emirlikler bile ortada görünmüyor. Türkiye’nin Sünni eksenli hatta ondan da öte İhvan hattında bir dış politika yürüttüğü algısı bölgede yerleşmiş durumda.  

Türkiye darbeye karşı çıkmak ama Mısır’daki iddiasını sürdürmek, Müslüman Kardeşlerin darbe dönemini en az zararla atlatmasını istiyorsa biran önce haklı çıkışını gerçekçi bir politika ile sürdürmek zorunda.

Mısır üzerinden Türkiye okumaları işe yaramıyor. Sıkışan dış politikanın içeriye tahvil edilerek konsolide edilmeye çalışılması da doğru değil. Çünkü farklı örnekler, farklı dinamikler. 

Mısır bölgenin en büyük ve en önemli ülkesi, cunta gidecek ama Mısır bu konumunu koruyacak. Türkiye, Mısır halkını, hatta Müslüman Kardeşler’i düşünüyorsa yeni bir yol haritası çizmesi gerekir.

İhtimal ve umudumuz az olsa da.

Yazarın Diğer Yazıları

Dağa çıkılmaması için önce dağdakilerin inmesi gerekiyor

Barış sürecine rağmen çok sayıda gencin Kandil’e yol alması belli bir güvensizliğin göstergesi mi?

Sandık birleştirmiyor, bölüyor!

Irak gibi insanların etnik ve mezhebi kökenlere göre hareket ettiği, oy kullandığı bir ülkede seçimler, tarafları bir araya getirmekten çok uzaklaştırıyor.

Kürtlere haksızlık mı yapılıyor?

Kürt hareketi tarihsel bir zihin altı ve tecrübeyle daha sabırlı ve temkinli ilerlemeye çalışıyor. AKP hükümetini eleştirmekten kaçınmıyor, sokakta yerini alıyor.

"
"