28 Nisan 2010

ERİVAN TOPU TÜRKİYE’YE ATTI

24 Nisan tarihi kadar artık öncesi de çok önemli son iki senedir, hatta sürprizlere açık...

Adı ne konursa konsun, nasıl algılanırsa algılansın tarihi tartışmanın ötesinde 24 Nisan Ermeniler için aynı anlama geliyor. Erivan’a hakim bir tepede bulunan Soykırım Anıtına çiçek bırakmak için binlerce kişi kuyrukta beklerken, bir gece önce Türkiye karşıtlığı ile bilinen radikal görüşlü Taşnak partisinin şehir merkezindeki yürüyüşünden eser yok. Taşnaklar bayrak yakıp, poster çiğnerken binlerce ziyaretçinin sessizlik içindeki yürüyüşüne bu kez sadece derinden duyulan ilahiler eşlik ediyor.
Protokollerin mecliste onaylanması sürecini askıya aldıklarını açıklayan Devlet başkanı Sarkisyan ile “Türkiye’nin sürekli oyalama taktiği ile yapay gerekçeler yarattığını” söyleyen Dışişleri Bakanı Nalbandyan en öndeler.
Türkiye Ermenistan ilişkilerinin gizli kahramanlarından Karadeniz Ekonomik İşbirliği Ermenistan Temsilcisi Samson Özararat, “din ya da ulusal kimlik önemli değil. Önemli olan herkesin sadece acıları paylaşması, siyasi tartışmaların ötesinde insani bir duruş göstermesi” şeklinde tarif ediyor 24 Nisan anlamalarını. Anıt çevresindeki sohbetlerin bir diğer konusu ise Taksim’de bir grup aydının 1915 de hayatını kaybedenler anısına düzenledikleri etkinlik  Özararat  “adı konmadan, karşılıklı ölenler anısına Ankara Maltepe camiinde dua bile okunabilir.” diyor
Ancak, bir grup aydının Taksim’de gerçekleştirdiği etkinliğin Erivan’da büyük destek bulduğu, heyecan yarattığı ve “Türkiye’de bir şeyler değişiyor” yorumlarına yol açtığı da söylenebilir.

24 Nisan sürprizleri

24 Nisan tarihi kadar artık öncesi de çok önemli son iki senedir, hatta sürprizlere açık. Geçen yıl 22 Nisan’da Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi kararlaştırılmış, yeni bir dönem başlamıştı. Tam bir yıl sonra Ermenistan yönetimi yine aynı gün sürecin olmasa bile protokollerin onaylanmasına ara verildiğini duyurdu. Bu durum iki ülke ilişkilerinin ne kadar nazik dengeler üzerinde olduğunu gösteriyor.
Aralarında NTV’nin de bulunduğu 5 gazeteciyi kabul eden Dışişleri Bakanı Nalbandyan “biz soykırımı bile ön koşul olarak koymadık. Hatta bunu yaparak çok büyük risk aldık. Ama Türkiye bu konu ile ilgili olmayan Karabağ’ı sürekli önümüze getirdi. Biz imzaya sadık kalmak istiyoruz. Ama partnerimizin de samimi olması lazım” diyerek sürecin uzun bir süre işlemeyeceğini ima ediyordu.
Hatta bazı kaynaklar Ermenistan Ulusal konsey toplantısında süreci tamamen rafa kaldırmayı bile düşündüğünü Devlet Başkanı Sarkisyan’ın bunu engellediğini söylüyor.
Alınan karar, süreci destekleyen ya da karşı çıkan herkes tarafından onaylanıyor. Gazetelerin manşetleri de buna uygun atılıyor. “Ne gül kaldı ne de gol” diyerek iki ülkenin futbol diplomasinin ile başlattığı sürecin sona erdiğini ilan edenler kadar “sabrımız taştı” diyerek daha sert yaklaşanlara da rastlamak mümkün.

Herkes kararı destekliyor

24 Nisan öncesi Erivan yönetiminin bu tavrını haklı bulanlar kadar yetersiz görenler de var.
Hükümeti oluşturan koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi Parti’nin sözcüsü milletvekili Edvard Sarmazanov’la yaptığımız görüşmede  “milli çıkarlarımızı koruduk. Süreç tek taraflı bizim zorlamamızla yürümez” diyor. Sürece başından beri tümüyle karşı çıkan, gösterilerde türk bayrağı yakarak gündemi kendilerine yontan Taşnak Partisi’nin Uluslararası Sekreterya şefi Giro Manoyan ise varılan noktadan tatmin olmamış gibi. Manoyan “bu yetmez protokoller tamamen ortadan kaldırılmalı” şeklinde konuşuyor. 
Süreç siyaseten bir süreliğine durmuş gibi görünse de bu durum her iki ülkenin iç politik denelerine de bağlanıyor. Türkiye’de 2011’deki seçimler öncesi AKP hükümetinin oy kaybetmekten çekindiği söyleyenlerle, Ermeni yönetiminin geçen yıl 24 Nisan öncesi protokollere evet diyerek 1 yıl önce aldığı riski taşıyamaz hale geldiğini düşününler de var.
Ermenistan Ulusal ve Uluslararası Çalışma Merkezinden Richard Giragosyan bir zamanlar Taşnak Partisi üyesi ve iflah olmaz Türkiye karşıtı isimlerden. Bugün ise “birbirimizi anlamalıyız” noktasına gelen bir araştırmacı. Giragosyan 1 yıllık süreç sonunda artık geriye dönüşün mümkün olmadığını anlatıyor. “Siyasi olarak bunlar yaşanacaktır. Ama geçen kısa süre içinde o kadar fazla ilişki gerçekleşti ki sivil inisiyatifler politik gelişmeleri aştı. Açılan bu kanal hepsinden önemli” diyor.
Kafkasya Enstitüsü Başkanı Aleksandr İskenderyan ise uluslar arası açıdan Türkiye’nin Karabağ sorununun önceleyerek Ermenistan ile ilişki kuramayacağını düşünüyor. Artık Türkiye ile Ermenistan dışında denklemde Amerika ve Rusya’nın da bulunduğunu söylüyor.
Erivan’da kısa vadede protokollerin meclise getirileceğini düşünün neredeyse yok gibi.  Dışişleri bakanı Nalbandyan dâhil bu konuda çok net: Türkiye adım atmadıkça biz harekete geçmeyeceğiz.
Ermenistan Türkiye ilişkileri bir 24 Nisan’da daha Erivan’ın en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Bir yıl önceki sürpriz başlangıç bir yıl sonra aynı tarihte tıkanmayla devam ediyor.
Bakalım önümüzdeki 24 Nisan iki ülke ilişkileri açısından nasıl bir sürprize sahne olacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Dağa çıkılmaması için önce dağdakilerin inmesi gerekiyor

Barış sürecine rağmen çok sayıda gencin Kandil’e yol alması belli bir güvensizliğin göstergesi mi?

Sandık birleştirmiyor, bölüyor!

Irak gibi insanların etnik ve mezhebi kökenlere göre hareket ettiği, oy kullandığı bir ülkede seçimler, tarafları bir araya getirmekten çok uzaklaştırıyor.

Kürtlere haksızlık mı yapılıyor?

Kürt hareketi tarihsel bir zihin altı ve tecrübeyle daha sabırlı ve temkinli ilerlemeye çalışıyor. AKP hükümetini eleştirmekten kaçınmıyor, sokakta yerini alıyor.

"
"