ABD Irak’tan sonra
Afganistan’dan çekilmenin yolunu arıyor. Temel problem aynı:
Amerika ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu NATO güçleri
çekildikten sonra ne olacak? Irak’ta General Petreaus’un
uyguladığı model Afgan’da tutacak mı? Afganistan kendi güveliği
ve yönetimini başarabilecek mi? Sorular çok çözümü hiç de
kolay değil.
Bu amaçla son
yılların en önemli Konferansı için aralarında Türkiye’nin de
bulunduğu 70’i aşkın ülke ve kurum bir araya gelerek bu
sorulara yanıt aradı. Afganistan’a bugüne kadar harcanan para 40
milyar dolar. Ama bu pek işe yaramış görünmüyor. Amerika
güvenliğin ve yatırımın paralel gitmesini istiyor. Örneğin
Türkiye, İmar timleriyle önemli alt yapı yatırımları
gerçekleştiriyor. Ama Türkiye, Afganistan’ı sadece Afganlar'ın
kurtarabileceğini savunuyor; açıkça söylenmese de Taliban’la
masaya oturma opsiyonu da var. Bu yüzden öncelikle Afgan güvenlik
güçlerinin eğitilmesini savunuyor Türkiye.
Irak taktiği tutar
mı?
Amerika Irak’taki
gibi bazı aşiretleri kendi yanına çekerek para ve silah vererek
Taliban’a karşı savaşmasını planlıyor. Irak’ta Sünni
aşiretleri, Uyanış Birlikleri adı altında bir araya getiren
Petreaus artık Afganistan’daki birliklerin komutanı. Petreaus
Irak’ta belli oranda başarılı olmuştu. Ama Afgan’daki iş
Irak'taki kadar kolay değil. Afganistan Paştun, Tacik ve
Özbekler'den oluşuyor. Taliban’ın tabanı Paştun. Paştun
aşiretleri örgütlerseniz Tacik ve Özbekler buna şüpheyle
bakarlar. Öncelikle Tacik ve Özbeklerin güvenliğini sağlamak
gerekiyor. Yöneticiler halktan kopuk ve yolsuzluklara bulaşmış
durumda. Çünkü Afganistan’daki sorun güvenlik kadar yolsuzluk.
Afgan halkı hala dünyanın en yoksulları arasında.
Asıl önemli konu
ise Taliban’la ilişki. Bunun iki boyutu var. Ilımlı Taliban
üyelerini kendi saflarına geçmek, ikincisi Taliban’ın etki
alanındaki aşiretleri para karşılığı silahlandırmak.
Aşiretler de Taliban’ın tabanı. Yani iş biraz karışık. ABD
uzun süre bu iki şıkka da karşı çıkarken yeni komutanla
birlikte gündemine aldı. Devlet Başkanı Karzai de Taliban ile
görüşmeye karşı çıkıyor. Aşiret örgütlenmesine ise sıcak
bakıyor. Gerçi Amerika ılımlı Taliban derken neyi kastettiği
hala belli değil. Ayrıca, Taliban ve El Kaide terörüyle mücadele
adına 2001’de ülkeyi işgal eden Amerika bu ilişkiyi nasıl
anlatacak.
“Bu aslında
Afganistan’ın niçin işgal ettiğinin bir göstergesi. Amaç
ülkeyi kurtarmak değil. Bush yönetimiyle başlayan ders verme
mantığının bir devamı. Yıllardır bir adım ileri gidilemedi.
Nitekim, bu pazarlık ülkedeki diğer etnik grupları da tedirgin
edecektir” deniyor.
Yolsuzlukların adı:
Karzai
Karzai yönetimi
yolsuzluklara batmış durumda. Amerika ise kendi adamı olan (Hamid
Karzai eski bir petrolcü, UNOCAL Petrol Şirketi’nin eski
danışmanlarından) Karzai bu kez de başaramazsa ABD petrolcüsünden
desteğini çekecek. Zaten neden Afganistan’ın başına
getirildiği herhalde anlaşılır. Üstelik Taliban’a yakın
gruplarla bağlantıya geçmek için gün sayıyorlar. Bu açıdan
Kabil’de düzenlenen konferans son şans olarak görülüyor.
Afganlar,
uluslararası toplumu eleştiriyor: “Bu konferans da diğerleri
gibi. Güzel konuşmalar yapılıyor, bildik vaatler var. Ama
yapılması gereken bu topluma insiyatif tanımak” diyorlar.
Hükümetin başarısız olması halinde uluslararası güçlerin
Taliban’la masaya oturacağına kesin gözüyle bakılıyor.
9 yıldır
Afganistan’da değişen pek bir şey yok. Denenen taktikler
tutmuyor. Karzai hükümeti başaramıyor. Gelen paraların nereye
harcandığını belli değil. Şimdi ABD Afgan hükümetinin
tepesinde sopa sallıyor gibi. Başarılı olamazsanız Taliban’ı
getiririm der gibi. İnsan sormadan edemiyor. Madem Taliban ile
masaya oturacaktınız niye Afganistan’ı işgal ettiniz? ABD
sorunu ahlaksız bir teklifle çözmeye çalışıyor.
xxxx
MERAKLISINA NOT
Mesele Dergisi’nin Temmuz
sayısında Osman Akınay ve Berat Günçıkan, bendeniz ile
Türkiye’nin dış politika macerası üzerine uzun bir söyleşi
yaptı. Tavsiye edilir. Okuyanlarla tartışabiliriz.