Fenerbahçe, ligin 5. haftasında, daha önce hiçbir maçta puan alamamış olan Başakşehir karşısında sezonun resmi maçlardaki ilk yenilgisi ile tanıştı. Olağanüstü yüksek tempoda oynanan, gerek fiziki ve gerekse zihinsel olarak çok efor harcadığı Frankfurt deplasmanından dönüşte geniş ölçekte bir rotasyon yapmak durumunda kalınca planlar ve oluşmakta olan ezberler bozuldu ve yenilgi göz göre göre geldi.
Rotasyon fikriyle ilgili olarak hiçbir olumsuz yorumda bulunamam. Takımı girilen yoğun tempoda dinlendirmek ve sakatlıkları da engellemek açısından bu kaçınılmaz bir ihtiyaç. Rakiplerin de bu hafta Avrupa maçları dönüşünde benzer sıkıntıları yaşadığı da bir gerçek ve yoğun haftalarda bu tür sonuçlarla her takımın karşılaşmasını da bekleyebiliriz. Burada temel sorun aslında ligimizin alışılmış temposunun Avrupa maçlarındaki tempoyla kıyaslanamayacak kadar düşük olması ve belki de her Avrupa maçından sonra değil ama üst düzey liglerin takımlarıyla oynanacak her maçtan sonra bu durum daha da belirgin olarak ortaya çıkacak. Fenerbahçe açısından Avrupa’da olmak çok değerli, genç oyuncuları rekabete ve rotasyona dâhil etmek çok ama çok değerli fakat Fenerbahçe açısından kaçınılmaz olan tek gerçek bu sene şampiyon olma zorunluluğudur. Rotasyon yapılırken de bu gerçeğin unutulmaması gerekiyor.
Rotasyon fikrine karşı değilim ama rotasyonun ne şekilde uygulanacağına dair çok fazla itirazım var. Başakşehir’in nasıl oynadığı gayet iyi biliniyor ve hiçbir şekilde sürprizleri yok. Takım olarak disiplinli ve mücadeleci bir yapıları var, takım olarak sıkı savunma yapıyorlar ve bundan hiç vazgeçmiyorlar. Aykut Kocaman her ne kadar senelerdir toplu hücum ve toplu savunma dese de toplu hücumdan eser yok ve Başakşehir tek kurşunluk bir takım; dün de o kurşunu ilk atışta isabet ettirdi. Başakşehir gibi takımlar, bir şekilde ilk golü atarsa daha inançla kapanır ve çilingirlerin yoksa o kapıyı açamazsın. Fenerbahçe koskoca ilk yarıyı Başakşehir ile benzer formatta oynamaya çalışarak harcadı; belki onlar kadar mücadele etti ve oyunu bırakmadı ama asıl işi kapanmak olan bir takıma karşı çözüm üretecek hiçbir planı yoktu. Rotasyona da itirazım burada başlıyor; sen çilingirlerinin en fazla bir devrelik enerjisi olduğunu düşünüyorsan o çilingirleri sahaya sürersin, rakip defansa basar ve abluka uygularsın, sonucu alırsın ve sonra da kademeli olarak dinlendirmeye geçersin ve maça başladığın kadro, o dinlendirme sürecini de dikkate alınca bitireceğin kadro olabilir. Aksi takdirde en büyük hazine olan zamandan yersin ve dahası takımın rotasyona tabi tutulmamış olan kalan kısmı da yorulur ve oyundan düşer. Bu nedenle başlangıç kadrosunu ve ilk yarı boyunca uygulanan stratejiyi kesinlikle eleştiriyorum.
Fenerbahçe’nin önceki maçlarında iyi defans yaptığını, orta sahada iyi mücadele ettiğini ve fakat gol yollarında etkili olamadığını, sadece kişisel ekstralara bel bağladığını söylüyorduk. Dün de aslında durum bundan çok farklı değildi. Savunma hattı ilk yenilen golde Serdar Aziz’in yaptığı kişisel hata dışında yine iyiydi. İkinci goldeki karmaşayı sistemsel bir sıkıntıya bağlayamam. Ancak Serdar Aziz’in artık her maç karşılaştığımız kişisel hatalarına bir çözüm bulmak gerekiyor; bu seviyede bir stoper cepheden gelen ve rahatlıkla gördüğü topta santrforu önüne aldırmaz, arasına mesafe bırakıp o topa vurdurmaz. Bir yandan da Serdar Aziz savunmanın orta sahaya yaklaşıp bir blok halinde ve kısa mesafede oynaması gereğini de yerine getiremiyor ve topu uzaklaştırıp yerinde sayıyor. Geçen sene yan gözle baktığımız Tisserand’ın ciddi anlamda eksikliğini hissetmeye devam ediyoruz. Başakşehir’in özellikle ilk yarıda rakip sahada 5 kişi ile yaptığı presi bertaraf etmenin tek yolu savunmanın öne çıkmasıydı ve gerilemek zorunda kalındı. Artık doğru oyunda stoper sadece “stop eden” değil, bunu Serdar’ın anlaması gerekiyor.
Orta sahada ise mücadele anlamında bir sorun yoktu ama savunmadan yeterli destek gelmeyince ve alan büyüyünce alanı kontrol güdüleri ağır basmaya başladı ve hücuma yeterli destek verilemedi. Meyer, sadece oyunu yana açmakla yetindi, dikine çözüm üretmedi ve Mert Hakan girene kadar hücum göbekten hiç destek alamadı. Ferdi sistemden bağımsız sol tarafta oynadığında içeri kat edip daha etkili olabiliyor ancak sağ tarafta bunu yapamıyor ve onda da yorgunluk tüm maç etkisini gösterdi. Samuel’in ilk yarı sonunda oyundan çıkarılması ise anlamsızdı; Ferdi daha verimsiz olduğu tarafa gittiği gibi Muhammed hiç de beceremediği sol çizgiye geldi ve işler öncekinden de kötü bir hal aldı.
Orta sahadan desteği alamayan hücum hattında iş tamamen bireysel yeteneklerin anlık çözümlerine kaldı. O bireysel yetenekler ise zaten ilk yarı boyunca kenardaydı. İlk yarı için Pelkas standardının çok altındaydı ve Muhammed en az Sivas maçındaki kadar kötüydü. İkinci yarıda ise zaten daha da inançla kapanan rakibe karşı Rossi hamlesi çok cılız kaldı, Valencia ise kapanan rakibin arasında sıkışıp kaldı. Tam 7 tane resmi maçı geride bıraktık ve halen daha ileri üçlü ile ilgili bir standart oturtamadık. Sadece yorgunluk ve rotasyon deyip geçemeyiz, burada artık bir karar vermek, o kararı uygulamak ve rotasyon yapılacaksa da belki de ilerleyen dakikalarda yapmak gerekiyor. Rossi hala cılız, Muhammed ümit vaat etme noktasından uzaklaşmaya başladı, Berisha’nın da doğru pas akımı oluşturulmadan etkili olmasını bekleyemeyiz. En güvendiğimiz Valencia bile kapalı savunmaya karşı çözümsüzlük içinde yok olup gidiyor.
Bu seferlik köprünün altından daha çok sular akar deyip geçelim ve yol kazası şeklinde kendimizi avutalım. Ancak savunma öne çıkıp orta saha ile blok olmazsa, orta sahadan hücuma en az üç kişilik kesintisiz destek verilmezse, ileri üçlüde bir standart ve alışkanlık yaratılmazsa bu tür maçların hepsi potansiyel puan kaybına döner. Tisserand dönene kadar Gustavo savunmanın göbeğine çekilebilir, Kim takımı öne itecektir. Orta ikilide Mert Hakan temposu ve hücuma destek zihni ile öne çıkarılabilir ve yanında da Crespo ya da Meyer çözümü yaratılabilir. Bu takımın bütün artıları, bütün halinde ileriye çıkınca ortaya çıkacaktır; her bölge bir öne çıktığında Valencia, Mesut, Pelkas ve Berisha üzerinden oluşturulacak olan üçlü kombinasyonlar gerek bir arada gerekse bireysel olarak çözümü üretecektir. Muhammed ve Rossi için henüz zamana ihtiyaç var; duygusallık yapacak senede değiliz.