Fenerbahçe, buz gibi bir havada ve berbat bir zeminde oynadığı maçta Sivas deplasmanından beraberlikle döndü. Artık şampiyonluk iddiası kalmadığı için skordan bağımsız değişimleri, varsa gelişimleri ve eksikleri konuşmamız ve bunların önümüzdeki seneye ne şekilde yansıyabileceğini değerlendirmemiz gerekiyor.
Maça çıkan kadro tamamen doğru bir kadroydu; eldeki imkanlar dahilinde yapılacak çok da bir şey yoktu. İsmail Kartal'ın planı geçen yılın ilk yarısında bayağı iş yapan Erol Bulut planının, bu sene başındaki Hatay deplasmanının planı ile benzerlikler taşıyordu. Anadolu takımlarına kendi sahalarında hiçbir zaman 0-0 oynama imkanı vermeyeceksin, oyunu böylece yavaşlatıp tempo düşüremeyecekler ve ilk golü bulduktan sonra tempoyu kendin ayarlayacaksın. Topa basacaksın, geçiş oyununu doğru oynayacaksın ve topu kalenden uzakta tutacaksın. İlk yarı bu plan çok güzel bir şekilde bir şekilde uygulandı. Son derece organize atılan bir gol, 3-4 tane ciddi pozisyon bulunurken rakip kaleye şut bile atamadı. Orta sahada tempoyu tutan Crespo ve Zajc ve driplingle topu taşıyan Samuel oldukça iyiydi. Bu plan, biraz daha kalbur üstü takımlara karşı deplasmanda iş görebilecek bir plandır ama elbette Kadıköy'de tutmaz. Erol Bulut da tam olarak bunu kavrayamadığı için kaybetmişti.
İkinci yarıda Sivas elbette saldıracaktı ve bunun için de ilk yarıdaki planı biraz daha fazla topa basarak sürdürmek yeterli olurdu. Novak'ın sakatlığı işi bozdu; topu artan özgüveniyle de beraber ileriye taşımakta ısrarı ve performansı giderek artan Samuel geri çekilmek zorunda kaldı. Gustavo takımın tamamen yaslanmasına sebep olacağından hiçbir işe yaramazdı ve girmemesi doğru karardı. Doğru hamle İrfan'ı kanada çekip Sosa'yı orta sahaya sürmek olmalıydı. Her ne kadar Sosa ve Zajc birbirine benzer adamlar da olsa topun tutulması için bu plan gerekliydi. İsmail Kartal, bunu yapmayıp zaten çok formsuz olan Pelkas'ı ve faul yapmak dışında hiçbir şey yapmayan Berisha'yı oyuna alınca Fenerbahçe tamamen mahkum bir oyun oynadı. Bütün dönen topları Sivas aldı, özellikle duran toplarla da fazlasıyla şans buldu ve üstüne de her maç olduğu gibi Berke'nin büyük hatası sonucunda da golü buldu. Dolayısıyla açılışta doğruyu bulan İsmail Kartal, hatalı değişikliği ile de ilk ve doğru planını da inkar etmiş ve maçın kalanını berbat etmiş oldu. Hele maçın sonuna doğru o zeminde sinek ikili Rossi'nin oyuna alınması da tamamen gülünçtü.
Şimdi iki haftalık bir ara var. En azından elimizde bir zorlu deplasman planı var ve geliştirilmesi gerekiyor. Kadro, hele ki Kadıköy'de usandırıcı bir baskı kurabilecek kalitede zaten değil. İrfan'ın biraz daha orta sahaya entegre olacağı, Valencia ve Samuel'in beraberinde transfer edilecek sol bek ve Ferdi ile bindirme ve dikine top sürmede ısrar edeceği bir 4-3-3 planı, adam geçmeyi ve gol atmayı becerebilen bir santrforla bu seneyi götürebilir. Bu sefer o santrforu bulabilecekler mi göreceğiz. Bu denklemde Mesut kararının ne olacağını da göreceğiz.