Sağlık Bakanı'nın önceki gün açıkladığı sayılara bakarsanız "1723 yeni Covid - 19 hastası" var.
112 bin 131 adet test yapılmış, 1400 hasta iyileşerek taburcu edilmiş.
Bu rakamlara inanırsanız, çok panik yapmamızı gerektirmeyen bir tablo gibi görünüyor.
Almanya'da, Fransa'da, İtalya'da, İspanya'da bir günde açıklanan minimum 10 ile 30 bin civarındaki "yeni hastaya" karşın, Türkiye'de 1723 hasta!
Pandeminin başında Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarında iller ve semtler bazında bir şeffaflık olmamasını eleştiriyordum.
Sonradan öğrendik ki zaten hiç bir konu şeffaf değilmiş.
Bakan, testi pozitif çıksa da hastalık belirtileri göstererek tedavisine başlanmayanı "hasta sayısına" dahil etmiyormuş.
Bu durumda, gerçek hasta sayısını ancak Bakan'ın daha önceki açıklamalarını hatırlayarak bulabileceğiz.
Elbette bu sayıların tam olarak gerçeği yansıttığını da söyleyemeyiz çünkü ulaşacağımız rakamlar varsayımlardan kaynaklanıyor.
Hatırlarsınız, Bakan'ın Nagehan Alçı'ya yaptığı açıklamaya göre bakanlığın duyurduğu hasta sayısının 8 katı vaka vardı.
Önceki günkü 1723 rakamını 8 ile çarpmamız gerekiyor yani: Bu durumda pozitif vaka sayımız önceki gün 13 bin 784 kişi olmalı.
Yani durumumuz Fransa'dan, İtalya'dan, İspanya'dan o kadar da farklı görünmüyor.
Fransa gibi ülkelerde test sayısının yüzde 12 – 13'ü kadar pozitif vakaya rastlanıyor.
Test sayısı arttıkça, pozitif vaka sayısının arttığı da bir sır değil. Fransa günde 4 milyonlu rakamları da görüyor test sayısında.
Sağlık Bakanı'nın sözlerini temel olarak alalım; bu oran Türkiye için yüzde 10!
112 bin 131 test yaptığımıza göre Covid – 19 hasta sayımız 11 bin 213 olmalı.
Yani işin aslı şu ki durumumuz Avrupa'nın benzer ülkelerinden çok da iyi değil.
Bakanlığın açıklamasına göre, pandeminin başından itibaren hasta sayımız toplam 345 bin 678.
Yine bakanlığın verilerine göre toplam iyileşen hasta sayımız 302 bin 499. 9 bin 224 hastayı da maalesef kaybettik.
Bu durumda aktif hasta sayımız için bir aritmetik işlemi yapacağız: 345.678 – 302.499 – 9.224 = 33 bin 955.
Aktif hasta sayısı, toplam enfekte olanların yüzde 10'u ise sokaklarımızda dolaşan ve Covid - 19 hastalık belirtisi göstermeyenlerin sayısı kabaca 330 bin olmalı.
Bunlar işe gidiyorlar. Otobüslere biniyorlar. Lokantada, kahvede oturuyorlar. "Bize bir şey olmazcıların" davetlerine, partilerine katılıyorlar.
Ve sonra gazetede Rahmi Koç, Covid - 19'ya yakalandı haberini okuyunca şaşırıyoruz.
Aslında bu tabloda şaşırmamız gereken neden hâlâ bizlerin de Covid - 19'a yakalanmadığımız olmalıdır.
Mayıs ayının ilk haftasında nasıl yaşadığımızı hatırlamaya çalışın:
Hafta sonları evden çıkamıyorduk. Kafeler, lokantalar, oteller kapalıydı. Toplu ulaşım, sadece işine gitmek zorunda olanlara hizmet ediyordu, Boğaz'a takılmaya gelenlere değil. Markete, pazara gittiğimizde maskemiz, eldivenimiz tam takımdı. Eve dönünce elbiselerimizi çıkarıp, yıkanıyorduk. Dışardan eve getirdiğimiz her paket temizleniyordu. Zorunlu haller dışında evimizden çıkmıyor, çıkmak durumunda olduğumuzda azami çaba sarf ediyorduk.
O günlerdeki, günlük vaka sayısı ile bugünkü vaka sayısının aşağı yukarı eşit olduğunu hatırlıyor musunuz peki?
9 Mayıs günü tespit edilen vaka sayısı 1848 olmuştu. Önceki gün 1723 idi. Bugün muhtemelen 9 Mayıs rakamını tekrar yakalamış olacağız.
Havalar soğuyup, kapalı yerlerde kalış süremiz uzadıkça tablo daha da vahimleşecek.
Yönetimin takkeyi önüne koyup, önlemleri gözden geçirmesinin zamanı geçiyor, vaktiyle uyarmış olayım.
Erdoğan yönetimi, salgın ile mücadelenin sadece vatandaşlara ait bir görev olduğunu zannediyor.
Evet, vatandaşların yapması gereken çok şey var, basit kurallara bile uymakta zorlanıyoruz.
Ancak yönetim ne yapıyor? Hasta sayısındaki artışa bağlı sıkılaştırma – kapatma önlemlerini bugünden ilan etmek gerekmiyor mu?