12 Mayıs 2022

"Hayat Tarzı Polisleri" iş başında!

Müzik festivalinden ve orada ortaya çıkan görüntüden rahatsız olan varsa yapacağı iş çok basit: O tarafa bakmayacak!

Eskişehir'de düzenlenmek istenen "Anadolu Fest" isimli müzik festivali, Valilik tarafından yasaklandı.

Eskişehir Valiliği'nin açıklamasına göre, müzik festivalinin yasaklanmasının gerekçesi şu:

"Kentte huzur ortamı, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, başkalarının hak ve özgürlüklerinin, genel asayişin korunması ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi."

Vali Bey kusura bakmasın ama ne maaşını hak ediyor ne de o cafcaflı makam arabalarını, lojmanları filan.

Emrinde dev bir polis ordusu var. Bekçiler de cabası. Ayrıca güvenlik endişesi taşımaya başladığında Jandarma'yı da yardıma çağırabilir ki onların sayısı da az değil.

Bunca yetki ve bunca eleman kendisine boşuna verilmemiş.

Ama Vali Bey, görevini yapmak yerine yasaklamayı tercih ediyor. "Okullar olmasaydı, maarifi ne güzel idare ederdim" diyen Milli Eğitim bakanı gibi mübarek!

Bu kafadaki bir yöneticinin, trafik kazalarını önlemek için otomobille seyahati yasaklamasını da bekleyebilirsiniz aslında.

Vali Bey'in asıl niyeti bu açıkladığı gerekçede yazılı değil.

O, insanların yaşam biçimlerine burnunu sokma peşinde.

Nitekim Vali'nin dilinin altından çıkaramadığı baklayı "iktidara yakın muhafazakâr kuruluşlar" açık ettiler.

"Son birkaç yıldır Eskişehir'de Söğütönü Mahallesi okullar bölgesi karşısında alkol firmalarının sponsorluğunda, herhangi bir denetimin olmadığı, çadırlarda kızlı erkekli yatılı kalınan, alkol ve uyuşturucu etkisiyle istenmeyen görüntülerin oluştuğu, çevrede yaşayan ve eğitim öğretim gören çocuklarımıza birçok olumsuz örnek teşkil edecek, insan sağlığı açısından da sakıncalı müzik festivali adı altında hoş olmayan görüntüleri maalesef gördük şahit olduk. Mesele kimsenin sanatı, müziği, konseri ya da yaşam tarzı değil. Bugüne kadar Eskişehir'de kimin konseri, kimin sanatı engellenmiş?"

Bak sen şu konuşana!

Kimsenin yaşam tarzına karışmak istemiyorlarmış ama çadırlarda kızlı – erkekli yatılı kalınmasından rahatsız oluyorlarmış.

Yetişkin insanların çadırda ne yaptıklarından size ne?

Röntgenci misiniz, muhafazakâr mı, önce ona bir karar verin!

"Uyuşturucu etkisiyle istenmeyen görüntüler" oluyormuş.

Vali'nin emrindeki polisin işi ne? Uyuşturucu satışı, kullanılması yasak değil mi? Niye gidip yakalamıyorlar da festivali toptan yasaklıyorlar?

Çocukları olumsuz etkileniyormuş. Çocuklarınıza o tarafa bakmamalarını, oraya gitmemelerini tembih edin. Yoksa sizi dinlemeyeceklerinden mi endişe ediyorsunuz? O zaman kendinizi sorgulayın, neden acaba diye.

Vali'nin neyin peşinde olduğu çok açık.

Belli ki tarikatlarla filan da kol kola girmiş, Eskişehir'e belli bir yaşam biçimini dayatma peşinde.

Kutuplaşmayı bu yolla tahrik ederek toplumsal huzuru bozmak isteyen bir güruh var karşımızda ve Vali de onların işbirlikçisi olarak görevini yerine getiriyor.

Memleketimizin siyasal İslamcılarının ağızlarından düşürmedikleri bir şey bu: Kimsenin yaşam tarzına karışmıyoruz!

Karışmıyorsan "çadır röntgenlemek" de ne demek oluyor?

Bütün dertleri kendi kafalarındaki dini ideolojiyi topluma zorla kabul ettirmek.

İçişleri Bakanlığı'nın canlı müzik konusundaki kısıtlamaları da bunun bir parçası.

Kapalı bir alanda, başkalarını rahatsız etmeyecek ses düzeyinde yapılacak müziğin belli bir saatte bitirilmesi niye gerekiyor?

Buna karışıyorlar çünkü asıl niyetleri kendi yaşam biçimlerini başkalarına dikte etmek.

Müzik festivalinden ve orada ortaya çıkan görüntüden rahatsız olan varsa yapacağı iş çok basit: O tarafa bakmayacak!

Çocuklarının bundan olumsuz etkileneceğini düşünüyorsan, çocuklarını uyar: "O tarafa bakmayın, o tiplere özenmeyin, sonra cehennemde yanarsın vs."

Çocuğun sana inanıyorsa ne âlâ, inanmıyor başkalarına özeniyorsa kendini sorgula.

Başkalarının haklarına tecavüz etme!

Kimsenin sana karışmasını istemiyorsan sen de kimsenin hayatını nasıl yaşadığına karışma.

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin yargıya bakışı: "Yetkili" değil, "görevli"

AKP'nin 2011'deki Anayasa taslağında "yargı yetkisinden" değil, "yargı görevinden" söz ediliyor. Taslakta ayrıca, mahkemelerin "Türk milleti adına" karar vermesi ve AYM kararlarının herkesi bağlayacağı konularında hüküm yok. O tarihte "uzlaşma" gerçekleşmediği için Anayasa tartışması ertelendi. Ancak AKP'nin Anayasa taslağı, adı konulmadan hayata geçmiş gibi bir tablo var karşımızda...

Siyaset yapmayı yasaklama davası!

Kobani davasını çok önemsiyorum, çünkü bu dava, Türkiye'de demokratik siyasetin yasaklanması yolunda atılan büyük adımlardan biri

Reis mazbut lakin o çevresi yok mu?

O çevreyi yaratanın kim olduğu söylenmeden, çevre eleştiriliyor ki Reis, yenilginin suçunu bugünkü çevresine yıkıp, birinci halkayı yeniden oluştursun, bakarsın biz de oradan bir çıkış yakalarız!