10 Ağustos 2022

Bakan kendisini mi kandırıyor, vatandaşı mı?

Bakan milleti ve kendisini "2023'ten sonra geri dönecekler" diye kandıracağına, bu insanların, Türkiye toplumuna nasıl uyum sağlayacağını düşünmeli, bunun politikalarını geliştirmeli

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Adana'da esnaf ziyareti sırasında Suriyeli sığınmacılar ile ilgili soruya şu yanıtı verdi:

"Türkiye'nin sınır ötesi harekâtında bir terör devleti kurulmasına engel olacaksak bu bedele katlanacağız. Şimdi boşluk buldukça, temizledikçe oraları peyderpey gönderiyoruz. Biraz daha dişimizi sıkacağız. 2023'ten sonra bunların hiçbirisi kalmayacak. Mesele sadece Suriyelilerin can güvenliğini korumak değil, bizim sınır ötemizi korumak. Türkiye burada 5 milyon Suriyeliye sadece merhametinden dolayı bakmıyor. Bunu iyi bilmek lazım."

Derya Hanım, memleketi ne zaman teşrif etti, merak ettim.

Suriyeli sığınmacılar sorununun doğmasının nedeni ile Suriye'nin kuzeyinde bir PKK devleti kurulmasının yolunun açılmasının nedeni aynı: Suriye'deki rejime karşı başlayan küçük bir ayaklanmayı, Obama yönetiminin gazına gelip bir iç savaşa çevirme hatasına düşmüş olmamız.

Daha basit ifade edecek olursak, Erdoğan – Davutoğlu yönetiminin, ideolojik körlüklerinden kaynaklanan artık düzeltilmesi çok zor hatası!

Sığınmacılar, Suriye'nin kuzeyinde PKK devleti kurulacak diye Türkiye'ye kaçmadılar.

Onları Türkiye'ye sığınmak zorunda bırakan gelişmeler, orada bir özerk yönetim bölgesinin kurulmasının yolunu açtı.

Hatırlayalım, iç savaşın ilk günlerinde Suriye rejimi, Türkiye sınırından çekilirken Kürtlerle savaşmadı. Rejimin bayrağının yanına sarı – kırmızı – yeşilli bayrak çekilirken, bu işin nereye varacağını öngörmek de herhalde Türkiye'yi yönetenlere düşen bir görevdi.

Öte yandan Bakan Yanık, doğru da söylemiyor. Ya da bizimle aynı ülkede yaşamıyor.

Her araştırma gösteriyor ki Suriye'de her şey yoluna girse bile sığınmacıların en fazla yüzde 25'i geri dönecek.

Kayıtlı 3 milyon 650 bin sığınmacı var. Kayıtsızlarla birlikte toplam sayının 5 milyon olduğu söyleniyor ama bu bir tahmin. Gerçek rakamı, resmi rakam olarak kabul etsek bile Türkiye'de kalacak Suriyeli sığınmacı sayısı 2,5 milyon kişiden fazla olacak.

Kaldı ki 1 milyona yakını artık Türkiyeli. Burada doğdular, büyüdüler ve Suriye ile ilgili tek bir anıları bile olmayan 0 – 9 yaş arası çocuklar.

Suriye'de de her şeyin yoluna gireceğini gösteren bir gelişme görünür gelecekte olmayacak.

Bakan milleti ve kendisini "2023'ten sonra geri dönecekler" diye kandıracağına, bu insanların, Türkiye toplumuna nasıl uyum sağlayacağını düşünmeli, bunun politikalarını geliştirmeli.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık 8 Ağustos'ta çeşitli programlara katılmak üzere Adana'daydı.

* * *

"Bazıları" işini bilir!

Katma Değer Vergisi'nde tahsilat oranı yüzde 31'e kadar düştü.

Yani tüccar ve esnaf, malını satarken son tüketicilerden tahsil ettikleri KDV'nin üçte birini devlete ödüyor, gerisini cebe indiriyor!

Bütün vergi kalemlerinde ciddi bir tahsilat sıkıntısı var.

Normal zamanda tahakkuk eden verginin yüzde 80'i toplanabiliyormuş, bu rakam Ocak – Haziran döneminde yüzde 40'ın altında.

Pandemi döneminde, ekonomik faaliyet daha da daralmıştı ancak tahsilat oranı bundan yüksekti. (Yüzde 69)

Mehmet Kaya'nın Dünya Gazetesi'ndeki haberine göre tahsilattaki azalmanın iki nedeni var:

İşletmelerin, tahakkuk eden vergiyi ödemeyip bunu düşük maliyetli bir finansman kaynağı olarak kullanmak istemeleri ve vergi affı beklentisi.

Vergiyi ödememek, eğer karşınızda ciddi bir devlet varsa düşük maliyetli bir finansman kaynağı olmaz.

Faizin yanı sıra bir de ceza ödersiniz; bu bir "müdebbir tüccar" işi olamaz.

Ama bizim devletimiz, söz konusu vergi olduğunda daha çok vergisini ödeyene şahindir.

Vergisini ödeme alışkanlığı olmayanlar bilirler ki seçimler yaklaşırken vergi ve ceza gibi yükümlülükleri ödemek enayilerin işidir.

Mutlaka seçim öncesi bir vergi affı çıkar, ödemeyenler için vergi, neredeyse sıfır maliyetli bir finansman kaynağı haline dönüşür.

"Müdebbir tüccar" bunu bilir.

Bir not da Dünya gazetesi yöneticilerine: Bu çok önemli haberin içine Bendevi Palandöken'in demeci nasıl karıştı? Bir ekonomi gazetesi haberlerine daha çok titizlenmeli.

Normal zamanda tahakkuk eden verginin yüzde 80'i toplanabiliyormuş, bu rakam Ocak – Haziran döneminde yüzde 40'ın altında.

* * *

Haberimiz mi yoktu, aklımız mı?

NATO'nun "Destek ve Tedarik Ajansı" (NATO Support and Procurement Agency) isimli bir yan kuruluşu olduğunu bilmiyordum, yeni öğrendim.

Böyle bir kurum varmış ve Yunanistan'a 11 yıldır, her yaz orman yangınları ile mücadele için uçak ve helikopter desteği veriyormuş.

Bu yıl da bu destek çerçevesinde 11 uçak ve 29 helikopterden oluşan bir yangın mücadele filosu, Yunanistan'daki 20 bölgeye konuşlandırılmış.

Kuşkusuz ki yararlı bir faaliyet ve Yunanistan da tıpkı bizim gibi coğrafi olarak orman yangınlarına hassas bir ülke.

Kendi bütçesiyle bu çapta bir mücadeleyi sürdürebilmesi zor, yardım alması normal.

Bildiğim kadarıyla NATO'ya üye ülkeler milli gelirlerine göre bir pay ödüyorlar ve Türkiye birçok NATO üyesinden daha büyük ekonomisi nedeniyle kendisine göre daha zengin ülkelerden daha yüksek "üyelik aidatı" diyebileceğimiz ayni ve nakdi pay ödüyor.

Ve geçen yıldan beri bildiğimiz bir gerçek de var ki orman yangınlarına havadan müdahale konusunda ciddi bir yetersizliğimiz de var.

Coğrafya çok büyük, uçak ve helikopter sayısı sınırlı!

Merak ettim, böyle bir NATO desteğinden Türkiye'nin haberi yok muydu?

Haberimiz vardı da yardım istemeye tenezzül mü etmedik?

Her iki durum da ileri derecede aptallığa işaret ediyor olmalı.

Milli Savunma Bakanı, eli değdiğinde bu konuların NATO'da gündeme gelip, gelmediğini, nasıl bir tutum içinde olduğumuzu açıklar mı acaba?

Türkiye'de son yıllarda yaşanan orman yangınları le birlikte yangın söndürme uçak ve helikopterleri sorunu gündeme gelmişti.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya’da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, ortaokul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi’nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara’da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi’nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş’e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu’nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları’nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları’nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet’e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu’nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık’ın 1 Numara Yayıncılık’a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30’u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu’nun CEO’luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018’den itibaren T24’te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı”, “Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma”, “Aşktan Sonra Hayat Var Mı”, “Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür” isimli kitapları yayımlandı. “Aşk Herşeyi Affeder mi” isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

“Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci” olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Kontrolsüz göç politikasının sonucu

Esad’ı devireceğiz hesabıyla sayısını bilemediğimiz kadar çok cihatçı teröristi misafir ettik. Gündüz Suriye’ye gidip savaşan, akşam olduğunda Türkiye’deki evine dönüp, çorbasını içenleri bile gördük. Suriye sınırları içinde kalan cihatçı teröristleri de Ruslara ve Esad rejimine karşı biz koruyoruz

Hata mı, "bahis çetesi baskısı" mı?

Türkiye'de hakem hatalarından çok konuşuyoruz da bu hataların kimin işine yaradığı kimsenin dikkatini çekmiyor

Zana, Erdoğan'ı heyecanlandırmış görünüyor

Nasıl ki CHP adaylarına oy veren Kürtler CHP uşağı olmadılarsa, aynı şekilde Kürt partileri barajı geçsin, TBMM'de temsil imkanını kaybetmesin diye Hadep'e, HDP'ye oy verenler de bu partilerin uşağı değillerdi