Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Havaalanı zaferinin tadını çıkarıyor:
“İman öyle bir şeydir ki, tekeden bile süt çıkarır. Biz inandık ve burada havalimanı olmaz, diyenler de, Burası yumuşak zemin diye bahane uyduranlar da nasıl olacağını gördüler ve görecekler.”
İstanbul’u çevreleyen son ormanlık alanlardan birine havaalanı yapmak, o alana gelmek için yol yapmak üzere ormanları kesmek aslına bakarsanız çok akıl kârı değildi.
Daha önce planlandığı gibi bu yeni havaalanı da Çorlu’ya doğru düz ovada yapılabilirdi, ama Cumhurbaşkanı bunu tercih etmedi. Sebebini kendisi biliyordur mutlaka.
Bir de bölgenin göçmen kuşların göç yolunun üzerinde olması ve küçük orman kartallarının yaşam alanında olması sorunu var.
Uçakların inip–kalkarken Bulgaristan hava sahasına girmesi gibi küçük bir sorun da var ama şimdi tekeden süt sağmayı başarmışken Bulgaristan’a verilecek üç-beş doların hesabı tutulmaz!
Neyse şimdi bunları tekrar hatırlatıp can sıkmanın sırası değil, biz de tadını çıkarmaya çalışalım ki Konfüçyüs’ün bizlere önerisi de buydu: Kaçınılmaz olanın tadını çıkarmaya çalışın!
Öte yandan Cumhurbaşkanı’nın “inanan tekeden bile süt çıkarır” atasözünü tekrar hatırlatması ilginç oldu benim için.
Çünkü bunu daha önce de duymuştum.
14 Haziran’da böyle bir tweet atmış mesela. İşgüzarın biri de altına yorum yazmış: “Tekeden çıkan o şey süt değildir” diye!
Devlet Bahçeli de seviyor bu atasözünü. Mesela 2014 seçimlerinden önceki konuşmalarından birinde şöyle diyor:
“Twitter kapatandan cumhurbaşkanı olmaz, adaletten kaçandan, rüşvetçilere kol kanat gerenden cumhurbaşkanı olmaz, evdeki paralarını sıfırlarken haysiyeti sıfıra düşürenden cumhurbaşkanı olmaz. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da Cumhurbaşkanı olmaz.”
Sonradan fikri değişti tabii. Bunun için onu eleştiremem. İnsanların fikirleri zamanla değişebilir, belli ki bu Bahçeli’de sert virajlar şeklinde olabiliyor.
Bir de şu var tabii: İmanla sağılınca süt bile verebilen teke, acaba aziz milletimiz mi?
Müteahhitin hayat görüşüne bakılırsa millete hoş olmayan şeyler yapmaya meyyal olduğunu da biliyoruz.
FETÖ’nün, AKP hükümetine karşı ilk kalkışmalarında alenileşen ses kayıtlarından öğrenmiştik bunu.
Acaba o sözleri söylerken “mademki bu teke azimle sağılırsa süt bile verebiliyor, o halde başka yönlerinden de yararlanılabilir mi” diye mi düşünüyordu?
Onu bilemem ama bildiğim şey şu ki, bu yeni havalimanı dünyanın en pahalıya mal olan havaalanları sıralamasında dördüncü.
Yolcu başına maliyetleri üzerinden bakarsak, en büyük kazığı Japonlar Kansai’de yemişler. Kişi başına 770 Euro’ya mal etmişler. Hong Kong 200, Berlin 177, İstanbul 170 Euro. Kansai ve Hong Kong’un özel coğrafi şartları var tabii ama Berlin’de hem bu kadar para harcandı hem de havaalanı hâlâ ortada yok.
Acaba bu havaalanı daha ucuza mal edilebilseydi, milletimizin işletmeden alacağı kira da ona göre artmayacak mıydı?
Ama neyse, sorularla kimsenin canını sıkmayacağım. Tadını çıkaralım!
***
Böyle işten çıkarma olmaz
Geçenlerde görülen bir davaya dikkatinizi çekmek istiyorum: Kağıthane Belediyesi, birlikte çalıştıkları çöp toplama işçisi ile eşcinsel ilişkiye girdikleri gerekçesiyle 3 çöp kamyonu sürücüsünü işten çıkarmış.
Sürücüler de işe iade davası açmışlar, mahkemedeki duruşma bu dava ile ilgili.
Kağıthane Belediyesi, sürücüleri eşcinsel ilişki nedeniyle tazminatsız olarak işten çıkarmış.
Söz konusu temizlik işçisi kadın olsaydı muhtemelen herhangi bir işlem yapma gereği duymayacaklardı.
Kadıncağız bu nedenle şikâyetçi olsaydı, büyük olasılıkla kıllarını da kıpırdatmayacak, hatta belki kadının işine son vereceklerdi.
Biliyoruz ki Türkiye’de geçerli yasalara göre bu nedenle bir ayrımcılık yapılamaz.
Hele hele bir kamu kuruluşu, böyle bir ayrımcılık yapmayı, bunu işten çıkarmak için gerekçe saymayı aklından dahi geçirmemelidir.
Bu kişilik hakları ile ilgili bir durumdur ve insanları cinsel yönelimlerine, cinsiyet kimliklerine göre kategorize edemezsiniz.
Vergi alırken insanların cinsiyetlerine bakmayan bir kamu yönetimi, çalıştırırken de insanların cinsel yönelimleriyle ilgilenmemelidir.
Davanın sonucunu merakla bekleyeceğim.
***
Demokrasi iyidir!
Federal Almanya Başbakanı Angela Merkel, bu yılın aralık ayında parti başkanlığını, 2021 seçimlerinde de siyaseti bırakarak, köşesine çekileceğini duyurdu.
Merkel, 2000 yılından beri parti başkanlığını sürdürüyor. 2005 yılından bu güne de Başbakan.
Görevde olduğu süre içinde Avrupa tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşadı. Yunanistan, Portekiz, İzlanda, İspanya gibi ülkeler batmanın eşiğinden dönerlerken sırtlarını onun yönettiği Almanya’ya dayadılar.
Ama son seçimlerde partisinin oy kaybına uğraması, Merkel’in çekilme kararını almasına yol açtı.
Böylece partisinin yeni bir yüz ve yeni bir politikayla siyaset sahnesinde bir şans daha elde edebileceğini düşünüyor.
Bunun kimler için örnek olması gerektiği konusunu bir kenara geçiyorum.
Böyle bir örnek alma olayı olmayacak çünkü, Türk siyaset geleneğinde böyle bir şey olmadı.
Partilerini baraj altında bırakan Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli bile önce gittiler, sonra geri geldiler.
Kaybettiği seçimi, kazandığını iddia edenleri de çok gördük.
Merkel’in gidişi bizlere şunu gösteriyor: Bir ülkede demokrasi varsa, her iktidar önünde sonunda el değiştirir.
İktidarının hiç bitmeyeceğini, ilelebet süreceğini düşünenlerin aklında mutlaka demokrasi dışında çözümler vardır.