12 Kasım 2020

İstanbul depremi bağımsızlık meselesi

Başkan deprem konusunda siyasi tavır alındığı için dertli. "Feryat ediyorum" diyor ve ekliyor; "Kimse bu işi çözeriz diye siyasi nutuk atmamalı." İmamoğlu'na göre bu işin altından ne Cumhurbaşkanlığı kalkar, ne bakanlıklar kalkar ne İstanbul Belediyesi kalkar, ne başka bir kuruluş kalkar

Başlıktaki ifade İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na ait.

Yüzde yüz katılıyorum. Türkiye, 7'nin üzerindeki İstanbul depreminin altında kalır. Sadece İstanbul yıkılmakla kalmaz, Türkiye yıkılır, ekonomi çöker.

Peki ne yapmak lazım?

İmamoğlu'na göre seferberlik ilan edilmeli.

Ama 20 yıldır nedense seferberlik ilan edemedik.

20 yıldır deprem öldürmez çürük binalar öldürür diyoruz ama çürük binalar daha da çürümüş halde yaşamı, ekonomiyi, İstanbul'u tehdit ediyor.

Bir grup gazeteciyle birlikte İmamoğlu'yla dört saate yakın beraber olduk. Buluşma vesilesi Beylikdüzü'nde başlatılan kentsel dönüşüm çalışmasıydı.

Başkan deprem konusunda siyasi tavır alındığı için dertli. "Feryat ediyorum" diyor ve ekliyor; "Kimse bu işi çözeriz diye siyasi nutuk atmamalı."

İmamoğlu'na göre bu işin altından ne Cumhurbaşkanlığı kalkar, ne bakanlıklar kalkar ne İstanbul Belediyesi kalkar, ne başka bir kuruluş kalkar.

Ne yapacağız o halde?

Ortak hareket. Müthiş bir işbirliği. Bakanlıkların, finans çevrelerinin, inşaat sektörünün, sigortacıların sivil toplum kuruluşlarının temsilci vereceği deprem konseyi kurulmasını öneriyor.

Bu iş siyaset üstü olmalı, başka çare yok diyor başka bir şey demiyor.

Haklı.

1999 depreminde yaşadık. Deprem Gölcük'ü, Adapazarı'nı vurdu, Türkiye'de hayat durdu. Resmi rakamlara göre 18 bin kayıp verdik, 5 bin kişi kayıp, 50 bin yaralı. Bir süre sonra Düzce depremi oldu. Zaten sallantıda olan ekonomi çöktü.

30 Ekim İzmir depreminden

2001 krizinin ana nedenlerinden biri de depremdir. İstanbul'da aynı büyüklükte deprem olursa ne yapacağız?

Düşünmek bile istemiyorum.

Artık gelişi güzel her yere konut dikilmemeli, kentsel dönüşümün de planı projesi olmalı. Kentin mimarisi tek merkezden yönetilmeli. Kentten kim sorumluysa (seçilmiş belediye başkanı) imar planı da onun sorumluluğunda olmalı.

Böyle olmalı diyoruz ama değilmiş.

19 kuruluş yetkiliymiş. 19 kuruluş birbirinden habersiz kendilerine ait alanlar içinde imar planı yapabilirmiş.

Sayayım mı?

Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyesi, valilikler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,TOKİ, il özel idaresi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (organize sanayi bölgeleri için), Kültür ve Turizm Bakanlığı,TCDD, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, kalkınma ajansları (Sanayi bakanlığına bağlı), Özelleştirme İdaresi, Milli Savunma Bakanlığı, GAP İdaresi Başkanlığı, Afet Acil Durum Başkanlığı, Boğaziçi Komisyonu, Milli Emlak Müdürlüğü...

Bunlar yetkili.

Bitmedi, imar düzenlemeleri ve yetkileri hakkında da 24 yasa maddesi varmış. 11 adet de yönetmelik.

Hâl buysa Türkiye'nin de işi zor, İstanbul'un da. Ataköy sahiline denize sıfır 30 - 40 katlı binaların dikilme sebebi de bu.

20 yıldır kentsel dönüşümün başarılamamasının sebebi de bu.

Ama daha önemlisi...

Depreme siyaset karışması. Siyasi çıkarların depremden daha çok önemsenmesi. Siyasi rantın siyasetçilerin gözünü karatması.

Farkında değiller. Deprem Covid - 19 gibi. Daha da beter; partili ayrımı yapmada yıkıp geçiyor.

Dünyada sadece bizde şiddetli sarsıntılar olmuyor. Ama sadece bizim gibi ülkelerde insanlar ölüyor.

Ve maalesef en çok bizde ölüyor.

Bu konuda dünya birincisiyiz.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.