Bu filmi gördük, bu maçı izledik... İzlemek ne kelime içindeydik; açı reçete önümüze kondu. Bedelini ödedik.
Aradan 29.5 ay geçti yine aynı senaryo. Aynı sözler, aynı açıklamalar, aynı vaatler...
2018 yılının Mayıs ayının son günlerine dönelim.
Bir haftalık repo faizi (politika faizi) yüzde 8 idi. Aslında gerçek faiz bu değildi. İktidarı Merkez Bankası'na dikte ettirdiği faizdi.
Faizi düşürdük mü; düşük numarasıydı. Çünkü Merkez Bankası "Geç Likidite Penceresi" adı altında yeni bir kulvar açmış borç verme işlemini oradan yapıyordu.
Geç likidite faizi de yüzde 16.5'ti.
Merkez Bankası Başkanı'nın Londra seyahatinin arifesinde, Para Kurulu toplandı faizi sadeleştiriyoruz tek kalemde topluyoruz adı altında politika faizini 8.5 puan yükseltti. Yani 850 baz puan artırdı. Faiz bir gecede yüzde 8'den yüzde 16.5'e çıktı.
Merkez Bankası şu açıklamayı yaptı; tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar vermiştir.
Temel amacın fiyat istikrarını sağlama, enflasyon hedeflemesi olduğu söylendi.
Bu karar, Merkez Bankası'nın piyasalara "sizinle inatlaşmıyorum" mesajı olarak yorumlandı.
Başlık şuydu: Faizde U dönüşü.
Piyasa alkışladı.
Düne dönelim.
Daha iyi anlaşılsın diyerek aynı kelimelerle aynı cümlelerle ifade edeceğim. Çünkü içinde bulunduğumuz durum bire bir aynı.
Bir haftalık repo faizi (politika faizi) yüzde 10.25 idi. Aslında gerçek faiz bu değildi. İktidarın Merkez Bankası'na dikte ettirdiği faizdi.
Faizi düşürdük mü; düşük numarasıydı. Çünkü Merkez Bankası "Geç Likidite Penceresi" adı altında yeni bir kulvar açmış borç verme işlemini oradan yapıyordu.
Geç likidite faizi de yüzde 14.75 ‘ti.
Para Kurulu toplandı faizi sadeleştiriyoruz tek kalemde topluyoruz adı altında politika faizini 4.75 puan yükseltti. Yani 475 baz puan! Faiz bir gecede yüzde 10.25'ten yüzde 15'e çıktı.
Merkez Bankası şu açıklamayı yaptı; tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar vermiştir.
Temel amacın fiyat istikrarını sağlama, enflasyon hedeflemesi olduğu söylendi.
Bu karar Merkez Bankası'nın piyasaların sesine kulak verdiği şeklinde yorumlandı.
Piyasa yine alkışladı.
Soruyorum size:
2018 yılıyla 2020 yılında söylenenler bire bir aynı değil mi?
Birini düz yazı ile yazdım diğerini italik.
Başka türlü ayırt etmek mümkün değil.
Sonuç şu; bize iki yılda bir aynı masalı okuyorlar. Ekonomiyi yönetemedikleri için iki yılda bir önümüze açı reçete koyuyorlar.
Enflasyon inecek diye faizi indiriyorlar, kur baskısına yenik düşüp yeniden artırıyorlar. Ne yaptıklarını bilmiyorlar.
Merkez Bankası Para Kurulu'na sorum şu:
Aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemeye ne denir?
Dilim varmıyor!