30 Temmuz 2020

İş cinayetlerini birlikte durdurabiliriz

Seranay Sarıkaya’nın kiminle birlikte olduğunu, Kıvanç Tatlıtuğ’un tamirhane açtığını, Berkay’ın kolyesinin 300 bin lira olduğunu biliyoruz ama Adem Karaca çalıştığı inşaatta işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmadığından, üst katlardan başına mermer blok düşmesiyle öldüğünde ruhumuz duymadı

Emre Adıyaman, Hatice Sonar, Juma El Emin, Berivan Karakeçili, Mehmet Tütüncü, Muhammet Ali Yılmaz, Tuncay Erkul, Sedat Horoz, Sevda Doğru, Abdullah Altıntaş, Yaşar Çekel, Semih Eken… Bu isimler milyonlar için tanıdık değil. Çünkü bazı gazetelerde isimleri bir kez yer aldı. Öldüklerinde…

2019 yılında en az 1614 işçi hayatını kaybetti. Bunlardan 31’i çocuk 107’si kadın, 72’si göçmendi. Pek çoğunun ismine haber bültenlerinde rastlamadık. Gazeteler onları manşet yapmadı. Birkaç gazetede tek sütun yapılan haberlerini fark bile etmedik.

Berivan Karakeçili 13 yaşındaydı. Ahmet Çiftçi 14, İbrahim Halil Oruç 16… Berivan mevsimlik işçi olarak çalıştığı tarlada, Ahmet pamuk fabrikasında, İbrahim sanayi sitesinde hayatını kaybetti.

Tuzla tersanesinde patlama sonucu hayatını kaybeden Mehmet Tütüncü emekli olduğu halde çalışıyordu. Muhammed Ali Yılmaz iki yıllık evliydi.

Yasin Parlak tedbirlerin alınmadığı inşattan düşüp, hayatını kaybettiğinde sigortasız çalıştırılıyordu.

Seranay Sarıkaya’nın kiminle birlikte olduğunu, Kıvanç Tatlıtuğ’un tamirhane açtığını, Berkay’ın kolyesinin 300 bin lira olduğunu biliyoruz ama Adem Karaca çalıştığı inşaatta işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmadığından, üst katlardan başına mermer blok düşmesiyle öldüğünde ruhumuz duymadı.

Bilmeli miydik? Evet. Çünkü her bir insanın yaşamı Cumhurbaşkanı’nın Netflix’in adını yanlış söylemesinden daha kıymetli. Bilmeliydik çünkü hayatını kaybeden bir işçinin ailesinin yaşadığı acı Demet Akalın’ın dolandırılmasından daha büyük.

Mert Fırat’ın kayınpederi ile çektirdiği ilk fotoğraf yerine yaya yolunda el arabasıyla simit satarken arabanın çarptığı Ali Kaklıkaya’nın haberi yapılsaydı aracın sürücüsü belki sadece iki ay tutuklu kalmaz, adalet sağlanabilirdi. Çünkü bu görünmezlik, işverenlerin daha fazla kâr uğruna tüm önlemleri yok saymasına neden oluyor. Çünkü bu yalnızlık, mahkemelerde bırakın adaletin sağlanmasını ailelerin saldırıya uğramasına sebep oluyor.

Bu vurdumduymazlık sayesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2017 yılında Çocuk İşçilikle Mücadele Programı başlattığı ülkede Milli Eğitim Bakanı tarlada çalıştırılan çocuk işçiyle "hatıra" fotoğrafı çektiriyor. Milli Eğitimin bakanının bir salkım domates karşılığında bir kitap verdiği ülkemizde 2019 yılında 64 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ve bu çocukların çoğu mevsimlik tarım işçisiydi…

Unutmamak için bilmeliyiz. Hatırlatmak için bilmeliyiz. Bilmemiz için haber bültenlerinde sadece bir sayıdan fazlası olmalı iş cinayetleri. Her gün en az üç kişi hayatını kaybediyor. Çoğu da gerekli önlemler alınmadığından. Bu cinayetler ne kadar çok konuşulur ne kadar çok gündemde tutulursa o kadar çok önlem alınacak yani daha az insan ölecek…

Adalet Arayana Destek Grubu 2012 yılından beri görülmeyen ya da göz ardı edilen iş cinayetlerini ve davaları görünür kılmak için her yıl "İş Cinayetleri Almanağı" hazırlıyor. İşçi hayatlarının dikkatlerden uzak birer haber metni olarak kalmaması ya da sayılara dönüşerek unutulmaması için… Adalet arayışında rehber olsun, adalet arayan ailelere yoldaş çoğalsın diye…

"Ulusal ve yerel basın kuruluşları aracılığıyla basında yer alan iş cinayeti haberlerinin derlendiği 2019 İş Cinayetleri Almanağı’nda, Aydın’ın Çine ilçesinde seramik sektöründe kullanılan kuvars madenlerinde çalışırken silikozis hastalığına yakalanan işçilerle röportajlar, ailelerinin adalet mücadelesinden kesitler, iş kazası durumunda neler yapılması gerektiği ve meslek hastalıkları ile ilgili bilgiler yer alıyor.

Almanak tanıtımında "Salgın koşullarında da gördük ki; bütün hayatlar aynı derecede kıymetli değil. Konu çalışma hayatı olduğunda ekonomi, üretim, kalkınma gerekçeleri anılarak işçiler salgın tedbirleri kapsamına dahi alınmıyor. İşçilere ve emeğe kıymet verilmeyen bir hayatta geleceğimizi, insanlık ülküsünü sorgulayan sorulara umutlu cevaplar vermek giderek zorlaşırken, yok sayılanların çalıştığı ve yaşadığı koşullara alakamızı umutla sürdüreceğiz" deniyor. Ne kadar haklı ve ne kadar acı…

Bayram öncesi can sıktım biliyorum ama inşaatlarda, fabrikalarda, limanlarda, madenlerde, mevsimlik işlerde çalışırken hayatını kaybeden insanları hele bir düşünelim istedim. Onların evlerine bayram uğramayacak. Ölen işçiler için adalet sağlanmadığı sürece ailelerin yüzünden keder, gözünden yaş eksilmeyecek.

Kitapla birlikte gelen mektupta "Çalıştığınız gazetede, radyoda, televizyonda, internet haber ağında, sosyal medyada kitabımıza yer vereceğinizi, sizi takip eden okurlarınıza, izleyenlerinize kitabımızı tanıtacağınızı, 'İş Cinayetlerini birlikte durdurabiliriz' çağrımıza destek vereceğinizi, duyarlılığınızı ve emeğinizi esirgemeyeceğinizi umuyoruz" yazıyor. İş cinayetleri bir yazıyla durdurmak elbette mümkün değil bu yüzden sesimiz biraz fazla çıkmalı. Televizyon kanalından, gazetesine, sendikasından, derneğine, partisinden, meslek odasına… Sesimiz biraz gür, biraz sert ve biraz ısrarlı… Çünkü iş cinayetlerini ancak bir araya gelirsek durdurabiliriz.

Umarım bu yazıdan sonra başkaları da yazar, konuşur ya da sosyal medyada paylaşır.

Sevdiklerinizle mutlu ve can sağlığıyla nice bayramlara…


Not: İş Cinayetleri Almanağı 2019, kitabevlerinden ve internetten temin edilebilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz