12 Ağustos 2022

Tuhafiye | Sera Turgay, hicaz makamı...

Geçtiğimiz Tuhafiye yazımda Sera Turgay isimli bir genç kızımızın annesi için yazdığı duygusal ve nahif bir mektubu yayımlamıştım. Bu mektupta aslında tüm insanlık için çok yararlı olabilecek bir yeni teknolojinin varlığı görülüyordu. Dünyadaki jargonu ile "müzik terapisi"

Bilimsel açıdan baktığımız vakit, herhangi bilimin tarih ve ampirismden (deneysellik, sınama-yanılma) meydana geldiğini görürüz. "Müzik terapisi" de asırlar içinde, yavaş yavaş bilim haline gelmiş, Batı üniversitelerinde lisansüstü hatta lisans eğitimi verilir hâle gelmiştir.

Bu açıdan bakılınca tuhaf bir şekilde, Türk (Turkic) ve Anadolu toplumları bu dalda belki de en zengin tarihe sahip.

Google Akademi'de çok ender olan konu ile ilgili Türkçe makalelerden öğrendiklerime göre, Türklerin en eski ataları tapınma ve büyünün yanı sıra iyileştirmede de müzikten yararlanmışlar. Şaman Türk kabilelerdeki sihirbaz doktorlar, hastanın veya onun bedenindeki kötü ruhun ses ve şarkısını bularak onu iyi etmeye çalışırlarmış. Afrika'da bazı kabileler bugün dahi müzikle benzer terapi geleneğini devam ettirmektedirler.

"Zar" ayini, Habeşistan'da şeytan çıkarmak ve Zambiya'da hastaların teşhis ve tedavisi için kullanılmaktadır. Kenya'da Mola kabilesinde trans ayini ile hastanın yarı ölü halde komaya girmesi sağlanır. Hasta ayılınca iyileşmiş olur. Sudan'da sihirbaz doktorlar yaptıkları tedavi ayini ile korkuyu yenebilmektedirler Jung antik Yunan'da (Çoğunlukla Anadolu halkları, Ionlar, Karyalılar Pamfilyalılar vs.vs.) yaklaşık MÖ 1000'de müziğin şifalı olduğunu bularak çeşitli mitolojik bilinç kademelerinde uygulayarak ispatlamıştır

Hekimlerin Tanrısı Heros Asklepios adına MÖ 4. yüzyılda Bergama'da sağlık koruma yurdu kurulmuştur.

Burada telkin, fizyoterapi ve müzik terapinin bugün halen kullanılan çeşitli tedavi yöntemlerini uygulamıştır Müziğin tedavideki yakın tarihçesine bakacak olursak; Praglı Müzikterapist Raudnitz, 1848'de psikozlarda ilk defa müziğin tıptaki önemini inceleyen kişi olmuştur 1959'da Viyana'da, 1973'te Almanya'da "Müzik-Terapi-Derneği" kurulmuştur. Çin ise müzik tedaviyi teknoloji ve yenilikçi olarak anestezilerdeki elektro akapunktur tedavilerinde kullanmaktadır.

Osmanlı bu antik ampirik bilgilerin ışığında 1485 de II. Beyazıt Külliyesi'ni kurmuş. Bu yer Osmanlı döneminin en mühim tıp fakültelerinden biri olarak bilinir. Osmanlı'da psikolojik hastalığı olan kişiler bu külliyede müzikle tedavi edilirmiş. Haftada birkaç gün külliyedeki şifahanede müzik icra ediyor, havuzun etrafında toplanan hastalar da onları dinleyerek bu şekilde rahatlıyor ve hastalıklarına daha kolay şifa bulmaları sağlanıyormuş. Hatta çeşitli müzik makamlarının hangi hastalıklara iyi geldiği bile tespit edilmiş (?).

Mesela Raks Makamı: Felce, epilepsiye iyi gelir. Irak Makamı: Çocuklarda menenjite iyi gelir. İstafahan Makamı: Üşüten ve ateş verici hastalıklardan korur. Hicaz Makamı: erişkin erkeklerde seksüel yönden etkili (liste uzuyor). 

Bizlerin anlayacağı tarzda bakarsak 3'lü bir kombin görülüyor.

Ses iyileştirme, ses terapisi ve beyin dalgaları

Ses İyileştirme Terapisi, ultrason, kızılötesi ve duyulabilir sesi değiştiren bilinç de dahil olmak üzere sesin iyileştirici özelliklerini destekleyen çok sayıda araştırma yapılmış.

Özellikle terapötik ultrason, böbrek taşları, tümörler, kanser, diş temizliği, kemik yenilenmesi, liposuction, bakteri öldürme ve çok daha fazlası gibi çeşitli rahatsızlıklar için tıbbi bir tedavi olarak yaygınlaşmış.

Ses terapisi araçlarında, belki de en önemli atılım, duyulabilir ses kullanarak kullanıcının "beyin dalgası kalıplarını" işe yarar şekilde değiştirme yeteneği olmuş. Beyin dalgasının bu yolla sürüklenmesinin bir kişinin yaşam kalitesi üzerindeki etkileri, hızlı, güvenli ve kolay bir şekilde, son derece yararlı, son derece zevkli derin meditasyon durumu yaratma yeteneği de dahil olmak üzere muazzam olduğu iddia ediliyor.

Daha bilinir bir form olan "meditasyon" faydalarının da sınırsız olduğu söyleniyor.

İyileştirici ses terapisi ise; çok katmanlı ses teknolojimizi kullanarak geliştirilen, EquiSync denen alet/metod uygulaması. "Beyniniz, elektrik sinyallerini ateşleyen ve beyin dalgası kalıpları adı verilen, ayırt edici düzenlemelerde salınan, sinir hücrelerine sahiptir. Bu kalıplar düşüncelerinize, duygularınıza, ruh hallerinize, biyolojik kimyanıza, yaptığınız her şeye ve gerçekten de olduğunuz her şeye yakından bağlıdır. zihninizin dramatik olarak üstün işlevsellik derecelerine ulaşmasına yardımcı olmak için tasarlanmış beyin dalgası sürüklenme frekanslarının mükemmel dengesini sağlar - meditasyon, Alfa, Teta ve Delta'nın son derece sağlıklı beyin dalgası kalıplarını tanıtarak beyin dalgası durumlarınıza başarıyla fayda sağlar." deniliyor

EquiSync ses teknolojisi ile beyin dalgası kalıplarınızı başarıyla değiştirdiğinizde, düşünceleriniz, duygularınız, ruh halleriniz, biyolojik kimyanız, entelektüel kapasiteniz ve gerçekten olduğunuz her şey çarpıcı bir şekilde gelişecektir diye iddia ediliyor. Dünyanın dört bir yanındaki yüz binlerce kullanıcı bu sistemi kullanıyormuş!

Vücudumuz salgılanan hormonlar vasıtası ile fonksiyon görür. Bu iddiaların temelinde; müzik ile hormon salgısının regüle edilebileceği, böylelikle vücudun kendi koruma ve iyileşme mekanizmalarını kuvvetlendirilebileceği varsayımı var. Hatta bunların varsayımdan öte, ispatlanabileceği söyleniyor, yazılıyor.

Batı dünyası "müzik terapisi"nin 18. yüzyılda bilimselleşmeye başladığını söylüyor. Müzik terapisine bilinen en eski referans, 1789'da Columbian Magazine'de Music Physical Considered başlıklı bir makale.

Müzik terapisinde ilk kaydedilen müzik terapisi müdahalesi ve sistematik deneyler 1800'lerde yapılmış.

Dünya bunlar ile meşgulken, bizde nerelere varılmış diye araştırdım.

Bir mühendis böylesine bilmediği bir konuyu akademik olarak nasıl araştırır? Ben de YÖK ve Sağlık Bakanlığı nezdinde telefon ve internet ile uzunca bir araştırma yaptım.

Araştırmanın en çarpıcı ve gülelim mi ağlayalım mı diye düşündüren yanı, Sağlık Bakanlığı resmi sitesindeki bir uyarı. Aynen şöyle diyor:

"Müzikterapi Sertifikalı Eğitim Programı Standartları Hakkında Duyuru

Güncellenme Tarihi 25 Ağustos 2020

Müzikterapi Sertifikalı Eğitim Programı 04 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği kapsamında sertifikalı eğitim alanı olarak belirlenmiş ve Bakanlık Makamının 13/07/2016 tarihli ve 469 sayılı onayı ile yürürlüğe girmiştir. Müzikterapi Sertifikalı Eğitim Programı Standartlarını görmek için tıklayınız."

Yani sertifika alıp öğretim yaparsın. Ne öğreteceğin hakkında ise bir bilgi yok.

Bu yazıları okuduktan sonra MÜZİKTERAPİ SERTİFİKALI EĞİTİM PROGRAMI STANDARTLARI'nı derinlemesine incelemek için uğraştım, ilgili birim ile görüştüm; ülkemiz için yine de müzik terapisi demek ne demek öğrenemedim.

Bakanlığın ve YÖK'ün tavsiyesi ile aradığım kişi ve kurumlar arasında "müzik terapisi"nin ne olduğunu bilen kimseye rastlamadım! Üniversitelerimizde bunun eğitimi yok.

Türkçe Google Akademik'te bir adet makale ve birkaç özel şahıs kitap ve dökümanında konudan "bahsedildiği" görülüyor.

Kısaca maalesef devletimiz bu önemli konuda sadece "yassah hemşerim!" tavrı geliştirmiş. "Nedir" diye soranlara da "ne bileyim ben!" diye cevap veriyor.

Bu yazımın ne gibi bir reaksiyona sebeb olacağını bilemiyorum. Muhtemelen hiçbir reaksiyon olmayacak; ancak hicaz makamında bir dinleme oranı patlaması bekliyorum…

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhurbaşkanı'na empati

20 yıl evvel 1 TL olan dolar bugün 32 lira olmuş. Önemi yok. Bütün dünya bizden bahsediyor ya siz ona bakın…

Murat Kurum...

Murat Kardeşim; Sen hâlâ İstanbul'u daha kalabalık yapacak "eserlerden" bahsediyorsun. Hemşerilerine de kağıt bardakta çorba! Senin kişisel olarak ne yapman gerekiyor acaba?