15 Aralık 2019

Ay'a seyahatin fantastik hikâyesi

Bir insan için küçük, insanlık için dev adım…

12 Nisan 1961 tarihinde Sovyet kozmonot Yuri Gagarin'in Vostok 1 aracıyla Dünya çevresindeki yörüngede tur attığı uzay yolculuğu, insanoğlu için bir daha hiç kapanmayacak "uzay çağı" döneminin aralandığını gösteriyordu. Adını uzaya çıkan ilk insan olarak bilim tarihine yazdıran Gagarin, aynı zamanda binlerce yıllık farklı gezegenlere seyahat etme hayallerini ete kemiğe büründüren bir rüya kahramanı olmuştu.

Geçtiğimiz günlerde başyazısını insanlığın en büyük başarılarından biri olarak tanımladığı uzay yolculuklarına ayıran Times gazetesi, Gagarin'in Dünya atmosferinden çıkmasından sonra, Amerika ile Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaşın odağına uzay yolculuklarının oturduğunu yazmış. Sovyetler birliğinin, uzay çalışmalarında öne geçmesi Amerika'nın tam 400 bin kişinin kol ve akıl gücüyle birlikte 25 milyar dolarlık bir harcama yapmasını neredeyse zorunlu kılmış. Ve 8 yıl gibi kısa bir dönem sonrasında 20 Temmuz 1969 günü, Neil Louis Armstrong'u ekranları başında canlı olarak izleyen milyonlarca kişi, onun Ay yüzeyine indiğini ve adım attığını görüyor irkiliyordu. Ay yüzeyinde insana ait ilk ayak izi belirdiğinde, derinden gelen parazitli, hatta çok da net duyulmayan Armstrong'un ağzından dökülen sözcükler herkesi hayal alemindeki yerini almaya çağırıyordu; bir insan için küçük, insanlık için dev adım!


Yuri Gagarin'i uzaya götüren Vostok 1 kapsülü, Moskova'da Energia Müzesinde sergileniyor 

Evet, bitirmekte olduğumuz 2019 yılı itibarıyla aya yapılan yolculuğun üstünden tam 50 yıl geçti. Bugünden 50 yıl öncesine bakarsak ilginç olan bir şey var, o da gerek Gagarin, gerekse Armstrong tarafından kullanılan araçların -neredeyse- bugün ilkokul çocuklarımıza verdiğimiz cep telefonlarından bile daha basit bir teknoloji içermeleri. Bu yüzden de sayıca oranı çok olmasa da, Aya gidilmediğini, bunun bir aldatmaca teorisi olduğunu savunanların ortaya attığı iddialarda öne çıkan başlıca sav, 1960'lı yıllardaki gerek Rus, gerekse de Amerikan uzay programının, Ay'a gidecek teknolojiye sahip olmadığı yönünde. Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'ya göre, yapılan anketlerde Ay'a inişin sahte olduğuna inananların oranı yüzde 5 civarında. 

Binlerce yıldır süren evrende yolculuk rüyası

Aslında insanoğlu gökyüzünü ve yıldızları incelemeye binlerce yıl öncesinden başlamış. Gece gökyüzüne baktığında kimi zaman korkmuş, kimi zaman da kendini büyük bir seremoninin içinde hissederek zevk almış. Kimi zaman evrenin devasa gücü karşısında kendini çaresiz hissetmiş, kimi zaman de gelecekle ilgili beklentilerine gökyüzünden dayanak aramış, şiirler yazmış, öyküler kaleme almış. Yani hayal gücüne uzay boşluğunda dayanak aramış.


Uzaya gitme hülyası her kültürde insanoğlunu içine çekti.

İnsanlık tarihi boyunca, uzayın derinliklerini inceleyen sayısız dehanın ortaya koyduğu kum tanelerinin günümüze gelinceye dek dönüştüğü dağlar misali yapılmış çok çalışma var. Tabii ki bir de hayal gücünün biriktirildiği zihinlerden çıkan yazılmış eserler mevcut. Düşüncenin "düş" ile başladığını kabul edersek, uzaya, aya ve diğer gezegenlere gitme fikrini yüzlerce yıl öncesinden ateşleyenlere karşı saygımızı daha iyi gösterebiliriz, diye düşünüyorum. Galileo Galilei, Klaudyos Batlamyus, Tycho Brahe, Giordano Bruno, Leonardo da Vinci gibi adı bilim dünyasına kazınmış isimleri bir yana bırakarak tarih süreci içinde Dünya dışına yolculuk yapmayı hayal etmiş az bilinen isimleri sizler için derlemeye çalıştım. Bu zincirde ismi unutulmuş yüzlerce dahinin hayal gücünü gönüllerde hissederek onları da çalışmama katıyorum. Hazırlanın aya gidiyoruz…

Yunanlı astronom, coğrafyacı, matematikçi ve filozof olan Eratosthenes, tam 2300 yıl önce, sadece gözlem yoluyla dünyanın çevresini ve çapını bugün saptanan değerlere çok yakın bir şekilde hesaplamış. Archimedes'in de arkadaşı olan Eratosthenes'in farklı buluşları da var ama en önemlilerinden biri meridyenler üzerine çalışması. 

İznikli Hipparkos'un bulduğu "usturlap" Amerika yolunda Kristof Kolomb için kılavuz olmuş

Eratosthenes'in ölümünden kısa bir süre sonra, İznik doğumlu bir hemşerimiz, Hipparkos, sekiz yüz elli kadar yıldızın konumunu belirlemiş ve ilk bilimsel yıldız haritasını hazırlamış. Astronomi çalışmalarının ancak güvenilir gözlem araçlarıyla yapılabileceğini düşündüğü için çok sayıda gözlem aracı tasarlayan Hipparkos'un şüphesiz en önemli icadı çok yakın bir zamana kadar açık denizlerde seyahat etmenin tek dayanağı "usturlap" olmuş.


İznik doğumlu hemşerimiz Hipparkos, ilk bilimsel yıldız haritasını hazırlamış ve yüzlerce yıldır denizcilere yön gösteren "usturlap" keşfetmiş.

Kristof Kolomb, Amerika'ya doğru yola çıktığında kendisinden yüzlerce yıl önce yaşamış olan bu iki bilginin çalışmalarından ve hesaplamalarından faydalanmış, usturlabı kendine kılavuz almış.

MS 46 yılında doğan Plutarkhos da ayın yüzeyi, büyüklüğü, özellikleri hakkında fikir yürüten biri. Ayın yüzeyinde derin mağaralar olduğu ve bu mağaralarda şeytanların yaşadığı gibi çıkarımlarda bulunmuş olsa da, ayın da dünya gibi bir gezegen olduğu fikrini dile getirmesi ve Aya gidilebileceği konusunda ilk cesareti vermesi ilginç.

Adıyamanlı Bilge'nin fantastik uzay yolculuğu

Bir asır sonra da Adıyamanlı Lucianus çıkmış ve uzay yolculuğu konusunda yazdığı ilk kurgu roman örneklerinden olan eserinde, akbaba ve kartal kanatları takarak önce aya, sonra da yıldızlara seyahat etmiş.

Aradan 1500 yıl geçmiş, bu defa da İtalyan şair Ludovico Ariosto, destan şeklinde yazdığı şiirlerinde kahramanlarını aya yolculuk ettirmiş.

1600'lü yıllara gelindiğinde emekleme aşamasında da olsa teleskop bulunmuş ve artık bilimsel gözleme dayalı ön araştırmalar yapılmaya başlanmış. Çocukluğunda gözlerinde yaşadığı bir problem nedeniyle kendini görme ile ilgili optik çalışmalara veren Alman Johannes Kepler, etkili teleskop mercekleri geliştirmiş. Gözlemleri neticesinde, Ayın da Dünya gibi atmosfer ve manyetik alana sahip olduğunu, bu yüzden yaklaşacak bir cismin ay tarafından çekileceğini yazmış. Tanrının bir matematikçi olduğunu ve evrenin de matematiksel bir düzenle oluşturulmuş olacağını söyleyen Kepler kısa bir süre içinde kiliseyi rahatsız etmiş, yargılanmış ve aforoz edilmiş. Bilim tarihinde adı saygın bir şekilde anılan Kepler'i yargılayanlar bugün bilinmiyorlar. Ama o hala bilimsel evrimin gözde basamaklarından. Keplerin ölümünden sonra derlenen notları anca 1634 yılında basılabilmiş. Ay, yıldızlar ve Güneş kavramları, Kepler'in gözlemleri sonrasında insana biraz daha ulaşılabilir olmuş.

Kuğuların kanatları altında 12 günlük Ay yolculuğu

Aynı dönemde sahneye Aya yolculuk konusunda fantezileri olan iki İngiliz din adamı çıkmış. Biri aynı zamanda tarihçi ve bilim kurgu yazarı Francis Godwin. Godwin, yazdığı kitabın kahramanını kuğu kuşlarının çektiği bir araba ile 12 günde Aya götürmüş. İlginç olan bu romanda Ay ile Dünya arasında çekimsiz bir bölgeden bahsediliyor olması. Yazarın Ay çekiminin dünyadakinden çok daha az olduğu ve ayın güneşten aldığı ışığı dünyaya gönderdiği varsayımı ise gerçekten ilginç. Diğeri ise John Wilkins. Wilkins, "yeni bir dünyanın keşfi" isimli çalışmasında yerçekimi olmadığı için ayda vücut enerjisine gerek kalmayacağı, beslenme ve uyku gibi gereksinimler olmadan da yaşanabileceğini ileri sürmüş. 

Özellikle 17. yüzyılın başlamasıyla birlikte birbiri ardına çıkan kitaplara olan yoğun ilgi devam ederken bu defa da Fransız oyun yazarı ve düellocu (!) Savinien de Cyrano de Bergerac'ın sesi yükselmiş. Aynı zamanda Fransa milli ordusunda yetenekli bir asker ve şair olan Bergerac "libertin"miş. Yani kilisenin ve kralın sanat üzerinde uyguladıkları mutlak monarşiyi kabul etmeyen biriymiş. 1650 yılında, "Aydaki devletlerin eğlenceli tarihi" isimli romanında, havadaki su buharının, yani şebnemin soğuk olan bir yüzeyle karşılaşınca sıvı hale geçeceğini kurgulamış. Bu sırada oluşan su damlacıklarını beline bağladığı şişelerde toplayarak havalandığını ve bu yolla aya gittiğini yazmış. Ayın yüzeyine inişi sırasında da, şişeleri birer ikişer kırarak uygun bir şekilde yüzeye indiğini anlatmış. Savinien de Cyrano de Bergerac aya yolculuk fantezisini o kadar yürekten hissetmiş ki, bu uğurda farklı kitaplar da yazmış, Hatta neredeyse Ay gezegenini komşu kapısı yapmış! İkinci sanal Ay yolculuğunu ön tarafını havaya mıknatıslar fırlatan demirden yapılma özel bir araçta yapmış, üçüncüyü de havai fişeklerin ateşlediği özel bir arabada.

Fransız oyun yazarı Savinien de Cyrano de Bergerac, kitaplarında Aya seyahat konusunu işlemiş ve kurgularıyla döneminin sevilen yazarları arasında olmuş.

1728 yılında da aynı hayalin peşine Murtagh Mc Dermot takma adlı bir yazar düşmüş ve eserinde havai fişekleri yardımıyla aya gidip 1000 metre derinliğinde bir çukur kazan bir roman kahramanı tasarlamış. Bu kuyuya 7 bin fıçı barut koyup ateşleyen roman kahramanı iç içe geçmiş 10 tahta fıçıdan oluşan feza gemisiyle yeryüzüne geri dönmüş.

Jules Verne, fantezi kurgularıyla teknolojik gelişime ilham olmuş

İsimleri tarihin derinliklerinde yer alan bu yazarların yanında, Aya seyahat konusunda evrensel anlamda en bilinen yazar Jules Verne. Jules Verne'nin bilim kurgunun babalarından biri olarak adlandırılmasının sebebi yapıtlarında ortaya koyduğu ve ayrıntılarıyla tarif ettiği tasarımları. İlginçtir, Jules Verne'nin tasvirleri ve kurguladığı makineleri o sıralarda gelişmekte olan ve sanayi devrimine doğru koşar adım giden Avrupa endüstrisi ve teknolojisine de ilham kaynağı olmuş. Özellikle uzay, hava taşıtları, denizaltılar hakkındaki yazdıkları mucitler ve bilim adamları tarafından ciddiye alınmış, tasarlanmış.

Jules Verne, yazdıklarıyla ve tüm Dünya dillerine çevrilmiş eserlerindeki kurgularıyla hala merakla okunan biri. Jules Verne hakkında derlediklerimi buraya sıkıştırmak istemedim. Yaşadığı dönem için son derece sıra dışı denilebilecek ölçüdeki fantezi hayal gücüyle, sanki o günün dünyasından çıkıp, yarınların sınırlarını zorlayarak başka dünyaların kapılarında ve yerkürenin derinliklerinde dolaşan kurgu roman dehasını haftaya detaylı olarak yazmak istiyorum.

Uzay ve Ay konusu Dünyanın her yerinde tematik bir koleksiyon alanı. Bu konuda her ülkenin bastığı pullar, ilk gün zarfları, para ve madalyalar var. Uzay araçları, uydular ve kozmonotlarla ilgili görseller, maketler, efemeralar ve gerçek eşyalar koleksiyonerler tarafından toplanıyor; müzelerde sergileniyor. Ne dersiniz, belki sizin ya da çocuklarınız için de uzay temalı bir koleksiyona başlama zamanı gelmiştir! Siz yeter ki niyet edin, bir kıvılcım yeter efendim...

Güzellikleri biriktirmenizi dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları

Koleksiyoncunun kaleminden: 2025 öngörüleri tahmin mi, kehanet mi?  

The Economist dergisinin gelecek yıl için beklentileri “belirsizlik” ve “istikrarsızlık” içerikleriyle dolu

Koleksiyoncunun kaleminden: İmzanın tarihi

Kimliği doğrulamak, metni onaylamak, bir fikre katılmak ve yapılanı sahiplenmek için atılan imzanın ardında 5 bin yılı aşkın bir tarih var

Koleksiyoncunun kaleminden: Da Vinci’den önceki ve sonraki “Son Akşam Yemeği” tablolarının öyküsü

“Son Akşam Yemeği” temalı çizimler Leonardo Da Vinci’den tam 1300 yıl önce de tasarlanmış

"
"