13 Aralık 2020

Covid-19'la mücadelede dijital teknolojinin etkileri

Uzak Doğu ülkeleri bir yandan ellerindeki mevcut ilaçları deneyerek virüsle mücadele etmeye çalışırken, bir yandan da ellerindeki teknolojik imkânları da devreye sokarak mücadeleyi yaygınlaştırdılar

Aşağıdaki tablolar, Asya ülkeleri ile Batılı gelişmiş ülkelerin Covid-19 ile mücadelede sergiledikleri performansı göstermektedir. Asya ülkelerinde, bir milyon kişi başına düşen vaka sayısı da, ölüm sayısı da Batılı ülkelerden anlamlı bir oranda düşüktür.

Bu veriler, Covid-19 ile mücadelede Uzak Doğu ülkelerinin Batılı ülkelerden daha başarılı olduğunu göstermektedir. Uzak Doğu ülkeleri bir yandan ellerindeki mevcut ilaçları deneyerek virüsle mücadele etmeye çalışırken, bir yandan da ellerindeki teknolojik imkânları da devreye sokarak mücadeleyi yaygınlaştırdılar. Özellikle dijital teknolojilerden yararlanan, Endüstri 4.0'ın bileşenlerini de savunma silahı olarak kullanan Uzak Doğu ülkeleri bu savaşta ciddi başarı elde ettiler.

Kullanılan tüm dijital teknolojileri 6 Nisan 2020 tarihli yazımda detaylıca anlattığımdan[1] bu yazımda tekrarlamayacağım. Kullandıkları en basit ve en yaygın teknolojinin ülkemizde de kullanılmasının yaratacağı farkı tartışmaya çalışacağım. Ama önce virüsün yayılmasını engelleyen, basit fiziksel önlemleri hatırlayalım;

  • Maske takmak
  • Sosyal Mesafe
  • Sık yapılan temizlik.

Bu tedbirlere uymamak, virüsün bulaşma oranını artırmaktadır. Bu tedbirlerin yanı sıra, virüs taşıyan kişilerin ve bu kişilerle temasta olan kişilerin tedavi sürecinde çok iyi bir şekilde izole edilip, karantinada tutulmaları gerekmektedir. Çünkü alınan tüm tedbirlere rağmen, bu kişilerin toplum içindeki temaslarının kontrolsüz bir şekilde sürmesi virüsün hızla yayılmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde alınan tedbirler maalesef virüsün yayılma hızının düşürememiştir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre günlük ortalama yeni hasta sayısı otuz bin kişi civarındadır. Bu sayı her geçen gün büyümektedir.

Aslında virüsün yayılmasını önleyen en etkili yol toplu kapanmadır. Bilim insanlarına göre 14 günlük toplu kapanma virüsün yayılmasını büyük oranda kontrol altına alacaktır. Ancak hükümet bu çözüm önerisini tartışmaya bile yanaşmamaktadır. Zira kapanma olduğunda emek ve iş dünyasına maddi katkıda bulunmak zorunda kalacaktır. Ülkenin mali durumu ise bu gideri karşılayacak durumda değildir.

Geriye virüs taşıyıcılarının iyi bir şekilde izole edilmesi çaresi kalmaktadır. Ancak hastaneye yatırılanlar dışında evde tedavisi istenilen kişiler ve bu kişilerin temasta olduğu kişilerin izolasyonu da yeterince sağlanamamaktadır. Bu kişilerin bir kısmı işini kaybetmemek için günlük normal hayatlarını sürdürürken bir kısmı ise tamamen aymazlıklarından günlük hayatlarına devam edip, etraflarına virüs saçmaya devam etmektedirler.

Oysa, Uzak Doğulu ülkelerin bu konudaki tecrübelerinden yararlanıp, bu kişilerin karantina altında tutulmaları kolayca sağlanabilir. Söz konusu ülkeler son derece basit bir dijital teknoloji kullanmaktadırlar; bu teknoloji bir mobil telefon uygulamasıdır.

Bu telefon uygulaması farklı renkler içeren QR Code (Quick Response Code) - Karekodlardan oluşmaktadır. Seyahat ve tıbbi geçmişlerine dayanarak, insanları üç renk ile (yeşil, sarı veya kırmızı) tanımladılar. Yeşil renk virüs açısından güvende olanları, sarı, karantina dönemi bitmemiş olanları, kırmızı ise virüs taşıyanları tanımlıyor.[2]

Her vatandaşın sağlık durumu, sahip olduğu rengi taşıyan bir karekod ile cep telefonuna yollanıyor. Yeşil karekoda sahip olmayan kişiler sokağa çıkamıyor. Kişiler telefonlarına yüklenmiş olan bu karekodu göstermeden toplu taşıma araçlarına binemiyor, iş yerlerinin kapısındaki güvenlik kontrolünden geçemiyor, AVM ya da daha küçük dükkanlara dahi giremiyorlar. Kontrol noktalarında bir yandan ateş ölçen bir yandan da karekodları kontrol eden güvenlik güçleri yeşil karekodu olmayan herkesi gözaltına alıp, yasal işleme tabi tutuyorlar.[3] Böylece hem doğrudan virüse maruz kalmış hastaların hem de onlarla teması olan kişilerin toplum içine karışıp, virüsü yaygınlaştırmaları engelleniyor.

Yapılacak olan şeyler basit aslında; öncelikle tüm sağlık ve virüs test sonuçlarının bir merkezde toplanması gerekmektedir. Daha sonra bu verilere göre kişilerin hangi renkte karekoduna sahip olacağı kolayca belirlenebilir. Bu operasyonu yürütecek birim, kişilerin mobil numaralarına da telekomünikasyon firmalarından kolay ulaşabilir. Geriye bu kişilerin telefonlarına renkli karekodlarını yollamak kalıyor.

İkinci yapılması gereken şey ise, toplu taşıma araçları, iş yerleri, AVM'ler, dükkânlar gibi kontrol noktalarına karekod okuyucu cihaz konulmasını sağlamaktır. Teknoloji o kadar çok ucuzlamıştır ki, bu kontrol noktalarına mecbur kılınan vücut ısıölçerlerden çok daha ucuza mal etmek mümkündür.

Bu arada, söz konusu kontrol noktalarında kullanılan ısıölçerlerin önemli bir bölümünün de çalışmadığını belirteyim. Zira mevcut aletlerin pek çoğu ev kullanımı için yapılmış olup, peş peşe binlerce ölçüm yapabilecek kapasitede değillerdir.

Tekrar konumuza dönecek olursak, bireylerin mobil telefonlarına yollanacak renkli karekod uygulaması ile virüs taşıyan ve taşıma riski olan kişileri denetim altında tutmak mümkündür. Bu uygulama, virüsün yayılmasını önlemek için, milyonlarca kişiyi günün belli saatlerinde ve hafta sonlarında evlerde tutmaktan daha etkili ve daha uygulanabilir bir yoldur.

Gelebilecek bazı itirazları baştan engellemek adına, Türkiye'deki yetişkin insanların mobil telefon sahipliliğinin yüzde 98 olduğunu da belirteyim.[4] Mobil telefon sahibi olmayanlara da bu karekod uygulaması basılı şekilde yapılabilir.


[1] https://t24.com.tr/yazarlar/hayri-cem-haftalik/cin-in-koronavirus-ile-savasta-teknoloji-buyuk-veri-ve-yapay-zeka-ile-sinavi,26151

[2] EVIDENCE SYNTHESIS NETWORK, Covid-19 Collaboration in Practice, “Quick Response (QR) Codes as an Approach to Contact Tracing for COVID-19” November 18, 2020 URL: https://esnetwork.ca/briefings/qr-codes-as-an-approach-to-contact-tracing-for-covid-19/

[3] CHATURYEDİ Aditya. (16 Mart 2020). How China is using technology to fight coronavirus. Geospatial World, https://www.geospatialworld.net/blogs/how-china-is-using-technology-to-fight-coronavirus/ adresinden elde edildi

[4] Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği, Mobil İletişim Sektörü Raporu 2019, URL: https://drive.google.com/file/d/1qf31an3nt2pUHe17MqLObVmkrQZHGsaw/view

Yazarın Diğer Yazıları

Blockchain ve kripto para teknolojilerinin doğuracağı yeni meslekler

Blockchain teknolojisi, finans sektöründen tedarik zinciri yönetimine, dijital kimlik doğrulamadan oylama sistemlerine kadar geniş bir yelpazede sektörleri dönüştürme potansiyeline sahiptir. Bu dönüşüm, teknolojiyi anlayan ve uygulayabilen, aynı zamanda sektörel zorlukları ve fırsatları değerlendirebilen yeni mesleklerin ortaya çıkmasına yol açacaktır. İşte Blockchain teknolojileriyle ilişkili bazı yeni meslekler

Mühendislik alanındaki yeni meslekler

Geleneksel mühendislik alanlarına, dijital teknolojilerdeki gelişmelere paralel olarak yeni alt dallar eklenmektedir

Siber güvenlik alanında doğacak yeni meslekler

Siber saldırı da siber güvenlik de geleceğin önemli mesleklerinden biri olacaktır. Devletlerin siber savaşçılara olan ihtiyacı günümüzün klasik savaşçılarına ihtiyacından daha fazla olacaktır