"Sorunsuz çember" politikası ile dış politika sözlüğümüze yeni bir slogan (motto) daha girmiş oldu. Bu yeni sloganı, Cumhurbaşkanlığında birkaç hafta önce düzenlenen brifinge ilişkin bir gazete haberinden öğrendik. Brifingle ilgili resmi bir açıklama yapılmadığından, çemberin hangi ülkeleri kapsadığı, genişliğinin ne kadar olduğu hakkında henüz bir bilgimiz yok. Haberde, ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin sorunsuz çembere dahil olmadığı kaydediliyor. Kervan yolda düzülür hesabı herhalde uygulamada göreceğiz.
Diplomatik sloganlar
Dış politikanın belirli bir slogan altında yürütülmesine en fazla Amerika'da rastlıyoruz. Roosevelt'in "Büyük sopa", Reagan'ın, "Amerika'yı yeniden büyük yap", Trump'ın "Önce Amerika", son olarak da Biden'ın "Amerika tekrar geri döndü" sloganları bunlardan bazıları.
Türk dış politikasında slogan kullanılması ise, ağırlıklı olarak Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı döneminde başladı. Ahmet Davutoğlu'nun pek fazla kimseye nasip olmayan önemli bir özelliği, akademisyenken geliştirdiği"stratejik derinlik" teorisini bakan olarak uygulama imkanı elde etmiş olması. Hatta bu konuda "teoriden pratiğe" başlıklı yayımlanmış bir kitabı da var.
Davutoğlu, slogan kullanmaya pek meraklıdır. Bakanlık yaptığı dönemde başlatılan Büyükelçiler konferanslarıda "vizyoner diplomasi", "insani diplomasi", "sahada güçlü, masada güçlü diplomasi", "Gelenekten geleceğe Türk diplomasisi" gibi farklı sloganlar altında düzenlendi.
Komşularla sıfır sorun olur mu?
Stratejik derinliğin dış politikadaki en belirgin yansıması "komşularla sıfır sorun" politikası oldu. Kulağa hoş gelen bu politika, aslında eşyanın tabiatına aykırı. Uluslararası ilişkilerde komşu ülkeler arasında sınır uyuşmazlığından tutun, transit taşımacılığına; sınır aşan suların paylaşılmasından, insan ve mal kaçakçılığına kadar o kadar çok sorun vardır ki, sıfır sorun komşular arasında söylem bazında kalmaya mahkûmdur. Bu nedenle sıfır sorunu daha ziyade bir niyet beyanı olarak anlamak lazım.
Türkiye'nin de diğer ülkelerle olan sorunlarının birkaç istisna haricinde hemen hepsi komşularıyla. Gerçi 5-6 yıl önce dünyanın öbür ucundaki Yeni Zelenda ve Avustralya ile de, Çanakkale savaşlarını anma törenlerinde yapılan konuşmalarla sorun yaratmayı becermiştik.
Stratejik derinlik
Stratejik derinlik teorisi özellikle tarihi bağlarımız bulunan komşu ülkelerle ilişkilerde karşılıklı ekonomik bağımlılık yaratılmasını, askeri gücün geri çekilerek yumuşak gücün öne çıkarılmasını öngörüyor. Stratejik derinlik kitabı Türkiye'den daha çok komşularımızda büyük yankı yarattı. 2010 yılında Yunancaya çevrilerek yayınlanan stratejik derinlik Yunanistan'da en çok satılanlar listesine girdi. Ardından da Sırpçaya, Bulgarcaya ve Romenceye çevrildi. Komşularımız herhalde bu Türklerin kafasında ne var merakıyla kitabın peşine düşmüş olmalılar.
Komşularla sıfır sorun politikası Arap baharı patlak verene kadar iyi sonuçlar vermedi de değil. Bu çerçevede Yunanistan dahil komşularımızın hemen hepsiyle sıfır sorun olsun diye yüksek düzeyli işbirliği konseyi mekanizmaları geliştirildi. Ortak hükümet toplantıları düzenlendi. Gel gelelim Arap baharıyla tüm taşlar yerinden oynadı. Orta Doğu politikasında yapılan hatalarla komşularla sıfır sorun, kısa sürede "sorunsuz sıfır komşu"ya dönüştü. İçine düştüğümüz yalnızlığa da hemen bir slogan bulundu: "Muhteşem yalnızlık"
Sorunsuz çember nasıl olur?
Son bir senedir Mısır'la, İsrail'le, Ermenistan'la ilişkilerin onarılmasına çalışılıyor. Bu defa yeni sloganın "sorunsuz çember" olduğu anlaşılıyor. Acaba bu kere etrafımızda sorunsuz çember yaratmak mümkün olabilecek mi? "Biz bu filmi daha önce görmüştük" diyenlerin seslerini duyar gibi oluyorum. Sorunsuz çember hedefine ulaşılabilmesi için evvel emirde Türkiye sınırları dışındaki krizlerde taraf olmaktan vazgeçilmeli. Osmanlı hakimiyetinde kalmış komşu ülkelerde endişe yaratan yeni Osmanlıcılık bir kenara bırakılmalı.Ayrıca Suriye'de Esad'la ,Libya'da Hafter'le barışmak, Mısır'ın ısrarla üzerinde durduğu Müslüman Kardeşler'le, İsrail'in can düşmanı Hamas'la araya mesafe koymak gibi iç politik yansımaları da olabilecek adımlar atılması gerekebilecektir. Dış politikada "U" dönüşler anlamına gelen bu manevralar yapılabilirse o zaman sorunsuz çemberden söz edilebilir.
Ama dış politikada 100 yıl önce söylenip hala geçerliliğini koruyan tek bir slogan biliyorum:
"Yurtta sulh, Cihanda sulh."